Üçler, Yediler, Kırklar Kimlerdir? Gayrimüslimler Nasıl Cennete Gidebilir?
Bu konu çok enteresan bir konu.
Bak hep duyarız; “Bir”, “Üçler”, “Yediler” “Kırklar”.
Nedir bunlar? Bunların hepsi, Peygamberimizin ümmeti, ama bağlandığı yerler farklı. Her devirde, Peygamberimize varis bir kişi gelir, zamanın imamı. Her devirde aynı. Her devirde, Hz. İsa için; üç kişi gelir. Her devirde, Hz. Musa için; yedi kişi gelir. Her devirde, Hazreti İbrahim için; kırk kişi gelir. Her devirde bunlar var. Niçin? Hz. İbrahim hanif dini… Dünyaya tek bir din geldi, ikinci bir din gelmedi. Bugün, Tevrat’ta, İncil’de, Zebur’daki birçok ayet, Kur’ân’da da var.
“Amentü billahi ve melâiketihi ve kütübihî”
Bütün kitaplara iman ediyorsun. “… ve Resûluhi” bütün peygamberlere iman ediyorsun. Tek din geldi hanif, Hz. Adem’den Peygamberimize kadar bütün peygamberler “Lâ ilahe illallah” der.
Şimdi bakın, Hristiyan’lardan da cennete girenler var. Yahudi’den de var. Müslüman’danda var.
“Elhamdülillahi Rabbil âlemin” diyoruz. Âlemlerin, herkesin Rabbi. Burada incelik ne?
Şimdi, Amerika’nın ücra bir köşesinde veya bir yerinde veya Avusturalya’nın bir yerinde birisi doğdu (Allah adildir.) ve tahrif edilmiş İncil’e inandırıldı. Tahrif edilmiş Zebur’a inandırıldı. Bunun tahrif edildiğine asla ihtimal vermedi. Ve buna iman etti. Bununla amel etti adam. Büyük günahları da işlemedi. Ölüm anı geldi.
Ölümü anında, Hristiyan ise bu adam, Hz. İsa Aleyhisselam’ın ruhaniyeti gelir ve kendisine ait olan üç tane vekille, bunun başına gelir der ki:
“Bak, sen buna inandırıldın, sen de buna temiz inancın yüzünden iman ettin, bir ömür bununla amel ettin ama, hepsi batıl”. Allâhu Teâlâ seyyihatı, hasenata; hasenatı, seyyihata çevirir. “Ben’im mekrimden emin olmayınız”.
Şimdi canını vermeden, “La ilahe illallah Muhammed’in Resûlullah” de, senin o batıl amelini, Allah hasenata çevirir ve cennete gidersin.
Bu kişi, bu teklifi kabul ederde, “La ilahe illallah Muhammeden Resûlullah” derse, cennete gider. Demezde itiraz ederse, cehenneme gider.
Aynı şey Musevi içinde geçerli, Hz. Musa’nın ruhaniyeti gelir ve kendisinin bu devirde yedi tane ruhaniyeti var. Her devirde bunlar var. Aynı teklif yapılır.
Sadece Hz. İbrahim’e öyle güzel ki, hanif dinidir, tahrif edilmemiş dindir. İslam’dır. Zaten hanif dini, Hz. İbrahim’in dini İslam’dır.
“Bu teklifi kabul edenlerin seyyihatını, hasenata çeviririz” diyor Allah, etmeyenlerinde “Hasenatını, seyyihata çeviririz” diyor. Ha, o tarzda giderse, cehennemin dibine gider.
Şimdi, bu tür sorularda detaylı bilinmesi gereken şeyler var. Detaylı bilinmezse, bu kafirdir, bu cehennemliktir demek doğru bir olay değildir. Sen her gördüğünü Hızır, her geceyi Kadir bilecen, dervişin hali budur, müminin hali budur. Müslümanlar, birinin derdini kendine dert edinendir.
Mesela bir Müslüman’a; “Sen iyi misin?” demek; “Sen manyaksın” demek, “Sen aptalsın” demek, “Sen kafasızsın” demektir. Müslüman asla iyi olmaz.
Niçin? Çünkü Filistin’deki Müslüman’ın derdi bana dertken, ben nasıl iyi olurum ya! Peygamber (s.a.v.) diyor ki; “Müslümanların derdini, dert edinmeyen onlardan değildir” diyor.
Onun için, ana konumuz, her devirde, devrin imamı vardır, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin vârisidir. Allâhu Teâlâ’da, Kur’ân’da diyor ki:
“Biz, hiçbir kavme Resuller göndermeden onlara azap etmeyiz.”
Her kavimde, ne kadar kavim varsa yeryüzünde, Afrika’nın en ücra köşelerinde bile aklı başında bir iman ehli vardır. Bunları davet eder. Ha gelirsin, gelmezsin, o ayrı konu ve bunların bağlı olduğu tek merkezdir. Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin her devirde, bir “devrin imamı” vardır.
Hazreti İsa (a.s.)’nın her devrinde; 3 tane, Hazreti Musa’nın; 7 tane aynı devirde, Hazreti İbrahim’inde; 40 tane. “Birler”, “Üçler”, “Yediler”, “Kırklar” dediğimiz bunlar. Bunlar “Divan Ehli” Veli’lerdendir.
“Divan Ehli” nedir?
Her sabah fecr zamanı, Hira’da toplanan Veli’lerdir. Yedi bin kişiler bunlar, tayyi mekanla gelirler buraya.
Her sabah 24 saat içinde dünya üzerinde olacak bütün olaylara orada karar verirler. Asla “Yahudi bunu öldürdü!” deme, üzül ama deme. O karar, orada verildi. Dünya üzerinde ne olacaksa, hayırda ve şerde burada karara bağlanır. Dilleri “Süryanice”dir.
Allah’a Teslim Olmak
Onun için, müminin hali susmaktır, teslimiyettir. Mesela, dil ile ikrar, kalp ile tasdik İman, ama Allâhu Teâlâ’nın kaza ve kaderine rıza göstermeyen insan, iman etmiş olmuyor. Allâhu Teâlâ’nın kaza ve kaderine rıza gösterecek; yani bir tarafı yaparken bir tarafı yıkmayacağız. “Bu ayet işime geliyor da bu biraz…” dediğin an iman etmiş olmuyorsun. İmanda külliyen teslim, kime teslim Allah’a teslim vardır.
Şimdi, tarikatlar için bir uydurma vardır. “Aklını birinin tekeline veriyor” diyorlar. Ya, böyle saçmalık olur mu? Allah diyor ki:
“Kim ki aklını kullanmadı, ona mesuliyet yüklerim. Kim ki aklını kullanmadı, onun üzerine pislik yağdırırım.”
Bir mürit aklını, külliyen Allah’a teslim etmeyi dilemedikçe, Allah onu Mürşit’e yollamaz. Her mürit aklını, Allah’a teslim etmiştir. Zaten Allah yolunda teslim etmek, Allah’a teslim etmektir.
Bakın birçok ayette Allah diyor ki:
“Ya Habib’im, sana tabi olmaları, Bana tabi olmalarıdır.”
Peygambere tabi olmak, Allah’a tabi olmaktır. E şimdi Mürşit’e tabi olmak, kime tabi olmaktır? Resûlullah’a tabi olmaktır. Resûlullah’a tabi olmak, Allah’a tabi olmaktır. Tabi insan ne yapıyor, aslında dördüncü kademedir, Akl-ı Allah’a teslim etmek. Allah’a teslim eden insan, zaten evvela namazda bir huşu hissetmeye başlar. O kadar rahattır ki namazda bütün dertler atılmıştır, acele işi kalmamıştır. Bunların hepsi bitmiştir. Allah’ın huzuruna büyük bir huşu ile gider. Niçin?
“Hasbinallah ve nimel vekil” dedi. “Hasbinallah” ne demektir? “Bana, Allah yeter!” demektir. Ahmet’e, Mehmet’e, Hasan’a, Hüseyin’e gerek yok demektir. “Ve nimel vekil”; O ne güzel vekil demektir. Bunu samimi olarak diyeceksin dille değil; kalpten, gönülden, bütün melekelerinle diyeceksin. Zaten, bir insana Allah vekil ise onun bütün dertleri bitmiştir. Burada da bitmiştir, ötede de bitmiştir. Ne yaptı bu? Aklını Allah’a teslim etti.
Bugün Veli’ler, bir saniye Allah’tan gafil olsun, bedeni cenabet biliyor, kalkıpta boy abdesti alıyor. Bu mümkün mü dersin, bu nasıl mümkün? Akla güvenmiyor, aklın sahibine güveniyor. Akıl biliyorsun nefse de hizmet eder, ruha da…
E şimdi, akıl iyiye de hizmet ediyor, kötüye de hizmet ediyor ama aklı Allah’ın tekeline verdiğin an hizmet etmiyor artık. Nefsin bütün istekleri, arzuları, orada bitmiş oluyor. Yoksa biliyorsunuz ki nefsin heva ve hevesine uymak gizli şirktir.
Resûlullah diyor ki; “Benim ümmetim, puta tapmaz ama ben onlar için gizli şirkten korkarım” diyor. Bu da nedir nefsin heva ve hevesi. Zaten seyri sülüğün ana gayesi nefsi arındırmaktır.
Neyden? Emmare’den.
Neyden? Levvame’den.
Neyden? Mülhime’den.
Bunlardan arındırmak, nefsi adam etmek. Nefis adam oldu mu? Allah kalbine iman yazıyor sonra bir demir tozlarını, mıknatıs nasıl çekiyorsa, zikrin Nur’larını o kalp çekmeye başlıyor. O çektikçe, nefisteki afetler azalıyor. Nefis Nur’lanmaya başlıyor. Nefs nurlandığı zaman, tertemiz pırıl pırıl bir şey oluyor. Nefis tezkiyesi bu işte, tarikatların asıl gayesi budur, nefis tezkiyesidir.
Ha sarıldıkça zikre kişi, kendini kimseden üstün görmez. Hırsı, tamahı, gadabı, şehveti buna benzer birçok şeyi ortadan kaldırır. Neden? Nefis tezkiye olmaya başladı, nefis arınıyor, arındıkça biliyor ki, mal da benim değil, mülkte benim değil, can da benim değil, hiçbir şey benim değil… Hepsinin sahibi var! İşte o zaman, O’nun (Allah’ın) “aman” kapısında bulunur ve her zaman için O’nun aman kapısının dilencisidir.
Yatağa yattığı zaman çıkarır avucunu, yatağın dışında tutar. Niçin tutar? “Ya Rabbi, ben senin dilencinim”, para koy demiyorsun; hikmet koy, ilim koy, yumuşaklık ver, insanlık ver, senin sevdiğin kullarına verdiklerinden ver. “İhdinas sıratal müstekıym, Sıratallezine enamte aleyhim” bunu istiyorsun.
Ağır Hastanın Öleceğinin İşareti Nedir? Ölüm Anında Görevli Melekler
Şimdi, İslam dininin bir insanın boynuna borç alması için birincisi aklı başında olacak, ikincisi iman etmiş olacak. Ayet-i kerimede; “Dinde zorlama yoktur” diyor. Eğer adam “İslam” olmamışsa, “İslam ol” diye zorlayamıyorsun, ama, “İslam” olmuşsa; İslam olduktan sonra, “Ben namaz kılmam” diyemiyorsun, yapmam yok!
Aklı başında olmayan insan, hayvan mesabesindedir. Ötede onun için, cennet ve cehennem yok, mesuliyet yok. Bunlar ötede iptal ediliyor hayvanlar gibi… Başka bir deyişe göre de ne kadar doğrudur onu bilmiyorum, Araf’a gidiyor, dünya gibi bir yer. Diğer âlem sırf cennet cehennemle sınırlı değil.
Birde Azrail insanın canını almaz. “Azrail gelir, canımızı alınca…” der dururuz. Can alan Azrail değildir. Bir insanın ölümünü seyretsen, bir daha ömür boyu tebessüm edemezsin.
Bir ağır hastanın başına gidin, ilkin bakacağımız şey baş parmağını yummuşsa (deli ve çocuk hariç), baş parmağını içeri alıp yummuşsa, o gidicidir, hazırlık yapın, ama ne kadar ağır hasta olursa olsun, baş parmağı dışarıdaysa, yumruk halinde defteri dürülmemiştir; yaşar, bu birinci.
İkincisi, bir insanın canını almaya dört grup melek gelir. Ayrıca, iki grup daha gelir. Grubun biri cennetten, Nur’dan bir şilte getirir, aynı yeni doğan bebek nasıl bir şeye sarılır. İkinci grup melekte, cehennemden zift şilte ile gelir. Ölen mümin ise nura sarılır, ölen kafir ise zifte sarılır.
Birinci grup melekler; ayak başparmağından canı çekmeye başlarlar dize kadar (Kafirse 70bin defa onu pırasa gibi doğrasalar razı olur.), birinci grup melek dize kadar alır çekilir. İkinci grup melekler bele kadar alır. Üçüncü grup melekler gırtlağa kadar alır,onlarda çekilir, Hazreti Azrail gelir başın canını alır, can çıktı. Müminse nurdan değilse, ziftten şilteye sarılır. Ve Arşı Ala’ya Allah’ın huzuruna çıkartılır. Eğer kafirse, birinci kat Sema’nın kapıları kapanır. Allâhu Teâlâ:
“O zelili, çalın yere!” der.
Mümin ise, bütün kapılar açılır ve melekler; “Allâhu Teâlâ sana rahmet nazarı ile bakacak” müjdesini verir. Ondan sonra Allâhu Teâlâ’nın huzuruna kadar çıkarılır. Allâhu Teâlâ, ona rahmet nazarından bakar. Ve geri getirilirken, “Onun kabrini, her tarafa kırkar arşın açın, cennet bahçesi yapın!” der Cenab-ı Hak. Bak mezar ya cennet bahçesidir ya cehennem çukurudur, üçüncü bir başka hal yoktur.
Amel Defteri Kapanır Mı? Hafaza Meleklerimiz Biz Ölünce Ne Yapar?
Şimdi varsayalım ki mümin… Esas önemli olan şudur; “Öldü amel defteri kapandı” derler, kimsenin amel defteri ölmeyle kapanmaz kardeşim… Bu bir yalandır, bu bir iftiradır. Sadece kimin kapanmıyor diyorlar; vakıf bırakanın ve hayırlı evlat bırakanındır. Ya olur mu öyle şey! Kimsenin amel defteri kapanmaz Kıyamet’e kadar, böyle bir şey yok. Bunu kim söylüyorsa yanlış… Amentü’deki yanlış gibi…
Allâhu Teâlâ her insana, iki tane “hafaza meleği” veriyor.
Hafaza meleğinin görevi nedir? Seni korumak, hafaza melekleri sadece seni korumak içindir. Yoksa; seni var ya, yarım saat yaşatmazlar seni bu dünyada…
Sen öldün, hafaza meleklerinin koruyacak kimsesi kalmadı. Melekler yükselir Arş’a derler ki; “Ya Rabbi, bizi görevlendirdiğin kişi öldü, biz artık boştayız, burada kalalım seni zikredelim.”
Allâhu Teâlâ der ki; “Ben’i, burada zikreden kullarım çok.”
“O zaman yeryüzüne inelim, orada seni zikredelim.”
“Ben’i orada da zikreden kullarım vardır.”
“Ne yapalım, Ya Rabbi?”
“Gidin yaşarken koruduğunuz kişinin mezarının üzerine otağı kurun.”
Ölen mümin ise; “Onun mezarının üzerinde Kıyamet’e kadar zikredin, sizin zikriniz onun amel defterine yazılır.” Hafaza melekleri gelir, o müminin mezarının üzerine otağı kurar, Kıyamet kopuncaya kadar zikreder. Senin defterine yazılır. Nasıl defter kapanıyor ölünce? Ölen kafirse, hafaza melekleri yine göğe gider, aynı cevapları alır.
“Ne yapalım, Ya Rabbi?”
“Gidin, onun mezarının üzerine oturun Kıyamet’e kadar onu azarlayın!” der Cenab-ı Hak.
Onlar giderler, mezarın üzerine otururlar derler ki; “Yazıklar olsun sana, Allah seni kahretsin, Allah sana ömür verdi, nimet verdi…” Ve Kıyamet’e kadar, melekler bunu azarlarlar ve Kıyamet’e kadar onun defterine yazılır.
Asla, ölünce defter kapanmaz. Bunu nereden bulmuşlar, nasıl bulmuşlar bilmiyorum. Zahirde büyük hatalar var. Yıllardır duyarım ben bunu, ölenin amel defteri kapanır. Allah o kadar büyük ki; Allah’ın büyüklüğünden haberleri yok!
Allah, hayırda ve şerde devamlılık kılıyor sana. Eğer, hayır işlediysen, hiç uğraşmadan Kıyamet’e kadar sevap yazıyor sana, şer işlediysen de günahını çoğaltıyor, haddini bildirmek için cehennemde. “O nasıl kötü bir dönüş yeridir” diyor Cenab-ı Hak.
İnsanlar farkında değil kardeşim. Nasıl farkında değil?
Onun için, zahirde hata her zaman var. Allah kendi ismiyle ağzımızı süslemişse, ne mutlu bize! Bundan büyük bir devlet yok! Zaten, zikredenlerden Allah çok büyük övgülerle bahsediyor. “Onlar, yanları üzerinde yatarkendeRab’lerini zikrederler” diyor, iftihar ediyor kardeşim onlarla.Yani; Hazreti Azrail yalnız başın canını alır. Asla ne müminin ne kafirin ölünce amel defteri kapanmaz. Hafaza melekleri bunu devam ettirir çünkü bakın “Siz nasıl yaşadıysanız, öyle ölürsünüz!” diyor Peygamber Efendimiz. Burada yine gizli bir sinyal var. Siz nasıl yaşadınız, zikrederek yaşadınız. Allah melekleri zikrettiriyor işte. Allah zikrettiriyor işte senin için, Allah’ın lütfu kesilmiyor. Allah’ın lütfu sadece dünya hayatı üzerinde yaşayan insanların üzerine değil. Bugün, bir Veli dünya hayatında iken kındaki kılıçtır. Ama öldüğü zaman yalın kılıçtır, gücü çok artar.
#Allahdostları #kırklar #üçler #yediler #dinisohbet #iman #Hafazamelekleri #ölüm #ölümünyaklaştığıanlamak #Azrail #kutsalkitaplar #Kuran #İncil #Tevrat #İslam #Müslüman #Yahudi #Hristiyan