Eşkıya Soyunu Öğrenince – Nuh’un Gemisi Gibi Olan Kimdir? – Tasavvufta İnsan Terbiyesi Nasıl Olur? – Kardeş Kimdir? Ruhlarda Kardeşlik – Zaman İçinde Zaman Var Mıdır? – Hayır Kime Yapılır?

0
760

Kardeş Kimdir?

Kardeşi kapıyı çalıyor, gelene kardeşi diyor ki; “Resullulah’a biâd etmedikçe seni ne misafir ederim ne evime alırım, yarında savaşta karşılaştığımız zaman seni öldürürüm” diyor.

Peygamberimizin Ashab’ına bak yani. “Seni öldürürüm!” diyor. Ölçü, ölçü ne? Ölçü İslam’ı yaşamak. Yani, bir insan İslam’ı yaşamıyorsa, yok ahlakı güzelmiş, yok bilmem neymiş, yok zenginliği varmış, yok şöhreti varmış, makamı varmış, bunların hiçbir mühimmiyeti yok. İlk bakacağımız şey; Allah’ın verdiği ölçülerde yaşıyor mu, yaşamıyor mu? Yaşıyorsa, o bizim kardeşimizdir.

Şimdi Peygamberimiz (s.a.v.) soyuna çok düşkündür.

Eşkıya Soyunu Öğrenince

Veli’nin biri, müritleri ile bir yere giderken, bir eşkıya grubu önlerini kesiyor. Soyuyor hepsini. Bu sefer Veli’nin üzerindeki entariyi de istiyor, hoşuna gitmiş. Veli’de Allah’tan haya edebi çok olduğu için; “Ben bunu veremem sana!” Çıplak kalacak yani.

“Vermezsen seni öldürürüm!” diyor.

“Bana bir dakika müsaade et!” diyor Veli.

Veli’lerin bir hali vardır, rabıtanın bir değişik halidir bu. Kalbinin üzerine eğiliyor Resullulah ile bağlantı kurar anında, yani benimle senin gibi bağlantı kurar. Resullulah’la bağlantı kuruyor, bakıyor, Resullulah yüz vermiyor buna.

“Ya Resullulah, bir kusur mu ettik?” diyor Veli. “Hal dilidir” bu kelimeler ile değil, düşünce şekil alır, konuşurken ki halinden daha çabuk daha net anlarsın bunu. Peygamberimiz diyor ki:

“O eşkıya başı benim soyumdandır, ona bir gömleğini mi çok gördün?”

Veli dönüyor:

“Evlat, entarimi de al, canımı da al.”

Bu değişikliği görünce; “Ne oldu?” diyor.

“Boşver!” diyor. Yok ısrar ediyor.

“Oğlum, Allah bize bazı manevi güçler hediye etti. Resullulah’la bağlantı kurdum ‘Bu benim soyumdandır, bir gömleği mi çok gördün ona?’ dedi, bana yüz vermedi!” diyor. Eşkıya duruyor, duruyor düşünüyor, düşünüyor.

“Ben Peygamberimizin soyundan mıymışım?”

“Evet!”

“Demek ben Peygamberimizin soyundanmışım, e o zaman yazıklar olsun bana!” diyor. Adamlarına diyor:

“Verin o soyduklarımızı geri, ya ben nasıl yaparım şakilik?” diyor. Ve orada tövbe ediyor ve o Veli’ye mürit oluyor.

Peygamber soyuna düşkündür ama bu demek değildir ki, Cenab-ı Hakk onu cezalandırmaz. Düzgün yaşamadıysa ama onun garantisi yok bilemezsin onu. Ha, bu ayrı bir konu.

Nuh’un Gemisi Gibi Olan Kimdir?

Bir insan İslam’ı yaşamıyorsa bu çok şey ifade etmez. İslam’ı yaşayan bir peygamber soyu Nuh’un gemisi gibidir. Onun gemisine binen kurtulur, bütün Allah dostlarının ittifakla söylediği laftır. Hiç şaşmadan çünkü onun gayesi nedir? Seni Allah’a tertemiz göndermek, istikamet sahibi etmek. Arındırmak, yıkamak, paklamak. Başka bir şey değil yani.

Tasavvufta İnsan Terbiyesi Nasıl Olur?

Ha, bu söz ile de olur, senin hiç haberin yokken himmet ile de olur. Başka güçle de olur. Yani, insan terbiyesi sizin sandığınız gibi değil. Çok zor bir iş. Uhud Dağı’nı sırtında taşımak gibidir.

