Allah’ın İhsan Kapısı Nedir? Perşembe Gecesinin Önemi Nedir?

0
1808

Allâhu Teâlâ’nın bugün nimeti çok boldur. İnsanın bütün nimetlerinin, bütün ihsanlarının kapısını açan Esma-ül Hüsna’nın içinde bir Esma vardır. Her Esmada biliyorsunuz değişik yönlere tasarruf eder Allah’ın ihsanları. Allâhu Teâlâ’nın ihsanlarının dışındaki hediyeleri herkese lazım olan yani zaruri lazım olan rızık, bunların tasarrufu sadece bir isimdedir. Nedir bu isim?

Bugün çık piyasaya adam hacca gitmiştir, medrese okumuştur, bilmem ne yapmıştır; “Allah’ın İhsan kapılarını bildir!” desen bilmez. Bilmez bak!

Er Rahman Sûresi’nde, “Siz Rabb’inizin bu lütuflarını da mı inkar ediyorsunuz?”, “Siz Rabb’inizin bu lütuflarını da mı inkar ediyorsunuz?” “Rabbikuma tukezziban” ile biter ya, bu ayet kaç tane geçer? Bir cevap veren var mı? 31 tane geçer. Peki bunun hikmeti ne? Allâhu Teâlâ 31 tanenin, 8 tanesi ile müminlere cennetin kapılarını açar. Bak 31’in hikmeti.

Bak iyi yazın beyninize, bir daha hiçbir yerde böyle bir şey duyamazsınız. Dışarıdan duyamazsınız mümkün değil! Sekiz tanesi ile müminlere cennetin kapılarını açar, yedi tanesi ile cehennemin kapılarını örter müminlere. 7+8=15 yapar. On beş ayette aynı şekilde cinler için geçerli olur. Otuz tanesi tekrardır, bir tanesi de aslıdır, vahiy halidir.

Şimdi derler ki; “Biz Kur’ân’ı anladık.” Anladın sen! Keşke anlasan! Anladığın bir şeyler var tabii, mutlaka var. Ama anlamadıkların Uhud Dağı gibi… Hz. Ali Efendimiz bir ayete dört yüz tane anlam getiriyordu.

Biz getirelim bakalım, dört tane getirelim! İşte Allâhu Teâlâ’nın Er Rahman Sûresi’nde otuz bir defa aynı ayeti tekrarlaması, sekiz tanesi ile müminlere cennetin kapılarını açar, yedi tanesi ile cehennemin kapılarını örter, sekiz tanesi ile müminlere cennet kapılarını açar, yedi tanesi ile cinli müminlere cehennem kapıları örter, bir tanesi de aslıdır. Onun için 31 defa bunu tekrarlar.

Peki, rızka davet eden ne? Tek bir Esma vardır, Esma-ül Hüsna’nın içine gizlenmiştir bu. Allâhu Teâlâ’nın bütün lütufları, bütün hediyeleri, insanın ihtiyaç duyabileceği. Sırf para ile pulla da sınırlı değil onunda ötesinde birçok haller. Bu isim “Ya Berru, Ya Berru, Ya Berru” isminde gizlidir. “Ya Berr” olarak yazar çoğu ama “Ya Berru”dur çift “r” iledir. “Ya Berru” ismi Allah’ın ihsanlarının kapısıdır. Esma-ül Hüsna’da geçer. Geçerde, geçer gider işte kimsede bir duraklama yapmaz.

Herkes yakınır; “Yokta, yetmiyorda, gitmiyorda…” Allah Allah! Allah’ın İhsan Kapısı’nı çaldın mı hiç ömründe bir kere olsun?

“Bilmiyorum…” Niye bilmiyorsun? Her şeyi biliyorsun ya! Tıraş olmayı biliyorsun ya, uyumayı biliyorsun ya, gezmeyi biliyorsun ya, işi gücü biliyorsun ya, güzel giyinmeyi biliyorsun ya, alışveriş yapmayı biliyorsun ya, nefsinin bütün zaaflarını harfiyen yerine getiriyorsun ya! Neyi bilmiyorsun? Esas bilmen gereken bu, evvela bunu bileceksin!

Allâhu Teâlâ; “İhsan Kapısı’nı açmış insanlara diyor ki; “Kullarım bu İhsan Kapı’mdır.” Gidiyor musun? Hayır!  Ee Allah mı gelecek ayağına? Biz güdüleniz, Allah bizi güdüyor tasarrufuna.

İşte hangi kapıyı çalmamız gerektiğini bilmemiz lazım. Ben de bilmiyorum, hepimiz bilmiyoruz. Hep beraber öğrenelim. Ne kadar bilirsen, o kadar adamsın.

Yıllarca Kur’ân okuruz. Hikmet gözlüğü lazım, Hikmet ile bakmak lazım. Hiç sorduk mu kendimize, “Allah’ım bu ayeti niye bu kadar tekrarlıyor?” Rahman Sûresi’nde de tekrarlıyor, “Rabbikuma tukezziban” ile bitiyor, sonunda bununla bitiriyor, başka bir yerde bir örneği yok. Peki “Neden bunu yapmıştır?” diye kendimize sorduk mu? Hayır! Soracağız işte.  Esas tefekkür edeceğimiz, düşüneceğimiz, kafa yoracağımız en önemli ilim kaynağı Kur’ân. Akabinde hadisler… Orada tekrarlıyor, bir hikmeti var bunun. Allah boşa söyler mi bir şeyi? Söylemez.

Allâhu Teâlâ; “Namazı gereği gibi huşu içinde kılın” diyor.

Allâhu Teâlâ’ya insan nafilelerle yaklaşır. Farzlar senin boynunun borcudur zaten. Nafilelerle Allâhu Teâlâ’nın gözüne giren kişi O’na yakîn kazanır ama nafileyi severek, isteyerek yaparsa. “Namaz bitsede kurtulsam” niyeti ile değil. Birçok camide de aynı şeyi hissediyorum. “Namaz bitse de bir çıksak, dağılsak” hesabı. Yani bu ibadet şuurunu kaybediyor, anlatabiliyor muyum?

Perşembe gecesi Kadir Gecesi gibidir; Allâhu Teâlâ bir kutsi hadiste “Üzerine güneşin doğduğu Cuma gecesinden hayırlı bir gece yoktur!” diyor. Her haftada bir “Kadir” var. Bu perşembe geceleri biliyorsun. Bu ayda binlerce kat, normal günlerden 10 bin kat ecir kayda girer. Kandillerde 30 bin kat. Bu ay, rahmet ayı bunu böyle bileceğiz. Rahmet ayına uygun tavır içinde ibadet yapacağız.

Hemen namaz bitsin de lambur lumbur o namaz şuurunu kaybeder. Cemaatle kılmanın 27 derece bakımından farkı vardır. Yani cemaatleşme güzel bir olaydır.

Namaza durupta okuyan insan, Allah ile konuşan insan gibidir. Sen bir amir ile konuşurken bile diline de, şekline de, önündeki gömleğe kadar kapatıyorsun. “Efendimlen, şunlan, bununlan…” konuşuyorsun. Sen Allah ile konuşurken  “Elhamdülilahi Rabbil Âlemin, Errahmanirrahim… (hızlı hızlı söylereyerek)” bitti. Kimle konuşuyorsun sen? Âlemlerin Rabbi ile!

Bu nasıl namaz oldu? Mümin namazını çekilir orada kılar, çekilir burada kılar, gider evinde kılar, gider bir ağacın altında kılar. Hıristiyan ve Yahudiler gibi değil Müslüman.

Şimdi Hristiyan kilisenin dışında yapamaz. Yahudi Havra’nın dışında ibadet yapamaz ama Allâhu Teâlâ Müslümana bütün dünyayı mescit yaptı. Git tarlada kıl, git mağarada kıl, git derede kıl, git camide kıl, git evinde kıl, nerede kılarsan kıl. Bu büyük bir lütuftur, yani dinde geniş bir kolaylık tanıdı.

Peygamber salatu selam Efendimiz diyor ki; “O ibadetler ki, onların başlarına apaçık beladır.” “O namazlar ki onların başlarına apaçık beladır.” “Öyle ibadet, itaat var ki” diyor, “İnsanın başının hizasından yukarıya çıkmaz.”

İbadet gereği üzerine olmalı ve ibadette bunalmayacaksın. İnsan beşerdir, etten kemikten yaratılmıştır. Bak Peygamber salatu selam Efendimiz diyor  ki; “Eğer ezan okunduğu zaman yemek hazırsa, evvela yemeği yiyin” diyor, “Evvela namazı kılın” demiyor. Neden? Yemeği düşünerek namaz kılacaksın. Şimdi de kişi bunalacak bir alanda namaz kılarsa, nasıl yemeğe düşünerek namaz kılıyorsa, “Namaz bitse de sıkıntı bitse” der. Yani namaza bir şey karıştığı an o namazlıktan çıkar.

Her namaz aslına uygun huşu içinde, her secdede Rabb’ine şekil vermeden… Şekil veren küfre girer. O’nun manevi ayaklarına secde etmiş hissi içinde kendi aczini, küçüklüğünü bilerek, Allâhu Teâlâ’nında Yüceler Yücesi olduğunu bilerek secde eder. Secdeler gaflet içinde olmaz. Gaflet içinde olursa, o namaz başına apaçık beladır! Ne secdesi ya? Adam geliyor, “Sübhane Rabbiyel ala” bir kere diyemiyorsun. Tavuk yem toplar ya gagasıyla yerden, “çat çat çat çat…”  Olmadı ki! O Namaz değil ki, spor yaptın kalktın sen! O namazla da alay ettin, kapıdan çıkarken de artık melekler; “Yuh” mu çekti, “Aferin” mi dedi? Allah bilir. 

Onun için namaz, namaz şuuruna uygun yani dosdoğru kılınır. Onun için namazda bunalmayacaksın. Allah’ın huzuruna çıkıyorsun.

Hz. Ali Efendimiz, Hz. Hamza ile biliyorsunuz çok savaşta ordunun önüne ikisi çıkıyordu. Elinde zülfikâr, kılıç, diyordu ki, “Çocuğunu yetim, karısını dul bırakmak isteyen çıksın!” diyordu, meydan okuyordu. Ama namaza iki saat kala Hz. Ali Efendimiz sapsarı kesilirdi, kamburu çıkardı, bükülürdü:

“Ya Ali ne oldu?”

“İki saat sonra namaz var, Allah’ın huzuruna çıkacağım endişesinden!” derdi. Namaz bu kadar ehemmiyetli.

 

——————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz. 

#namaz #ihsan#namazihsankapısı #Berr#Berru #geçimsıkıntısı #darlık#dinisohbet

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız