Kur’ân’da İçkinin Hükmü Nedir?
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz kaç yıl namaz kıldı ömründe? Miraç olayında namaz farz oldu. Yani; namaz, namaz hediyesi ile geldi Peygamberimiz, birçok müjdelerle! Şimdi Peygamber Efendimizin dönüşüyle İslam’ın ibadatıtaat kısmı başladı. İşte namaz başladı, işte; haramlar, helaller, hukuk vs. ne oldu? Din kurulmaya başladı. 52-63 ben şimdi Peygamber Efendimiz 63 yaşının, 11 senesinde namaz kıldı. Öyle mi? Şimdi İslam ne oldu? Baştan, içki haram değildi. Kademe kademe bak, Kur’ân’da içkiyle ilgili ilkin bak. Cenab-ı Hak içmemeyi tavsiye ediyor. İkinci de, “Sarhoşken namaza durmayın” diyor. Kendinizi bilmeyecek kadar sarhoşken, namaza durmayın. Üçüncüsünde de, “Şeytan amelidir” diyor. Haramı da aşan bu sözlen, şeytan ameli diyor. Kesip atıyor yani din peyderpey, peyderpey temelini attı. İbadatıtaat kısmı kuruldu, herkes ibadatıtaata başladı. O güne kadar ne vardı? Sadece namaz vardı, oruç vardı, hac vardı, vs. İslam’ın yani ilk şahikası olan göze görülen ibadetler vardı.
Cebrail (A.S.) Cehri ve Hafi Zikri Nasıl Getirdi?
Bakın Cenab-ı Hakk’ın ince sanatına bunlar kuruldu “taak” Hz. Cibril geldi; “Ya Resullulah hafi zikri getirdim” dedi. Bak din kuruldu, temel atıldı, İslam yaşanıyor, mümin var. Hz. Cibril nasıl ayetleri nazil olan ayetleri taşıdıysa, hafi zikir getirdi. Dedi ki; “Ya Resûlullah, Ashab’ın seyri sülük yapsın, sende yap.”
“Esteizübillah; Fesebbih bi hamdi Rabbike vestagfirhu innehu keane tevvaba.”
Allah apaçık haykırıyor “Bana tövbe et, Bana şükret, Ben’i zikret!” diyor.
İslam’ın temeli atıldı. Tak aynen Kur’ân vahiy gibi Hz. Cibril zikri getirdi. Hafi zikri Cenab-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hz. Ali ve Hz. Ebubekir Radiyallahu Anhu’yu çağırdı. İkisine de lafza-ı Celal zikrini verdi; kalp zikrini. İlk temel, zikrin temeli atılıyor. Hz. Ali iki gün sonra geldi:
“Ya Resûlullah, ben bundan feyz alamadım. Beni sarmadı. Zikir için bakın benim fıtratıma uygun değil!” dedi. Tam bunu konuşurken Hz. Cibril geldi. Cehri zikir getirdi ve tebessüm etti Hz. Cibril:
“Ya Resûlullah, hafi zikir Ali’ye göre değil, Ebubekir’e göre” dedi ve Hz. Ali Efendimize radiyallahu anhu cehri zikir getirdi.
Orda başladı zikir. Ashab’ın 12’de 8’i; 12 kişiden 8’i cehri zikirden seyri sülük yapıyordu. 12’de 4’ü de hafi zikirden seyri sülük yapıyordu. Zikir başladı. Ashab’ın tamamı seyri sülük yapan insanlardı. Peygamberimiz kendisi, aileleri, çoluğu çocuğu bu şekilde ve bu zikir tamamen o günün Resûlullah Efendimizin o seçkin Ashab’ına yayılıp, belirli bir zaman geçtikten sonra, bir gün salâtu selam Efendimiz bir yere gezmeye gidiyordu. Bakın burada çok ince bir mantık var. Hz. Ömer Radiyallahu anhın oğlu vardı Abdullah, büyük âlimlerden Abdullah bin Ömer. Abdullah bin Ömer diyor ki:
“Benim bir kulübem var onu tamir ediyordum. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz geldi, selam verdi”.
“Ya Abdullah Bin Ömer, ölüme hazırladın mı kendini?”
“Hayır, Ya Resûlullah!”
“Kendini ölüme hazırla bu kulübeden önce!”
Bu çok önemli bir değil. Bu kulübeyi tamir etmeden önce bir kere kendini ölüm hazırla! Yani ölüm senin için arzu edilen, ölüme iştahlı bir adam haline evvela getir kendini, sonra bu kulübeyi tamir et diyor. Burada bir mesaj var.
Bak şimdi desek ki, “Bu cemaate kim ölmeye hazır? ‘Ya hazırım’ diyeni ben vuracağım” desem, Ankara’lı Veli’nin “Ben kurban ediyorum!” dediği gibi, vallahi, kimse buna razı olmaz. “Evvela kendini ölüme hazırla, ondan sonra” diyor. Çünkü zikir bu hale getirmeli insanı. Çünkü; Resûlullah (s.a.v.) diyor ki; “Bir mümin için en büyük ödül, ölmektir. Ondan daha büyük bir ödül yok!” diyor. Şimdi cennet hayatı biraz dokunacağız ona. Şimdi bir insana diyor salatu selam Efendimiz:
“Hz. Adem’den bu yana insanların yaşadığı en debdebeli hayat verilirse, kralların, imparatorların, zenginlerin yani 7000 sene süren bu debdebenin tamamını insanlara verilse cennetteki bir saati karşılamaz” diyor.
Cennet ve Cehennemdeki 1 Saat!
Cennetteki bir saati karşılamaz yani öyle bir mutluluğa gidiyorsun ki bir kere Cemalullah’ı göreceksin. Yaradan’ın kendisini göreceksin. Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz öyle diyor:
“Bir dolunaylı geceyi düşün, bulutsuz pırıl pırıl bir geceyi. Dolunayı nasıl görürse insanlar, Yaradan’ı öyle görür” diyor.
Çünkü; cennetin tavanı Arş-ı Alâ’dır. Bütün cennetlerin tavanı Arş-ı Alâ’dır. Yani Cenab-ı Hak bir kat üstte, Cenab-ı Hakk’a komşusun cennette.
Ve aynı şeye devam edelim; “Dünyanın Hz. Adem’den bu yana bütün acılar, bütün hastalıklar, bütün kötü şeylerini bak, düşün, o kadar uzun bir zaman 7000 yıldaki insanların çektiği bütün çileleri mi istersin? Cehennemde bir saat mi?” diyor. Tereddütsüz dünyada bütün belaları, bütün hastalıklara, bütün ağrılara razı olur. Cehennemdeki bir saate razı olmaz. “O çünkü, ondan çok daha beter!” diyor.
Bir saat bugün bir dişimiz ağrıyor, dünyamız kararıyor. Hani seni yılan soksa, hani ne bileyim timsah ayağına diri diri katır katır yese, hani her türlü çileyi düşün Hz. Adem’den bu yana gelen bütün çilelere mi razı olursun? “Bütün insanların çektiği çileler ha dünyaya ne kadar insan gelmişse, bu çilelere mi razı olursun, cehennemde bir saate mi razı olursun?” diye sorsalar, “Bu çileler helva ekmek gibi gelir. O cehennemdeki bir saat, ondan binlerce kat daha kötü” diyor. Şimdi acaba biz hangi cesaretle, bu cehenneme doğru koşa koşa gidiyoruz. Ha oraya değil, cennete koşa koşa gitmeye gayret etmemiz lazım.
——————————————
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#HzPeygamber#cennet #cehennem #Yaradanıgörmek #islam #namaz #helalharam #içki