Ölçü nedir? Ölçü, Allah rızası ve Allah’ın dediği gibi yaşamak! Bu yoksa, bu insanla dost olamazsın. Bu insana uzun boylu omuz veremezsin. Çünkü Allâhu Teâlâ; “Ancak, müminler kardeştir” diyor. Yoksa anan doğurmuş, babanın soyundan gelmiş İslam’ı yaşamıyorsa çok şey ifade etmez, yaşıyorsa mesele yok.

Ruhlarda Kardeşlik

Şimdi dünya hayatında ne var?

Bir babadan geliyorsun, bir ana doğuruyor seni. Aynı anne doğurduğu için ne oluyorsun? Kardeş oluyorsun. İyi de öbür âlemde ne babadan doğuyorsun ne anadan doğuyorsun, toprak doğuruyor seni orada. Ana, baba var mı? Yok.

İkincisi, senin kişiliğin ruhla var. Ruhlarda anadan doğma diye bir olay yok. Ruhlarda, ana baba yok. Onların hepsi eşit.

Ebatları farklı bunların. Ruhtaki ebat küçüldükçe kişi dar kafalı olur. Aklı kıtlardan olur. Ruh büyüdükçe, zekası yüksek olur. Sadece bu kadar fark var. Yani, ruhlarda kardeşlik, analık, babalık, şu, bu yok!

Yani, şu fizik bedende bu var dünya hayatında. Ha, bu fizik bedende çok şey ifade etmiyor zaten. Bu, kışın bize giydirilmiş bir palto. Biz, bu değiliz yani, biz sanıyoruz ki, biz buyuz. Hayır! İşte ruh ona yerleştirilmiş. Şimdi, akıl arabada değil, arabayı sürende. Bu fizik beden sadece araba yani. Bu araba biz değiliz. Biz, bu arabanın içinde bu arabayı süreniz. Yani 5 günlük, 3 günlük dünya hayatında bir görüntü bu fizik beden. “Biz” dediğimiz varlık buna yerleşmiş.

Ruhumuz, mantal bedenimiz, auramız, fizik beden toplamı 5’dir yani. Dünyanın beş vakit namazı gibi bunlar iç içedir. Gözlerde perde kalkınca, bunları görürsün zaten. Biz denilen nesne etten kemikten değiliz yani.

Yunus ne diyor:

“Ölen hayvan imiş aşıklar ölmez.”

İnsanın hayvan kısmı ölüyor. Ha, gene de bu yeniden var oluyor, ölümsüz bir şekilde var oluyor. Bir cevher var, bir tohum var yani. Herhangi bir bitkinin tohumu gibi. İşte Kıyamet’e kadar olan dönem sonbahar ve zaman kısalıyor, zaten müminler için kabirde de kısalıyor. Öyle uzun milyonlarca milyarlarca sene değil.

Zaman İçinde Zaman Var Mıdır?

Hz. Ali Efendimize bir gün birisi diyor; “Mezardakini kaldırabilir misin?” diyor.

“Neye ihtiyaç var ki?” diyor.

Ashap’tan birisi; “Ya kaldırabilirsen aşağının ahvalini bir öğrenelim, soralım!” diyor. O da diyor ki:

“Ey mefta, Allah’ın izniyle kalk!” deyince mezarı yaralıyor, kalkıyor.

Hazreti Ali Efendimizin yanındaki diyor ki:

“Ne zaman öldün sen?” Mezar taşının tarihine bakıyor. Uzun zaman önce ölmüş. Yani üzerinden asırlar geçmiş.

“Vallahi, ne zaman öldüm? Beni buraya koydular, o arada bir huri geldi. İşte, ona böyle sarmaş dolaş bir sarılayım derken, boynundaki kolye koptu, taneler yere döküldü, onları topluyordum ki siz çağırdınız!” diyor. Yani 1 dakikadan, bir buçuk dakikadan bahsediyor. Yani, öbür âlemde Kıyamet’i çok beklemeyecek insanlar.

Dünya hayatıda mesela Allâhu Teâlâ’nın ifadesinden Kur’ân’da okumuşsunuzdur, Allâhu Teâlâ diyor ki; “Biz o kafirleri, cehennemin kenarına dizeriz.” Cehenneme atacak, yargılanmış. “Onlar aralarında konuşurlar. ‘Ya, biz Dünyada ne kadar kaldık? 1 veya 1,5 gün’.” Yani bir zaman dilimi. Ay değil, hafta değil. Çünkü Allâhu Teâlâ’da diyor:

“Biz âlemleri 6 günde yarattık.” 6 zaman dilimidir. Yani Allah Kat’ındaki günün ne olduğunu bilmiyoruz. Fakat bu kafirlerin anlattığı gündür yani. Kur’ân aynen öyle diyor. Bu kadar. Müminler kabir hayatında çok uzun beklemeyecek, cennet bahçesi oluyor mezar müminler için. Allah diledi mi zaman içinde zaman oluyor!

Behlüldane Hazretleri biri dalga geçerdi. “Ya zaman içinde, zamandan bahsediyorsun. Öyle saçmalık mı olur? Falan, filan…” diye.

Bir gün iyice canını sıkmış Behlüldana Hazretleri’nin. Şöyle çeşmenin başında eğilip suyu içiyormuş diğeri, şöyle ensesinden tutup kafasını ağılın içine batırıveriyor, çeşmenin önündeki ağılda kafa ne kadar tutulur? Behlüldane Hazretleri adamın kafasını suya sokar sokmaz…

Adam, bir gemide fırtınaya yakalanmış, fırtına şiddetleniyor, gemi parçalanıyor, bir tahta parçası ile bu canını zor kurtuluyor, bir adaya çıkıyor. Adada oraya gidiyor, buraya gidiyor, meyve buluyor, karnını doyuruyor bilmem ne, yani ölmemek için. Günlerce yürüyor, bakıyor. Bir bina görüyor. Muazzam bir bina, oraya gidiyor, kapısını çalıyor. Açıyorlar kapıyı. Bir ağanınmış orası. Ağa bunu doyuruyor. İşte soruyor:

“Nerelisin?”

“Falan yerdenim. Bir gemi kazasına uğradım. Gemi parçalandı. Kazazedeyim.”

“Sana iş vereyim!”

“Tamam!”

Çobanlık veriyor ağa buna. 20 yıl çobanlık yapıyor. 20 yıl sonra, bunun ahlakını beğeniyor. Ağa buna kızına veriyor. Kızıyla evli kalıyor 10-15 sene. 2-3 tane çocuğu oluyor.

Behlüldane Hazretleri çekip kafayı çıkarıyor.

“Oğul, 3 çocuğun mu oldu? 20 yıl çobanlık mı yaptın? Gemi mi parçalandı? Bak, ağıla soktum kafanı yarım dakikada geri çektim. Zaman içinde zaman var mıymış?” diyor. Bunlar Veli’lere Allah’ın verdiği güçler.

“Zaman içinde zamanlar” var. Burada, yarım dakika ne kadar uzuyorsa bir ömrü içine alıyorsa, burada da binlerce sene, yüzlerce senede kabirde kalan adam, sadece bir kolye kopmuş taneler toplarken bunlar çağırmış.

Allah için zorluk yok! Biz, Allah’ı tanımıyoruz! Allah, öyle bir güç kudret ki; O’nun için hiçbir şeye hudut yok yani. O’nda eksik hiçbir vasıf, hiçbir sıfat yok. O her türlü eksikliklerden münezzeh. Bizim akıllarımız O’nun gücünü, kudretini alamaz, O’nu tanıyamaz. Onun için Allah bizim anlayacağımız dilde diyor, bildiriyor yani. Allah için hiçbir şey zor değil!

“Biz bir şeye ‘Ol’ dedik mi oluverir!” diyor. Sadece, “Ol” desin, sadece emretsin yani, bu kadar.

Onun için öyle bir Allah’a kul olmak şereflerin en büyüğüdür. Böyle bir Allah’a boyun eğmek, secde etmek, şereflerin en büyüğüdür. Bir insan O’na boyun eğmeyerek, bu şerefsizliği yapıyorsa, bu ne bize dost olur ne de hiçbir mümine dost olur.

Hayır Kime Yapılır?

Bakın, birine iyilik ederken, Allah’a kul mu değil mi? Ona bakacaksın. Allah’ın düşmanlara yardım etmekle, Allah’ın buğuzunu kazanırsın. Sevap değil, günah kazanırsın ama insanlar doğuştan beri şartlanmış işte.

Ya, hayırdır hasenattır. Tamam ama ehline kardeşim, ehline… Ölçü budur. Allah rızasını ölçü almazsan, her zaman yanlış yaparsın!

 

——————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz. 

#hayr #hasenat #yardım #kardeş #ruhkardeşliği #Nuhungemisi #HzNuh #mürşid #mürşidikamil #mürşit#insanterbiyesi #zamanzamaniçinde #zaman

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız