Allah adaletle tecelli etse zaten, bir haftada kimse kalmaz dünyada. Mühlet veriyor, bizi kendi halimize bırakıyor, yalnız gözetliyor.
Ayette ne diyor; “Allah gözetleyici olarak size yeter” diyor. Şimdi, ötede iğneden ipliğe sorgulayacak. Kaç yerde diyor; “Size Mahşer’de neler yaptığınızı biz anlatırız!” Hepsini… Yani Allah’tan gizli saklı hiçbir şey yok.
Yıldızlar 300 bin km. süratle gelir, 1 milyar ile 14 milyar yıl arasında dünyadan görülecek hale gelir. 3-5 milyar yıl önce o yıldız ordaydı, sen daha yeni görüyorsun.
Zaman olsaydı da bunları daha güzel açıklasaydım. Ki saniyede 300 bin km. süratle gelen bir ışık, 14 milyar yılda dünyaya ulaşabiliyor. Mükevenatı düşün!
İşte, Âlemi Berzah’tan ruh, ışıktan da hızlı bir yol alır. 50 bin yıl evvel bir bebek, ana rahminde 4 aylıkken, 120 günlükken, ondan tam 50 bin yıl evvel ruh yola çıkar. Yaş 1 diye başlar. Bir bebek ana rahminde 120 günlükken, tam 50 bin yaşındadır. Ve ona 4 şey ulaşır:
Birincisi; ruh, birinci kat semavata ulaşır, oradan seyyialevi enerjik bir bağ gelir ananın göbeğinden girer “taa” alnından bebeğe saplanır, bebek dirilir. Ana rahminde 120 günlük iken bebek canlanır, tam 50 bin yaşındadır 4 aylık bebek.
İkincisi rızkı tayin olur. Allâhu Teâlâ’nın taktir ettiği rızıktan ne bir lokma fazlasını ne eksiğini bulamaz. Ne olacaksa o anda hayatta ona, bilgisayar programı gibi ona ulaşır.
Üçüncüsü yaşı. Vakıa Suresi’nin 32-34 Ayet’lerinde anlatır Allâhu Teâlâ; “Size, tayin ettiğimiz ömür ne kısalır ne uzar” der. Ömrü tayin olur, ana karnında 120 günlükken.
Dördüncüsü de; cennetlik mi, cehennemlik mi olacağı. Yani Allah’a mı kul olacak, şeytana mı kul olacak, ana rahminde, 4 aylıkken belli olur. Çünkü; Allâhu Teâlâ için bilmemek diye bir şey yok.
Şöyle bir örnek verelim. Bir gün takvim yaprağını kaldıralım, yazar ki 20 gün sonra şu gün, şu saatte güneş tutulacak. Bu yazı takvimde yazıldığı için mi güneş tutulur? Hayır, Güneş tutulacağı için yazılır.
İşte Allâhu Teâlâ’da senin ne yapacağını çok iyi bildiği için senin alın yazını yazar. Allah alın yazısını yazdığı için sen o ameli işlemezsin, sen işleyeceğin için Allah yazar. Allah, kullar gibi değil. O, her şeyin evvelini ve ahirini görür.
Ve bu dört şey çocuğa ulaşır. Ve çocuk 9 ay 10 gün sonra genelde Dünyaya çıkar. Erken gelenlerde olur, onlar müstesna. 3-4 dakika yaşar Dünyada. Yani 80-90 sene yaşayan 3-3,5 dakika yaşıyor. Çünkü; Dünyanın 1000 yılı, Cenab-ı Hakk’ın 1 günüdür, o hesapla en uzun yaşayan bir insanın ömrü 3-4 dakikadır. Bu 4 dakikada Dünyada doğruları çizeceksin. Ve 3-4 dakika sonra 70-80-90 yaşına ne ise Allah’ın taktir ettiği yaşa gelmiştir. Dünya hayatından hareket eder gider, ölüm yok.
Bu fizik beden bize kışın giydirilmiş paltoydu. Ama bahar geldi, paltoya ihtiyaç yok. Ölüm geldi. Bahar gelmesi gibidir, bu paltoyu atarsın. Daha rahat bir şekilde yoluna devam edersin. Fakat burada bir şey var. İnsan cennete etiyle, kemiğiyle, canıyla, kanıyla girer. Ruhuyla, nefsiyle değil. Bu nasıl olur? İşte bunu bilmiyor insanlar.
Biz, Berlin Üniversitesi’nde bunlara çok uzun deneyler yaptık, uğraştık, didindik olmadı. İnsanın diğer mahlukattan hariç, sol kalçayla belin birleştiği yerde, bir kemik var. Cevher; mercimekten az büyük, nohuttan küçüktür. Kemiğin içine yerleştirilmiş, beyaz bir benek bir cevher gibidir. Başka mahlukatta yok bu insandan gayrısında. Bütün bedenin çürüyor, kemiğin çürüyor, tırnağın çürüyor, dişin çürüyor, o çürümüyor. Biz o cevheri aldık, demiri eriten asidin içine attık, eritemedik. 1000 derece ateşe attık, yakamadık. İnsandan aldık onu, ölüden. İşte, insanın tohumu o.
Nasıl bir susam tanesini toprağa attığın zaman seneye bu kadar susam oluyorsa, nasıl bir günebakan tanesini toprağa attığında 2 m. güne bakan oluyorsa, işte mezarda insanın her şeyi çürür, o cevher kalır.
Kıyamet dediğimiz o olay; nasıl bir insanın sonu varsa, nasıl bir ağacın sonu varsa, nasıl yaratılan her şeyin bir sonu varsa, Dünya’nın da bir sonu var. Bir cuma günü akşam namazından sonra “Kıyamet” başlar. Şuanda Kıyamet’in 70, 80 çeşit alametini görüyorum. Artık Kıyamet çok uzak değil. Kıyamet’in ön hazırlıkları aşırı seller, aşırı fırtınalar ve zelzeleler. Bu üçüde Dünya’da başlamış durumdadır. Yani Dünya’nın çok uzun boylu bir ömrü yok. Zaten bu insanlık çok uzun yaşamayı da hak etmiyor artık.
Dünyada para ve seksin dışında değerli bir şey yok birçok insan için. Ve Dünya Kıyamet’i görecek, yıkılacak. Ondan sonra, bir yumruk kadar hamuru yufka yaptığın zaman nasıl böyle büyür, genişlerse, Dünya’yı genişletir. Ve üzerine erkek menisi gibi yağmur yağar. O yağmur o tohuma değdiği zaman, ister denizde öl, ister karada öl, nerde ölürsen öl bu önemli değil; yayıldığı vakit denizler uçuşup gidiyor zaten. Kıyamet için “Denizler tutuşup, yandığı zaman” diyor Cenab-ı Hakk. Aynı bir fasulye bahçesi gibi yayıyor Dünya’yı. Erkek menisi gibi yağmur yağar. O tohuma değdiği zaman tamamlar. Başlarsın toprak altında büyümeye, anadan doğma, etten kemikten, ayaklarının altından, kök olan bitki gibi. O kökten beslenerek, kimi kısa, kimi uzun, kimi sakat değil, hepsi 33 yaşındaki haliyle. Anadan doğma toprak altında büyür, 36 metredir herkesin boyu. Erkekler 33 yaşında, kadınlar 18 yaşında olarak toprak altında büyür.
Allâhu Teâlâ büyük melekleri, diğer melekleri tekrar yaratır. Yalnız mükevanetta her şey Kıyamet’i görmüştür. Cennetler, cehennemler, Arafat ve Dünya vardır. Gerisini yok etmiştir. Ondan sonra, ölen kişinin ruhu dönmüştür, döneceği yere.
“Hz. İsrafil Sur’u üfürür” diye duymuşsunuzdur, “Sur’u üfürür” demek, Âlemi Berzah’taki ruhları serbest bırakmak anlamına geliyor. Her ruh gelip kendi bedenini bulunca, toprağı yarar kalkar, oturur ama anadan doğma kadın ve erkek. 36 metrelik adam; Hz. Adem’de 40 arşındır, Adem gibi. Hz. Adem’in boyunda, Hz. İsa’nın yaşında kalkar, erkekler 33 yaşındadırlar. Fakat Dünya hareket eder, bir uzay uydusu gibi, Mahkeme-i Kübra dediğimiz alana, cennetlerin cehennemlerin önüne.
Ondan sonra, bütün insanlık sırf bizim Müslümanlar değil, Hz. Adem’den beri bütün ümmetler bu şekil kalkar, oraya alınır. Ve Allah Dünya’ya der ki:
“Ey hakir, sende cehenneme gir!” Dünya’da cehenneme atılacaklardan.
Ve orda 7 kat semavatın melekleri. Orda yedi tane muhasaraya çevirir insanları.
Allâhu Teâlâ bütün melekler etrafında olarak tam o Mahkeme-i Kübra’nın ortasına iner. Anadan doğmadır erkek ve kadın hepsi, orda toplanmıştır. Hiç kimse kendi ayıbını görmüyor. Yani o kadar şiddetli bir gündür, orada korku, endişe her türlü azap mevcuttur. Orada Allâhu Teâlâ’nın yıllarıyla 50 bin yıl devam eder. Dünya’nın bir günü, Allah’ın 50 bin yılı. Bugünlerde 50 bin yılı düşün! Elli tane amelden 1000 yıl imtihan eder. İnsanlar hayret ederler. “Bunlarda mı kaydedilmiş defterimize?” derler.
İşte insan etiyle kemiğiyle Allah’a hesap verir. Cennete giren cennetin yolunu tutar. Cehenneme girende cehennemin yolunu tutar. Zebani meleklerine teslim ederler ve cehenneme atılır. Cehenneme giren insanların bir dişi Uhud Dağı kadar olur çok azap görsün diye.
“Rahman” sıfatıyla Dünyada kimseyi cezalandırmıyor. Ama ötede zerre kadar affı yok. Kesinlikle. “Ben sana nimet verdim, akıl verdim, nimet verdim, fikir verdim, sağlık verdim ama sen Bana kul olmadın, şeytana kul oldun.” Orda affı yok, ne kazanacaksan şu uzay gemisinde yürürken kazanacaksın. Burada kazanmadın mı, artık mezardan sonra kazanacağın bir şey yok. İster Hristiyan ol, ister Yahudi ol, ister Müslüman ol, kim olursan ol Allah’ın ipine sımsıkı sarıl!
Ben insanlara demiyorum; “İlle hepiniz gelin, Müslüman olun.” Ama gerçek din İslam’dır. Hangi dinden olursan ol, adam gibi, Allah’ın ipine sarıl başka kurtuluş yoktur (*). Cennetteki en fakir insana, bu Dünya kadar 40 yer veriliyor. 500 karısı olur. Her karısının 72 bin hizmetçisi olur. Her cennete giren, büyük bir imparator gibidir, cehennemde o denli azap varken. Ben bunu bin defa özet yapıyorum. Bu olayı detayıyla anlatmak için bir ay lazım.
Yani, “Ben mezara girdim, çürüdüm, benim neyim cennete, cehenneme girecek?” demeyin. Bak, bir yağmur yağar, hiçbir şey yokken bir gecede yemyeşil nasıl çıkıyor? İşte, Allah için insanı diriltmekte bu kadar kolay. Bu beden çürüyecek, tohumun var. Ve yeniden kalkarken 72 defa, akıl daha berrak. Yani 50 sene evvel, öldürdüğün bir sineği bile hatırlayacak kadar akıllı kalkıyorsun.
Sonra, Allah Mahkeme-i Kübra’da hayrı ve şerri imtihan ediyor. “Ben sana akıl fikir verdim. İnsan olarak yarattım, deli yaratmadım. Ama sen ne yaptın? Nefsine uydun, Benim düşmanıma kul oldun”.
Allâhu Teâlâ hudutları çizmiştir, her dinde çizmiştir. Hristiyansan, Hristiyan gibi yaşayacaksın. Yahudiysen, Yahudi gibi. Müslümansan, Müslüman gibi yaşayacaksın .
Bizim Türk Milleti ne Yahudi gibi yaşıyor ne Hristiyan gibi yaşıyor ne de Müslüman gibi yaşıyor. Ne gibi yaşıyor kardeşim? Allâhu Teâlâ’ya ihtiyacın yok ise almasana şu nefesi. Her saniye nefes alıyorsun, babanın malı mı bu, alma o zaman Allah’a ihtiyacın yoksa, içme Allah’ın suyunu, yeme Allah’ın nimetini! Ya Allah’ın nimetini yeriz, Rahman’ın rahmet sofrasıdır.
Nasıl küçük bir çocuk, anasının iki memesini emerse, büyüklerinde iki memesi vardır; hayvanat ve nebatat Allâhu Teâlâ’nın sunduğu. Allah’ın her türlü nimetini yeriz, O’nun düşmanı olan şeytanında kuyruğuna düşeriz. Bu insan nedir kardeşim?
Bu insan nankör değilde, bu insan küstah değilde nedir? Bu adamın Allah’ın affını… Ha, Allah affeder, o ayrı konu. Ama etmeyeceğini beyan ediyor.
Adam Amerika’lı bilmem kimin romanını bilir, Avrupa’da bir takımın futbolcusunu bilir, ama ömründe merak edip; “Allâhu Teâlâ ne dedi diye 10 hadis, 5 tane ayet söyle” desen bilmez. Bu insan neyi hak eder?
İnsan etiyle kemiğiyle diriltilecektir. Aklıda çok berrak olup, Allah alacaktır karşısına 50.000 yıl, 50 tane amelden hesaba çekecektir.
İşte, o hesap günü gelmeden, biz kendi nefislerimizi Dünya’da hesaba çekeceğiz. Yani bize yobaz, çağ dışı demeleri bu. Biz kendi nefsimizi hesaba çekiyoruz. Kendim için sevmediğim hiçbir şeyi düşmanıma da layık görmem. Asla. Düşmanım zaten yok, bütün dünyada insanlar dostumdur. Kendim için istediğim her şeyi de herkes için isterim. Onun için Allah razı olsun.
İnsanlar nerden geldik, nereye gidiyoruz, bunu bilmiyorlar. Bu âlemleri yaratan Allâhu Teâlâ, bakın şu âlemdeki nizama, intizama bakın. Bir sivri sinek 33 km. uzaktan bir insanın kan grubunu biliyor, cürmü ne, nasıl bir cihaz var onda? Kanı bilip, sevdiği kana gidiyor, onun iğnesi nedir ya?
Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.
Bir çam ağacının 24 saatte ürettiği oksijen, 100 kişiye bir ay yetiyor. Biz bu nimetleri görmüyoruz kardeşim. Allah birçok ağaç verdi. Çam ağacı da oksijen üretir, üretken bir ağaçtır. Bu insanlığın müşterek malıdır, onu yakmaya, kesmeye hakkımız yok!
Yani, buna benzer Sır perdesini kaldırdığımız zaman ne sırlar var ne sırlar. Zaten insanlar Dünya’da uykudadır, ölümle uyanır, gerçekleri o zaman görmeye başlar.
Dört kitabın manisi bellidir bir elifte,
Sen elif dersin hoca manisi ne demektir?
Sen elif dersin hoca dilersen var bin hacca,
Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.
Bu kadar basit.
(*) Okuduğunuz sohbette ki konuda Gayrimüslimler ile ilgili oluşabilecek sorularınızın cevabını alttaki linkteki sohbette bulacağınızı umuyoruz.
————————————
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama ara sıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#Allah #Allahyeter #İslam #mümin #mahşer #dünya #dünyahayatı #cennet #cehennem #arafat #kıyamet #AlemiBerzah #bebek #zaman #diriliş #anakarnındabebek #anakarnı #bebek #rızk #ömür #hayat
Allah razı olsun
Allah cümle müminlerden razı olsun inşaallah.