Peygamberlerin zikri:
“Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber.”
Yemin var bak. “Vallahu ekber”. Yani İhlas gibi. İhlas, tecdidi iman (tekrar iman etmek) gibidir. Yemin ederiz Allah’ın büyüklüğüne. Yani, bütün Peygamberlerin zikri buydu.
Sübhan zaten İsm-i Azam’dandır. Yerle gök arasını dolduracak kadar ecri vardır. “Sübhanallah” samimi olarak dedi mi bir insan çok büyük bir getirisi vardır. Bir de “Hasbinallahu ve nimel vekil.” Bu da büyük Veli’lerin, alimlerin… Biraz fazla açılıyor bu ara sırlar ama akşam namazı ile yatsı namazı arasında mutlaka otuz üç defa “Hasbinallahu ve nimel vekil” diyoruz. “Hasbinallah” nedir? Bana Allah kafi! Samimi olarak diyoruz ki:
“Bana Allah kafi ve o ne güzel vekildir.” Ariflerin zikridir. Çok büyük fark olur. Hemen fark edersin üç beş günde hemen fark eder, nefis daha terbiye olur, yani bunlar peygamberlerin ömür boyu yaptığı zikirlerdir. Allâhu Teâlâ’yı kafi görmek ve onun güzel vekilliğine teslim olmak çok güzel bir olaydır.
Şimdi biliyorsunuz ki; bir “velayet ilmi” vardır. Veli’lere verilir, peygamberlere verilmez. Peygamberlerin “şeriat ilmi”dir. Velayet ilmini, Allah sadece Veli’lerine veriyor. Eğer velayet ilmini peygamberlere verseydi Hz. Musa, Hz. Hızır’ı anlardı. Musa, Hızır’ı anlayamıyor bak.
Hepinizin bildiği bir konu. “Niçin yıkılmış duvar için ekmek vermediler? Neden o çocuğu öldürdün?” diyor.
Musa ki Ulü’l Azm büyük peygamberlerden. Ve demişti Hızır:
“Ben senin için bin tane program hazırladım, sen üçüne dayanamadın.”
Hani kaside de dedik ya Musa kimdir, Hızır kimdir? Biliyorsunuz zikreden zakirin sonu Veli’liktir. Mutlaka, acaba yok! Adım, adım, adım hikmet kapıları açılır.
Ve Allah’ın Veli kullarına katılır. Tevhid yolu uzun bir yoldur. kırk senede erene “Ne çabuk erdin!” derler, kimisi kırk günde erer, Allâhu Teâlâ’nın bileceği bir iştir.
Nefsi Emmare ile yola çıkan zakir, birinci seyri sülüğü tamamlar, büyük Veli’lerden olur. Normal Veli’lerden de değil! Ama nefsinde hala %49 afet vardır, nefis susmamıştır.
Hani büyük Veli’ler bile nefisten “El aman!” derler. Bizim gibilerin böyle demesi çok doğal bir şey. Ve yol devam eder.
Allâhu Teâlâ’yı tam olarak kimse bilmez ne Peygamberler ne Veli’ler. Mümkün değildir. Hiçbir kelime, hiçbir akıl onu idrak edemez. Resullulah Efendimiz dua ederken:
“Ya Rabbi, ben seni senadan acizim, sen ancak senin sena ettiğin gibisin. Sen, seni sena ettiğin gibisin. Ya Rabbi, senden sana sığınırım!” diyor.
İnsandaki birçok hayrın kaynağı neresidir? Kendin misin? Hayır. Hiç ilgisi yok! Allâhu Teâlâ’nın Esmalarından gelen hallerdir bunlar. Allâhu Teâlâ ne diyor ayet-i kerimede:
“Size bir iyilik gelirse Kat’ımızdandır” diyor Esma’lardan geliyor. Şer işlersen nefsinden geliyor.
Mühim olan makam kazanma, mühim olan oralara ulaşma gayreti değil. Zikirde öyle bir nokta var ki; Allah rızasını ummak dahi menfaat sayılır, seni yolda bırakır. Düşünebiliyor musun? Rızayı ummak dahi bir engel, bir perde olur. Onu dahi aklına getirmeyeceksin. Sadece Allah, Allah olduğu için ibadet edeceksin. Yani; O’nun razı olması, razı olmamasını dahi kaale almayacaksın. Zaten cennet, cehennem hiç aklına gelmesin. Yani yol o kadar incelir. Razılığı ummayı bırak, gönülden dahi geçirmek olmaz. Yani o kadar incelir işler.
Makam yükseldikçe, ilim arttıkça kişinin davranışı, tarzı, duası, ibadeti her şeyi değişir.
Nasıl ki namaza başlayan “Salat-ı nefs” ile başlar. “Salat-ı cisim”, “salat-ı kalp”, “salat-ı ruh”.
Nasıl zikre başlayan “akl-ı maaş” ile başlar. “Akl-ı maad”, “akl-ı evvel”, “akl-ı kül” olur, hep makam atlar.
Şimdi, bir gölün kenarında kamışlar vardır. Aynı sudan emer, aynı topraktan emer, biçimi aynıdır. Birinden pekmez akar, birinden zehir. İnsanda aynen böyledir. Allah’ın ipine sarılmış ile kafir aynı şeyi yer, aynı şeyi içer, aynı yatar, aynı kalkar, davranışları vs. aynıdır ama asla aynı değildir. Birinin gönlü, kalbi Allah’ın nazargâhıdır. Birinin de şeytanın nazargâhıdır. Biri hidayet kutbuna yapışmıştır. Diğeri meluniyet kutbuna. Yani o kadar birbirine zıttır. Allâhu Teâlâ kendi ismi ile ağzımı süslüyor. Yani bu, herkese nasip olan bir olay değil.
Hoşnut Olmadığın Bir Olay İle Karşılaşınca Ne Yapmalısın?
“La havle vela kuvvete illa billah.” Ne diyorsun?
Evvela O’nun mübarek adını zikrediyorsun. “Ya Rabbi sana güvendim, sana dayandım, kendimi sana emanet ettim, beni senin hoşlanmadığın hiçbir şeye tevessül ettirme” diyorsun.
“La havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” “Bu zikir cennetin hazinelerinden bir hazinedir” diyor Peygamber Efendimiz.
Abdulkadir Geylani Hz.’nin en çok zikrettiği zikirdir. Allah’ın hoşuna gitmeyen bir şey gördüğünde hep bu zikri çekerdi. Yani her şeyin bir reçetesi var. Veya Ayetel Kürsi’yi oku göğsüne üfle veya Ayetel Kürsi’yi oku, yut buna niyet ederek. Bunlardan sana en uyanı tercih et, senin üzerindeki etkisini görürsün zaten, mutlaka!
Gıybet Ve Kul Hakkı İçin Tövbe
Şimdi biz, gündüz iş hayatına çıkarız. Bir insana kızarız, söyleniriz. Allah’a karşı birini günahta görür hatta söveriz. Bak bir ihmalden öldürdüğün karıncanın hesabı vardır. Sebepsiz kopardığın yaprağın dahi hesabı vardır.
İşte bunlardan arınmak için yatsıdan sonraki bir zamanda, sabaha kadar hayırlı zamandır yatsıdan sonra, bir tespih, “Ya Rabbi, gıybet ettiğim müminlerin ve bende hakkı bulunan kulların günahları namına Estağfurullah el Azim.” Kimin için? Kendin için değil, o gün boynuna hak aldığın insanlar için isterse kafir olsun, önemli değil. Yani onların haklarından kurtulmuş oluyorsun. Ne oluyor? Sendeki hicapların rengi şeffafa dönüyor yani, zülmet gitmeye başlıyor, neden? Çünkü kul hakkı, kafirinde hakkı olsa haktır. Bitkininde hakkı var insanda, komşunun da, akrabanın da, bir çoğunun hakkı var.
Yani bunlardan arınmak, kurtulmak için gönül aynanı kirden temizlemek için hiç olmazsa akşamdan, akşama bir tespih 100 adet “Estağfurullah el Azim” çekebilirsiniz. Kimin için kendin için değil, gıybet ettiğin müminlerin ve bende hakkı bulunan diğer kulların günahları için diye niyet ederek. Dünya, ahiretin tarlasıdır. Ne kazanacaksak, burada kazanacağız. Buradan gittikten sonra kazanacağımız bir şey yok!
————————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz
#Sübhanallah #zikir #Salat-ıNefs #Salat-ıCisim #Salat-ıKalp #Salat-ıRuh #akl-ıMaaş #Akl-ıMaad #akl-ıEvvel #Akl-ıKül #tovbe #tövbe #kelime-itevhid #Estagfurullah #kulhakkı #mümin #Subhanallah #nefs #nefsmertebeleri #salat-ıcisim #dinisohbet