Meluniyet Kutbu Ve Hidayet Kutbu – “Ben Kulumun Zannı Üzereyim” – Allah’tan Ümit Kesmek – Akl-ı Maaş Ve Akl-ı Maad

0
1722

Meluniyet Kutbu Ve Hidayet Kutbu

Allâhu Teâlâ insanı etkilenecek şekilde yaratmış, insan o yüzden zayıf varlık! İnsanoğluna, Allah kendi ruhundan üflemiş, onun için insan çok güçlü bir varlık! Her iki uçta insanda yani; zayıf ucu da var, güçlü ucu da var. Şimdi bu iki uç, iki uca asılır devamlı dünyada. Allah iki hedef dikmiş biri “Meluniyet Kutbu”, biri “Hidayet Kutbu”.

Sendeki bu iki duygu menfi olan “Meluniyet Kutbu”na asılır ve müsbet olan da “Hidayet Kutbu”na asılır insanın. İnsan ikilem içinde kalır dünyada. Gün olur camiye koşmak ister, gün olur “Bunca derdin içinde falan, filan…” der, meluniyet kutbuna doğru yürür. Yani iki mıknatıs bir öyle bir böyle asılır durur.

İşte yiğit olan, akıllı olan, aklını Cenab-ı Hak Celle Şanuhu’nun dediği gibi kullanır o yüzden Cenab-ı Hak diyor ki; “Aklınızı kullanın, yoksa üzerinize pislik yağdırırım.” Pislik nerede yağıyor, meluniyet kutbuna gittiğin anda yağıyor. Cehennem biletini aldın.

Gitmeden ona yakın yerlere gidersen, ikinci bir hitabı var Allah’ın; “Aklınızı kullanmazsanız üzerinize mesuliyet yüklerim, çetin hesap verirsin.” Binlerce yıl çetin hesap verirsin, bunları bilmemiz lazım. Bunun için zillet Allah dostlarının ifadesi ile kafirlikle paralel yürüyen bir yol. Allah hiçbir mümini zillete düşürmesin, düşüreceğini de sanmıyorum ama insan bir işte hangi iş olursa olsun bir işte mücadeleyi bırakırsa bu günahtır. Allah’a itimatsızlıktır. Allah onu zelil eder. İş ne kadar zor olursa olsun, şartlar ne kadar kötü olursa olsun asla Allah’tan ümit kesmeyecek. Allah’tan ümit kesmek, günahların en büyüklerinden biridir. Kim ki Allah’tan ümit kesti, birçok ameli heba olur. Allah’tan ümit kesilmez, ne olursa olsun şartlar. Senin yaptığın iş ne kadar zor olursa olsun hedef ne kadar uzak olursa olsun, kesinlikle Allah’a inanmışsın, Allah’tan ummuşsun ve orada asla fikrini bozmayacaksın. Allah asla zalim değil, asla!

“Biz zulmü nefsimize haram kıldık” diyor Allah. Kendi nefsine zulmü haram kılıyor, kendisi kılıyor bu da Levh’e yazılanlardan ve bunu yazmış.

“Ben Kulumun Zannı Üzereyim” – Allah’tan Ümit Kesmek

“Biz, her şeyi kitaba yazdık” diyor Cenab-ı Hak öyle olunca; Allah dostudur, Allah candır, Allah güzeldir, Allah cömerttir. Bu zanlarda bulunursan önün açılır. Çünkü; “Ben kulumun zannı üzereyim” diyor ayet-i kerimede.

Biz zanlarımızı şeytanın verdiği şekle sokuyoruz, nefsin verdiği vehimlerden ona libas giydiriyoruz. Böyle olunca zanlar işimizi zorlaştırıyor, ikilemde kalıyoruz.

Acabalarda kalıyoruz, ikilemler, acabalar bak şeytana kapı aralar. Nefis onun en yakın dostudur, bu da seni gaza getirir. Ondan sonra başlarsın homurdanmaya, bu homurdanmada başkaldırma olur, isyan olur, hiçbir padişah isyanı sevmez. Onun için Allah razı olsun, Allah’tan her türlü hayrı mümin umması gerekir. Çünkü Allah; “Ben kulumun zannı üzereyim” diyor.

Cenab-ı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de Ashab’ına tembihliyor; “Ey Ashab’ım, sakın ola ki” bir daha tekrarlıyor, “Sakın ola ki” bir daha tekrarlıyor, “Sakın ola ki Allâhu Teâlâ’ya karşı içiniz de iyi zan oluşturmadan ölmeyin. Sakın ola ki, içiniz de iyi zan oluşturmadan ölmeyin” diyor.

Çünkü o senin zannın üzerine ve birkaç örnek veriyor; “Biri getirilir Mahkeme-i Kübra’da Allah’ın huzuruna herkesin bir defteri varken, bunun 400 defteri var, hepsi sol eline verilmiş hepsi büyük günahlarla dolu 400 defter! Herkesin bir defteri var. Neler yapmış ki 400 defteri melekler doldurmuş! “Cenab-ı Hak sorar!” diyor bunu hadis anlatıyor, bunu Peygamber Efendimiz anlatıyor!

Sorar buna “Bu günahların hepsini sen mi işledin?”

Günahkar inkar etmez, “Evet, ben işledim.”

“Sen mi işledin?”

“Evet ben işledim. O zaman yürü bakalım cehenneme! Bu kadar günahla huzuruma geldin!”

Zaten Allah biliyor bu kadar günah işlediğini, Allah’a karşı inkar olur mu? Adam cehenneme doğru iki adım atar, geri döner Allah’a; “Ben, seni böyle bilmezdim” der.

Allah’ta günahkara; “Nasıl bilirdin?” diye sorar.

Günahkar cevap verir; “Senin rahmetin o kadar büyük ki benim günahım senin rahmetinin yanında nedir ki? Ben böyle düşündüm.”

Allah tekrar sorar; “Böyle mi düşündün?”

Günahkar cevap verir; “Böyle düşündüm.” Zanna bak kuldaki, bu cevabın üzerine Allah; “Helak edin defterlerini, cennete götürün” der. Allah’a karşı zan bu kadar önemlidir. Ama o zannı oluşturmak, böyle örnekler gösteriyor.

Bir örnek daha gösteriyor Peygamber Efendimiz insanı çok duygulandırıyor bu.

Bir adam getiriliyor diyor Allah’ın huzuruna, 80 yaşında adamın saçı sakalı ağırmış, amel defteri günahlarla dolu, büyük günahlarla.

Allah sorar ihtiyara; “Bu günahları sen mi işledin?” der.

İhtiyar “Hayır ben işlemedim” der Allah’a karşı.

Allah tekrar ihtiyara sorar; “Sen işlemedin mi bu günahları?”

İhtiyar cevap verir; “Hayır, ben işlemedim.” Allah tekrar ihtiyara sorar:

“Bu günahları sen işlemedin mi?”

İhtiyar tekrar cevap verir; “Hayır, ben işlemedim.”

Bunun üzerine Allah; “İyi o zaman git cennete” der.

Melekler bu cevap üzerine; “Ya Rabbi, biz şahidiz yazdık, çizdik bu günahları işledi.”

Allah cevap verir; “Ya meleklerim, Ben bu günahları işlediğini Ben bilmiyor muyum? Saçı sakalı ağırmış, yüzüm tutmadı, ‘Sen yalan söylüyorsun’ diyemedim” diyor. Allah’a bak, Allah’a bak! Böyle bir Rabbimiz var, biz daha ne istiyoruz ki…”

Bunun için 3 günlük dünyadır bu. Gün iyi de olsa kötüde olsa akar gider durmaz. Aynı derelerin denize aktığı gibi burada daima aklıselim, daima Sırât-ı müstakîm, daima Allah’tan gafil olmayacaksın. O ne yapıyorsa, en doğrusudur. O ne söylüyorsa, en doğrusudur. Sözlerinde en doğrusu içinde Allah’ın yaptığıdır. Biz kendi kendimize birçok bahane buluruz. Çünkü bizim aklımız, hem nefse hizmet eder. İnsanoğlunun aklı kaypaktır. Kötülüğe de hizmet eder, iyiliğe de hizmet eder. Anında, o kadar kaypaktır! Nefse de hizmet eder, ruha da hizmet eder. Bunun için akl-ı maaştan kurtulacağız, akl-ı maad olursa, nefse hizmet etmez.

Akıl orada; “Dur bakalım!” der. Eğer akl-ı maaş ise dünya aklıdır, her tarafa hizmet eder kaypaktır. Ama akl-ı maad dervişlerin aklıdır; “Orada dur!” der. Akıl o zaman nefsi dinlemez. Sonra akl-ı kül var, ondan ötede de akl-ı evvel var. Bunlar merhale, merhale açılacak şeyler.

Akıl zaten 4. makama geldiğinde; Gavsul Azam’a arkadaş olur. Yani “Hasırdan Mısır’ı görür” derler ya, o hali alır. Bu Allah’ın nazargâhı olur, bu Kâbe’yi geçer gider o; buna da biz “insan-ı kamil” diyoruz. Her derviş insan-ı kamil olabilir. Akl-ı maaştan çıkacağız, halkın aklıdır. Akl-ı maad dervişin aklıdır. Akl-ı kül, akl-ı evvel. Dört merhale.

Bunlar Allâhu Teâlâ’nın sonra insana sunacağı Furkan’lardır. Kemâlat ehline sunduğu Furkan’lardır.

Başlarken Allah nasıl yedi tane Furkan ihsan ve ikram ediyorsa, sonunda da, işte bunlar ikram edilir, ondan sonra kişi Allah’tan başkasından arınmıştır.

“Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim” olur Yunus Emre’nin dediği gibi.

Onun için Allah razı olsun ki Allah sizi seviyor. Eğer Allah sizi sevmese, hiçbiriniz burada olamazsınız. Allah dilediği için sizler buradasınız. Ve sanmayın senin gayretinle buraya geliyorsun. Sen ne zannediyorsun! Allah dilese kâinatta hiç kafir kalmaz.

Ama Allâhu Teâlâ sizi seçmiş, Allâhu Teâlâ’nın kendisi için seçtiği insanlar var, bunlarda dervişler, sofilerdir. Allâhu Teâlâ dilediği siz için buradasınız.

Sanmayın kendi gayretinizle buraya geliyorsunuz. Allah sizi sevdiği için, siz de Allah’ı seviyorsunuz. Peygamber Efendimiz sizi sevdiği için, sizde Peygamber Efendimizi seviyorsunuz. Mürşid’iniz sizi sevdiği için sizde Mürşid’inizi seviyorsunuz. Yoksa mümkün değil bütün kapılar örtülür. Onun için Allah razı olsun, bu atmosferde bu düşüncede ne yapacağız; akl-ı maaştan uzaklaşacağız. Ne yapacağız? Rabbimiz bizi seviyor, bizi mümin olarak yarattı, biz de O’nu seviyoruz atmosferinde bulunacağız.

Allah’ın kaza ve kaderine rıza göstereceğiz. Hangi işle uğraşıyorsak, o iş için kafa bozmayacağız! Niyet halisane olacak yani! Karıncanın hacca gitmesi gibi, kaplumbağanın hacca gitmesi gibi! O niyetle ya mesele yok.

Niyet amelden üstündür. Niyetimize asla şirki bulaştırmayacağız. Dünya kiri, asla ehli dünya olmayacağız.

Tamam dünyada herkese rızık lazımdır, geçim lazımdır. Allah’ta bunu beyan ediyor ama yalnız Allah’a da tapacağız. Bunların hiçbirine tapmayacağız. Çünkü; “İnsan en çok neyi seviyorsa, onun Allah’ı O’dur.” Bunu hadis-i şerif söylüyor. “İnsan en çok neyi seviyorsa, onun Rabbi odur.”

Her şeyden çok Allah’ı sevecek, Resûlullah’ı sevecek, sonraki sevgiler zarar vermez ama her şeyin üzerine Allah’ı sevecek. Çünkü seni neden yarattı düşünsene, seni neyden yarattı? Bir erkeğin sperm hücresinin boyutu bir toplu iğnenin başının on binde biri kadar. Düşünebiliyor musun? Bir toplu iğnenin başının on binde biri kadar bir spermden seni, beni, kocaman haytayı yaratmış Cenab-ı Hak.

Yani merhale, merhale, merhale yaratmış, bizi dünyaya yollamış nimet vermiş, akıl vermiş, göz vermiş. Sanki biz çok mu lazımız Allah’a? Çok mu yararımız var? Allah zaten yarara muhtaç değil ki! O her eksik sıfatlardan münezzeh.

Bizim yaptığımız her şey kendimiz için! Ne yapıyorsak kendimiz için ya buraya yazdırıyoruz ya buraya (ya sağ omuza yazdırıyoruz ya sol omuza yazdırıyoruz). Şimdi bir toplu iğnenin başının on binde biri kadar bir spermden seni yaratan Allah, seni kabirden diriltemeyecek mi?

Kardeşim her sene sıcakta yazın her şey ölüyor. Şu nebatata bak, ne ot kalıyor, ne diken, her şey helak oluyor, ölüyor. Ama Allah gökten bir su indiriyor, içine üre katıyor, sen 50 defa sula o çiçek büyümüyor ama Allah gökten bir yağmur indiriyor, o çiçek fışkırıyor. Neden? Onu gıdasıyla yolladı. Şimşek niye çakar yukarıda vitaminini oluşturur, üre oluşturur, bitkiyi besleyecek ya. Şimşeğin anlamı o ya. Şimşek ne? Meleğin elindeki kırbacı. Enerjiden onunla şimşeğin içinde enerji üretir, gıda üretir. Allâhu Teâlâ lütfeder ona yukarıdan aşağı.

Bir çimen tanesini unutmayan Allah onun gıdasını veren, seni beni mi aç bırakacak? İşte bu fikirde olacaksın.

Zikir Yapılan Yer

Peygamber Efendimiz öyle diyor; “Allah’a ibadet edilen yer veya üzerinde Allah’ı zikredilen yer, toprağın diğer kısımlarına karşı üstünlük taslar” diyor. “Bak benim üzerimde zikredildi, benim üzerimde namaz kılındı!” diye bir sevince, bir sürura girer, bir üstünlüğü olur, onun diğer toprak parçasından… Bak işte oraya nasip değil, oraya nasip, oraya gideceksin, orası sevinecek.

Onun için; “100 yıl sonra o ağaçtan hangi yaprağın, hangi yaprağın üzerine düşeceğini bilirler” diyor. Yani; senin, benim halim mi belli olmayacak? Allâhu Teâlâ; “Biz her şeyi bir kitapta yazdık” diyor. Bu Levh için.

 

———————————————

NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.

#akıl #dünyahayatı #nefis #aklımaas #aklımaad #nefisterbiyesi #nefistezkiyesi #nefsintezkiyesi

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız