Peygamberin (s.a.v) bir Ashab’ı vardı, adı Salebe. Salebe fakirdi. Peygamberimize (s.a.v.) her namazda; “Ya Resullulah, Allah’a dua et, beni zengin etsin” derdi. Peygamberimiz (s.a.v.)’de ona yıllarca; “Ya Salebe, senin için fakirlik hayırlı, sen böyle kal” derdi.
Yıllarca; “Ya Resullulah, benim için dua et, benim için dua et”, artık fazla istendiği için Peygamberimiz (s.a.v.) kabul etti, onun için dua etti. Salebe başladı zengin olmaya. Her namaza gelen cumadan cumaya gelmeye başladı. Beş vakit Peygamberimiz (s.a.v.)’in arkasında namaz kılarken cumaya da gelmemeye başladı. Sadece bayramdan bayrama, bayram namazlarına geliyor, o da iki bayram var. Sonra bayram namazını da terk etti. Ondan sonra sürüler, koyun sürüleri, deve sürüleri, inek sürüleri zengin oldukça oluyor, o zamanda Beytülmal’ın memurları var, zekâtları topluyor herkesten. Mesela; kimde mal, mülk, para varsa geziyor, herkes zekâtı ona veriyor, o Beytülmal’a getiriyor, fakir fukaraya oradan dağıtılıyor.
Birkaç yıldır Salebe zekât veriyordu. Koyundan veriyordu, inekten veriyordu, deveden veriyordu. Birkaç yıl geçince, zekât memurları gitti Salebe’ye zekâtını almaya, Salebe kıvırttı; “Yav, siz benimle mi kazandınız malı ikide bir niye istiyorsunuz?” diye laflar etti, onlarda alamadan döndü, başka yerden alacaklarını alıp, geri geldi.
İşte Peygamberimize (s.a.v.); “Ya Resullulah, Salebe artık zekâtta vermiyor.” Vergi memurları döndükten sonra, Salebe “Beni dışlarlar, falan filan başıma iş çıkarmayayım…” dedi.
Bir, iki tane çiroz hayvan alıp; “Resullulah’a (s.a.v.) gideyim” dedi. Aldı birkaç tane geldi, Resulullah’a.
“Ya Resullulah (s.a.v.), zekât için hayvan getirdim” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v); “Ebu Bekir (r.a.)’a git” dedi, hiç yüzüne bakmadı.
Ebu Bekir’e (r.a.) gitti o çarık çürük hayvanlarla, Ebu Bekir dedi ki; “Ömer’e (r.a.) git.”
Ömer’e (r.a.) gitti. Ömer (r.a.) o daha gelmeden hiddetlendi; “Bana gelmeden, Osman’a (r.a.) git” dedi, “Kelleni uçurtma bana!” dedi.
Osman’a (r.a.) gitti. Osman (r.a.) dedi ki; “Ali (r.a.)’a git”.
Bak Resullulah’ın reddettiğini hiçbiri kabul etmiyor.
Ali (r.a.)’a gitti, “Ya Ali (r.a.)” derken, Ali (r.a.) kılıcı bir indirdi, kafadan tam ortadan ikiye ayırdı Salebe’yi. Böyle kafadan iki bacağı arasına ikiye ayırdı.
Allah kimseyi Salebe’nin haline düşürmesin. Beş vakit Peygamber (s.a.v.) Efendimizin arkasında namaz kılıyorsun, daha ne istiyorsun, bu senin için bulunmaz bir nimet, saadet, “Âlemlere Rahmet olarak yolladık” diyor Allâhu Teâlâ Kur’ân’da. Böyle bir insanın yüzüne bakmak, onun arkasında, onun yanında bulunmak, bunlara paha biçilir mi? Ya, ne oldu onca mal mülk? Hz.Ali (r.a.) ikiye ayırdı yukarıdan aşağıya. Hz.Ömer ile Hz. Ali (r.a.) böylelerinin çoğunun kellesini uçurdu yani. Hz.Ali çok celalli değildi ama Hz.Ali (r.a.) bile o Salebe’nin halini hazmedemedi yani. Kimse Salebe gibi olmamalı, olmazda.
Mal mülkle insan ne olacak bu yaştan sonra, dünya bizim olsa ne olur?
————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#zekat #yardım #hayıretmek #hayırhasenat