Zikirde Gaye Nedir? – Bedbahtlığın En Büyüğü – İlmin Ve Alimin Değeri Nedir?

1
514

Dünyada değil âlemlerde görülmüş müdür ki bir mal olacakta sahibi olmayacak? Ama işte cahiller bunun farkında değildir.

Allâhu Teâlâ:

“Biz her şeyi çifter çifter yarattık” diyor. O Allâhu Teâlâ’nın dengi yoktur. O tek olduğu için, cahil onu terennüm edemez.

İşte burada Allâhu Teâlâ’ya terennüm etmek için ilham gözünün aynasını temiz tutacağız. Onu afetlerden uzak tutacağız. Oraya tecelliyat başlar ise işte kemâlât… Kendiliğinden önünde kemâlâtın kapıları açılır, Rıza Kapısı açılır, Sır Kapısı açılır.

Gaye o kapılardan geçmek de değil. Gaye; makam, mevki, bilmem ne kazanmakta değil. Gaye bilmem şu kerametimiz olsun, bilmem şu olsun, bu olsun da değil. Eğer gaye bu olursa zaten kişi tökezler, yürümesi mümkün olmaz. Gaye Allah rızasıdır. Şurada veya burada bir tarikatın bünyesinde, şu derste veya burada, bunun hiçbir ehemmiyeti yok. Aynı sürü müsün? Mesele yok…

Onun için yani müspetin de, menfinin de karışıklığı vardır ama Allâhu Teâlâ:

“Sizin şer sandıklarınızda birçok hayır vardır” diyor bize. O kadar bariz bir şekilde belli ki bunlar.

Cehennemden daha büyük bir şer olabilir mi? “Cehennemin duvarlarının kalınlığı bir atın son sürat aldığı yolla 60 veya 70 senelik yol kadardır” diyor. Cehennem duvarının kalınlığı… O cehennemi düşün yani aklımızda şöyle bir tahayyül edelim. Oraya girmek bedbahtlığın en büyüğüdür, ondan daha büyük bedbahtlık olamaz. Ama içine girmeden ziyade, onun bu şekilde de Allâhu Teâlâ şerrin içinde hayrıda var ediyor. Bunu kim yapabilir? Yalnızca Allâhu Teâlâ yapabilir, O’ndan gayrısı hiç mümkün değil!

Nizam-ı Âlem. Her şey yerli yerinde ne eksik var ne fazla var. Her şey en güzel, en doğru yerinde. Bunu bu şekilde insanlar terennüm ederse, Allâhu Teâlâ’ya yavaş yavaş daha fazla itimat etmeye başlar. Çünkü Allâhu Teâlâ ayet-i kerimede; “Ben kulumun zannı üzereyim” diyor. Kişi Allâhu Teâlâ’ya karşı içinde ölmeden iyi zan oluşturmadıysa, ötede işi zor olur.

Salatu selam Efendimiz Ashab’ına diyor ki; “Ey Ashab’ım, sakın ola ki, sakın ola ki!” (Ashab gibi insanların sözüne bal olan güruha dahi.) “Sakın ola ki ey Ashab’ım,  Allah’a karşı içinizde iyi zan oluşturmadan ölmeyiniz.”

Bu zan, bu şekilde ilimde kemâlata doğru yöneldikçe, Allâhu Teâlâ’nın mümine nasıl yakın bir dost olduğunun farkına varır. O’na sevgi, saygı, daha birçok dilin anlayamayacağı meleke gelişir kişide. O melekeler Allâhu Teâlâ’ya olan iyi zannın temelini oluşturur. O melekeler olmadan kelimelerde söylersin bunu. İyi zan ama bu iyi zannı ara kalbinde, aklında, fikrinde, şuurunda, dimağında… Bu tür melekelerde kelimede kalmıştır.

İlmel yakîn, aynel yakîn olmadı yani kelimede var ama içinde ara. Ne bunun temelini bulursun ne binasını bulursun. O temelini ve binasını bulabilmek için bu temelide anlattığım şeyler oluşturur. Çünkü Allâhu Teâlâ her şeyden çok neyi düşünebiliyorsan,  her şeyden çok sevilmeye, sayılmaya, korkulmaya layık olan Zât’tır ki bu fizik vücutta mercimekten daha büyük tohum bırakmış, bu çürümüyor.

Allâhu Teâlâ’nın sistemimize olaylarında kurallara bağlanmış kaideleri var, Allâhu Teâlâ’nın adetleri var. Ki “Adetullah” diyoruz bunlara. Burada bunu nizama, intizama almış ve bu yazılmış çizilmiş, ondan sonra hazırlanmış. Dünya hayatı işte 3-5 dakika yaşar gidersin. Uzun bir yolda bir mola kadar. Tekrar fizik bedenle cennete, insan sadece nefisle ruhla cehenneme girmez, fizik bedeni de girer. Aynen fizik bedenini tekrar yaratacak Allâhu Teâlâ.

Kafirler diyorlar ki; “Öldük, çürüdük işte. Neyimiz cennete, neyimiz cehenneme gidecek?” Bu sadece onların cehaletidir. Bir incir çekirdeğini incelediniz mi? Ne kadarlık bir şeydir? Yav o kadar küçük bir nesne ki elle zor tutarsın, at onu bir saksıya, koca bir incir ağacı oluyor.

“Onun içine bir incir ağacını saklayan Allâhu Teâlâ seni bir daha yaratamayacak mı yani?”

Bu nasıl bir gaflettir, bu nasıl bir aptallıktır. Onun için biyoloji ilminden dahi haberdar olmayan insanın, imanı kemâlat bulmuyor. Çünkü Allâhu Teâlâ’nın sistematize olaylarındaki inceliği ancak biyolojide buluyorsun.

Hadis-i şerifte; “Alimin mürekkebi şehidin kanı ile tartılır, şehit Allah için canını vermiş, Alimin mürekkebi daha ağır gelir” diyor.

Tabiki zikir güzel bir şey, tabiki tarikat güzel birşey ama bakın şu kesindir ki şeriat ilmini hiç tanımayan bir insan, tarikata girsin, zındıklığa adaydır. Zındıklığa adaydır yani. Eğer ilmin değeri olmasaydı, salatu selam Efendimiz, Allâhu Teâlâ ilim için bu kadar tembihatta bulunmazdı.

“İlim; müminin yitirilmiş malıdır, nerede bulursa alır” diyor. İlim ise dağarcığına atacaksın. Nerde bulursan o senin yitirilmiş malın gibidir. Ama bana ilim ne gerek irfan ne gerek, şu, bu. Öyle yağma yok. Çünkü cahil Müslüman şeytanın maskarasıdır. Bu hadis-i şeriftir, ben söylemiyorum yani, salatu selam Efendimiz söylüyor. Cahil insan bid’ata saplanır. İyi de dinde olmayan bir şeyi örf ile dine katarsan bid’at ehli olursun.

Bid’at-ı hayırda var. Ee peki ilim olmazsa, atacağımız adımı nasıl bileceğiz, nasıl koruyacağız kendimizi?

————————————————-

NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.

#zikir #zikirdegaye #ilim #alim #bedbahlık #cennet #mümin

1 YORUM

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız