Uyku ile şarj oluyor. Uyku olmadıktan sonra, bunların dolması mümkün değil, insan hayatı biter.
Şimdi, insanlar uyku halinde bu çakra merkezleri, yeniden aynı akünün şarj olması gibi şarj olur. Sabah dinlenip kalkmanın nedenlerinden biri budur. Ancak, şarjı az olan insanlar vardır. Onlar akşamları yorgun yatıp, daha yorgun kalkarlar. Onların şarjları da az olur.
Sarhoş yatanlar, içki ile vücudu mahvedip, karaciğeri duman edip yatanların “seyyalevi” bağı vardır alında. Birinci kat semavattan gelir, Nur’dandır. Bunları normal insanlar görmez. Oradan kâinat enerjisi ile şarj olur, alın çakrasından ona. Yani birinci havuzun taşıp, ikinci havuzu, üçüncü havuzu doldurması gibidir. Bunların bağlantıları zayıftır, imanları, uçup gitmiştir.
Normalinde bir su borusu kalınlığında olan bu bağ, sarhoşlarda, büyük günah işleyen insanlarda o bağ bir kibrit çöpü kadar incelir. Ondan gelen enerjide o kadar olur. Sonra sabah kendine gelmezler, kalktıkları zaman yorgun yatar, yorgun kalkarlar. Bunlar müstesnalardır. Ama normalinde Allâhu Teâlâ’nın kulları rıza ve rüya halinde o taşın dibe düştüğü bütün rüyalar unutulur. Rüyaların makbulü, sabaha karşı görülenlerdir. Doğru mesajlarda onlardır. Ama her insan sabaha karşı gördüğü rüyaları hatırlar, diğerlerini hatırlamaz.
Bir insan bir saat-yarım saat anlattığı rüyayı, 1,5-2 saniyede görür. Bir insanın başında otur, uyurken bekle. Rüya göreceği zaman gözün üzerindeki, kirpiğin üzerindeki kapak oynar. O oynadığı an yarım saat anlatacağı rüyayı gördü o. O kapak oynarken uyandır onu. Bir daha uyusun, bekle başında bir daha uyandır. Bir daha uyusun, bekle başında bir daha uyandır. Bir daha tedavi olmayacak şekilde delirir o.
O çakra merkezlerinin rüya ile bir enerji akımı vardır. Kontak yapar vücutta. Beyni tedavi olmayacak şekilde bozar. Beyindeki bütün dengeler yer değiştirir. O, ömür boyu deli olarak yaşar.
Şimdi insan mutlaka her gece rüya görür ama hatırlamaz. Yani, o taş suyun dibine düştü. Yavaş yavaş yükselirken, ortalarını geçmeden görülen rüyaların hepsi unutulur. Ortalarını geçtikten sonra, görülen rüyalar hatırlanır. Üst başa doğru yani “yakaza hali” çizgisine yaklaştığı zamanlardaki rüyayı da çok net hatırlar.
Rüya hatırlanır veya hatırlanmaz, insan mutlaka rüya görür.
Rüya “seyyalevi” bağda senin yaşamını idame ettirecek, Allâhu Teâlâ’nın lütfu olan bir Nur ve bir enerji getirir sana. O olmazsa akün boşalmıştır. Akü boşaldı mı yavaş-yavaş içerdeki organlar su koyverir. Ya kalp krizi ya şu ya bu, bir çok nedenden o kişinin yaşaması mümkün olmaz. Ya da beyinde bir damar çatlar. Onun için, “Ben rüya görmüyorum” demeyeceksin, “Hatırlamıyorum” diyeceksin. Doğru olan budur, kişi mutlaka rüya görür.
Her rüya ilahi bir mesajdır insana. Rüyada boşa görülmez. Hepsinin bir nedeni vardır, kimine sıhhat getirir, kimine hastalık getirir, kimine menfi müsbet haller getirir. Yani tasarruf Cenab-ı Hakk’ındır. Yani rüya bir kurye gibidir, sana birşeyler ulaştırır; müsbette veya menfide.
Genelde, Allâhu Teâlâ’dan müsbet şeyler gelir. Çünkü ayet-i kerimede:
“Size bir hayr isabet ederse Kat’ımızdandır. Bir şer işlerseniz nefsinizdendir” diyor.
—————————————–
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#uyku #rüya #rüyagörme #düş #yorgunkalkma #insanınşarjı