Hz. Ebu Bekir büyük zenginlerdendi, tüccardı. O Bağdat’a bir kafile yani, bir kervan kafilesiyle ticarete gitti. Bir rüya gördü. Bak şimdi gördüğü rüyaya. Ay parçalandı havada, bir parçası Ebu Bekir’in kalbine, diğer parçaları da Kureyş kabilesine gitti, orada bir eve daldı. Bu rüyadan çok etkilendi Hazreti Ebu Bekir. (Amine Validemizin hamilelik döneminde yaşandı bu olay.)
Orada çok iyi bilinen çok meşhur bir rahip vardı. Ona gitti dedi ki; “Ben böyle böyle bir rüya gördüm.” Rahibe anlatıyor rüyasını. Daha İslam dini yok ortada. Rahip dinledi. Dedi ki; “Sen Allah’ın çok sevdiği muhteşem bir kulsun, Tevrat’ında, İncil’inde, Zebur’unda geleceğini vaadettiği; Ahmet, Kureyş’ten geliyor!” dedi. “Sen, çok mutlu bir kulsun, en yakın dostlarından biri olacaksın Ahmet’in” dedi. “Rüyan Ahmet’i müjdeliyor, Kureyş’ten gelecek!” dedi.
Ve dönüşte yolda, bir rahibe daha uğradı Ebu Bekir Sıddık radıyallahu anhu. Rüyasını ona da anlattı, ondan da aynı cevabı aldı; “Ne mutlu sana, İncil’in özellikle şemalini dahi çizerek anlattığı Ahmet, Kureyş kabilesinden geliyor, bu gece ana rahmine düştü!” dedi. Onu müjdeledi.
Şimdi Ebu Bekir Sıddık bilirse, o günün rahipleri bilirse, Amine validemiz nasıl bilmesin ki? Bu mümkün mü? Bir bu değil. Daha birçok olay, Ahmed’i müjdeliyordu insanlığa hatta Kâbe’de putlar, 360 put vardı biliyorsun, Lat, Uzza, İndi en meşhurlarıydı.
Kâbe’de dahi birçok insan kendi aralarında; “Ahmet gelecek, geliyor, gelecek!” diyordu. Hani biz bugün, “Mehdi gelecek!” diyoruz, ya bugün kim Mehdi’nin geleceğini bilmiyor ki? O gün de Allâhu Teâlâ’nın iman nasip edeceği birçok insan, Ahmet’in geleceğini biliyordu ki Validemiz hamile kaldıktan sonraki çok enteresan olayları anlatıyor. Fakat konu derin, onu açarsak yarın akşamı bulur. Yani üstü kapalı özet olarak Cenab-ı Hakk, Ahmed’in geleceğini birçok insanlara bildirdi.
Hani salatu selam Efendimiz ne diyor bir hadiste; “Salih rüya, Allah’ın kuluyla konuşmasıdır. Rüya halinde yani uyku halinde konuşmasıdır!” diyor. Salih rüya bu kadar net birşey.
Onun için evliya diyor ki; “Adamın canıyla oyna, rüyasıyla oynama.” Ve tembihliyor ki; “Rüyayı, ehline anlatın. Rüya yanlış yorumlanırsa öyle tahakkuk eder!” diyor. “Rüya hiç anlatılmazsa, tahakkuk sahasına girmez!” diyor. Arş’ta asılı kalır. Rüya bu kadar önemli, Ebu Bekir Sıddık’ta böyle bir salih rüya görünce, o gün için bozulmamış rahiplerde vardı. Onun gittiği bozulmamış Rahip. Birisi yolda, birisi de Bağdat’ta iki rahipten de aynı cevabı alınca, Ebu Bekir Sıddık’ta seviniyor. Yani; “Böyle bir Allah’ın, Habib’ine yakın dost olacağım!” diye. Daha doğmadan biliniyordu bunlar.
Allah niçin babası Abdullah’ı aldı, annesini aldı?
“Ben Habib’imi ne ananın ne babanın terbiyesine bırakmam. Ben, kendim terbiye edeceğim onu!” dedi, anne ve babasının terbiyesini ve onun etkisini istemedi Cenab-ı Hakk, onu güzelce Kendisi terbiye etti. Ve o mübarek bulut, hamile kalma ile birlikte Amine Validemiz ile gezmeye başladı. Yani; bir ömür Peygamberimizle gezdi ya, çocukkende onunla gezdi. O bulut, hep tepesindeydi.
O bulut olayı, birde Mehdi’de zuhur edecek. Hazreti Mehdi’de zuhur edecek, buluttan ses gelecek Hz. Mehdi’ye; “Sen, Mehdi’sin!” diye, yoksa Hazreti Mehdi’de “Mehdi” olduğuna inanmıyor kendisi de. Bu bulut olayı Peygamberimizden sonrada tek vuku bulacak Hz. Mehdi. O bulut, ona da yaklaşacak ve diyecek ki, “Sen Mehdi’sin!”
Diyor ki salatu selam Efendimiz; “Dünyaya 4 tane büyük kral geldi. İkisi kafir, ikisi mümin. Kafir olanlar Nemrut’la, Ramses. Mümin olanlarda, Zülkarneyn ile yani büyük İskender’le, Süleyman. Beşinci, en büyük kral dünyaya hükmedecek, benim evlatlarımdan Mehdi olarak gelir” diyor hadis-i şerifte. Aynen bu şekilde beyan ediyor.
#HzEbuBekir #HzMuhammed#rüya#HzMehdi#Mehdi