Mescidi Aksa’da ileriki tepenin üzerinde bizim bu cemaatten de insanlar var, cinlilerden de… Yani binlerce cinli mürit bize. Orada bir zikir yaptık ki Mescidi Aksa’nın orada, yerler gökler inledi. Cinlilerin hepsi yüksek okul talebesi, profesörleri ile geldiler. Üniversite talebesi hep, yani zikre gelenler. Sonra çıktık, şöyle bir baktım; Levh açıldı. Ama her harf dünya büyüklüğünde altından yazılmış, Levh’deki Kur’ân. Ayetler geçti, geçti, geçti, geçti, geldi:
“İnna fetahnâ leke fethen mûbîna.”
Miraç oradan başlar, başka yolu yok. Bundan sonra tayyî mekandır, ondan sonra bir lahzada kendini orda da bulursun. Bunları konuşmak çok doğru değil ama kısaltarak, çok detayına girmeyerek… Peygamberimizin Miraç’ı da aynen oradan başlamıştır.
Yani, Miraç’ın kilidi, anahtarı neresidir? Mescidi Aksa’dır. Mutlaka. Dünyanın neresinde olursan ol, başlangıç yeri orasıdır. Oradan çeker gider. Yani Allah’ın murad ettiği, Allah’ın önünü açtığı, Allah’ın kendisi için seçtiği kullar yolculuğu oradan başlar. Miraç olayı budur.
Yani şimdi Allah razı olsun, bunlar Allâhu Teâlâ’nın lütfudur. Yoksa senin, benim gayretim ile bu lütuflar mümkün değil. Ne yapabiliyoruz, bir günü ele alalım. Allah’a ayırdığımız zamana bakıp, nefsimize ayırdığımız zamana bakalım. Ama Allah aza, çok verir, en az 1’e 10 veriyor, 1’e 700’de verir, 1’e 7.000’de verir. İşte her şeyi doğru anlayarak, doğru söyleyerek…
Mesela bugün yıllardır kürsülerde duyarız, hadis-i şerifte var. Ama acaba hadis-i şerifi anlayabiliyor muyuz, çözebiliyor muyuz onu? Çok yalın anlaşılmayacak bir tarafı yok ama anlamıyorlar. Şimdi salatu selam Efendimiz diyor ki:
“Alimin uykusu, cahilin nafile ibadetinden hayırlıdır.” E peki, nasıl oluyor şimdi bu? Hiç kafa yorduk mu? Alim kastettikleri kimlerdir? Salatu selam Efendimizin âlim kastettikleri; gönlünü, gözünü, her tarafını zikirle süsleyenlerdir, onunla nurlananlar; “Alim” bunlar… Zahiri âlime, âlim gözüyle bakmamış.
“Alimin uykusu, cahilin nafile ibadetinden hayırlıdır.”
İbadetlerin En Efdali Nedir?
Niçin hayırlı? Şimdi âlim dediğimiz, Allah’ın Veli’liğe doğru giden, belki de Veli olan kişiler. Bunlar âlimler. Bunların uykusu tabii ki hayırlı olacak, bunlar zikrederek uyur çünkü. Zikrederek uyuduğu için, uykuda zikir devam eder, yazılır yani… Nasıl?
Zikir bütün ibadetlerin beynidir. Ne kadar ibadet varsa yeryüzünde, hiçbiri zikrin değerini bulmaz. Vücutta kafa neyse, ameller içinde zikir odur.
Namaz Allah’ın sözüdür, zikir Allah’ın Zât’ıdır.
Salatu selam Efendimiz de bunu birçok hadiste beyan ediyor, zikrin üzerine bir ibadet yok yani! En eftal olan ibadet zikirdir. Ama namazı kılmadan zikrediyorsan, bir şey ifade etmiyor yine. Yani zikir üniversite ise üniversiteye girmek için ne yapıyorsun? İlköğretime, ortaöğretime, liseye devam ederek geliyorsun. Yani diğerlerini de yapman gerekiyor. O zaman zikrin ecri de çok büyük, getirisi de çok büyük.
Allah’ın rızasına götürüyor, Mahkeme-i Kübra’da büyük yardımları oluyor. Sorgu, suale bile tutulmuyorsun. Bunları biliyoruz zaten, yıllardır anlattığımız şeyler. Zikir bir vücutta baş gibidir, sabırda imandaki. Ama sabretmemen gereken yerde, sabredersende günaha girersin. Bak bu da var! İçtihat kapısı Kıyamet zamanına kadar ilmi irfanı olana açıktır, kapalı değildir. Vahiy de öyledir. Vahiy asla kesilmez, peygamber gelmez asla. Ama vahiy kesilmez. Allah Veli’lerin gönlüne vahiy eder. Neyi vahiy eder? Neden biliyor Veli yarın ne olacağını? Allah vahiy ettiği için biliyor. Yoksa Veli’nin ne gücü var ki Allah vahiy etmese. Veli’nin herhangi bir insandan ne farkı var, nasıl bilebiliyor? Allah sevdiği için vahiy ediyor gönlüne. Hangi gönlüne? “İlham gözü” dediğimiz kısmına. O ilham gözüyle görüyor, Allah gösteriyor artık ona. Allâhu Teâlâ’nın ihsanı, lütfu… Çünkü “Bunlar Ben’im dostlarım” diyor Cenab-ı Hak. “Onlara dil uzatan, Bana savaş ilan eden gibidir.”
İşte biz bu hadisi duyarız; ama “Alimin uykusu, cahilin nafile ibadetten daha hayırlıdır.”
Yahu niçin hayırlı acaba! Çünkü alimler zikrederek uyur. Allah’ı ana ana öyle uykuya dalar, gider, o zikirde sayılır uykuda da. Zikir tabii ki namazdan üstün, bunun için üstün… Ama biz bunun nedenini aramayız, düşünmeyiz. Çünkü Allâhu Teâlâ; “Bu Akl-ı kullanın” diyor. “Onu zorlayın, kullanın, onu Ben size kullanmak için verdim, onu körleştirmeyin, onu bir atmosferde tutmayın, kullanın, açın.” Onun için cahilin ibadetinden, alimin uykusu daha hayırlı oluyor. Bunu da böyle bilmekte yarar var.
Müminin hayatı Fatiha gibi olmalı, Fatiha. Çünkü biz günde 40 kere Cenab-ı Hakk’ın huzurunda, Cenab-ı Hak’a bu sözleri veriyoruz. Biliyorsunuz Kur’ân’ın kalbidir Fatiha. Bakın bir kutsi hadiste Cenab-ı Hak, Cenab-ı Peygambere ne buyuruyor. Diyor ki:
“Ey Habib’im! Bu zenginlerin villalarına, yaşantılarına, tantanalarına sakın özenme, Biz sana yedileri verdik. Bu yediler bunların hepsini aşar.”
“Yediler” dediğimiz Fatiha’nın 7 ayeti. Yani biz günde 40 kere Allâhu Teâlâ’ya, O’nun huzuruna durup bu sözü veriyoruz. Bu yediler gibi yaşayacağız. Bizim gönlümüz, gözümüz, maksadımız, muradımız, şahikamız, hedefimiz bu yediler olacak. Bunu becerdiğimiz an Hazreti Cebrail ile tokalaşırız. O gelir senin elini sıkar. Benim seni gördüğüm gibi görürsün ve diğer melekleri; sağındaki, solundaki melekleri aynen arkadaşları gördüğün gibi görürsün. Ve bir yaramazlık yaparkende bakarsın, böyle mi yapıyor parmağını. Böyle yapıyorsa, elin uzanmışsa geri çekersin.
Kıyamet’e Doğru Veli’lerin Gücü
Ulûlelbab Makamı, Yunus’un makamının bir üstüdür. Yunus Muhsinler’den. En son Muhsinler’den bahsediliyor.
Sana ibret gerek ise
Gel göresin muhsinleri
Gel taş isen eriyesin
Görüp duyupta bunları
En son bahsettiği nokta Muhsinler. Bugün “Ulûlelbab Makamı”nda, “İhlas Makamı”nda, “Bi Hakkı Takva Makamı”nda insanlar var.
Peki bu nasıl oluyor? Kıyamet’e doğru Veli’lerin gücü daha evvelkilerden ç
Nedeni şu, Allah ömrünü uzun tutsun, Allah sağlık, sıhhat ihsan etsin diye dua ederim her namazda Efendi Hazretleri için. Yarın mutlaka gidecek birgün. Peygamberimiz (s.a.v.) gitti, gitmesi de azattır, zindandan çıkıştır.
Cenab-ı Peygamberimiz, “Bir mümin için en büyük ödül dünyada ölmektir.” Gidecek… O gittiği vakit dünyadaki mirası, onun huyuna benzeyen, onun fizikötesi hallerine benzeyen “küt” birine geçer. Bir de artı olarak, onun kendisinin de var, hep bir artıyla gider.
İşte onun için, mesela bir çığ koptuğu zaman nasıl büyüyorsa, Kıyamet’e doğru gelen Veli’lerin güçleri evvelkilerinden çok çok fazladır. Hep güç büyüyerek gider.
Bugün, mesela; bizim içimizde “Ulûlelbab Makamı”na gelmiş insanlar var. Daha tam fethedememiş ama! Yani; Yunus’un makamını geçmiş insanlar var, bu cemaatte var, henüz tam kavrayamamış ama yapacak bir gün.
“İhlas Makamı” ve “Bi Hakkı Takva Makamı” düşünülemez. Onu asla hiçbiriniz düşünmeyin çünkü; İhlas Makamı’na her 100 yılda sadece 4 kişi çıkabilir- Peygamber soyundan olan. Bunlara “Kutbul Aktab” denir.
Bunun üzerindeki Bi Hakkı Takva Makamı’na her yüzyılda bir kişi çıkabiliyor Peygamber soyundan. O da “Gavsul Azam”, Zamanın İmamı, Zamanın Resûlu!
Bunun üstü, “Makam-ı Mahmut” tur, Peygamberimizin makamı.
Yani; Ulûlelbab Makamı’na kadar düşünülebilir ama bundan ötesi hemen hemen imkansız gibidir. Bir kere mutlaka Peygamber soyundan olmak gerekecek. Bu dünyadaki insanları düşün, bunlardan sadece dört kişi. Bunun üstü de koca dünyadan tek bir kişi, bu kişi Cenab-ı Peygamberimizin varisidir.
Her asırda; bir “Gavsul Azam”, “Zamanın İmamı” vardır, Resûlullah Efendimizin varisidir.
Her asırda 3 kişi vardır, Hz. İsa’nın vekilleridir, her asırda vardır.
Her asırda yine 7 kişi vardır yine Veli’lerden, bunlar Hz. Musa’nın vekilleridir.
Her asırda kırk kişi vardır, Hz. İbrahim’in vekilleridir. Üçler, yediler, kırklar bunlardır. Bunların hepsi Gavsul Azam’a tabidir, hepsi ümmeti Muhammed’dir. Aynı zamanda hepsi Hz. İsa, Hz. Musa, Hz. İbrahim’in vekilleridir.
Bunların dışında, 40 kişi de Suriye’de vardır, bağımsız Veli’lerdir bunlar. Bunlardan bir tanesi eksilse, Dünya üzerine bir damla yağmur düşmez bin yıl geçse. Bunlar, devamlı kırk olarak kalır, bunlar Şam’da. Şam’ın dışında yaşamaz. Bu kırk kişi de biri eksilir, biri girer oraya tayin edilir.
Biliyorsun Adem’in yoğrulduğu yer, Suriye’dir. Biliyorsun Mahkeme-i Kübra’nın göbeği Şam’dır. Mekke, Medine’den sonra en ehemmiyetli yer Şam’dır. Allâhu Teâlâ’nın ineceği yerdir Şam. Mahkeme-i Kübra’da dünya kaldırılıyor yukarılara, yayılıyor ama merkezi Şam’dır yani.
İlmin anahtarı hilimdir. “İlim” öğrenmek istiyorsan, “hilim” ehli olacaksın. Hilim ehli olursan, ilim ehli olursun, ilim ehli oldun mu da hikmet ehli olursun.
Bundan biri, bir alttaki oluşmadan ikincisi asla oluşmaz. Ne kadar gayret edersen et “hilim”, “ilim”, “hikmet”; bu “taa” alın çakrasından girer insana.
Yunus diyor ki:
Okudum bildim deme
Çok taat kıldım deme
Okumakla çok bilinmiyor, alın çakrasından girer. Zaten, biraz kemalat kazandığın an, gözünü yumdun mu zikirde, doğru süratle bir kapıya gelirsin; “Rıza Kapısı”dır.
Hiç eğlenmezsin, Rıza Kapı’sını geçersin, “Sır Kapısı”na gelirsin, hiç eğlenmezsin giderken. Sır Kapısı’nı geçersin, Resullulah’ın Nur’unda, onun potasında gark olur gidersin.
Zikirde ne görüyorsan, Resullulah’ın gözüyle görürsün. Bu “Fenâfil-Resûl Makamı”dır.
Dönüşte zikir biter, “Sadakallahulazim” der demez Nur’undan ayrılırsın, geri geri çıkarsın. Sonra “Sır Kapısı”na girersin, dikilirsin. Sırlar başlar alnından girmeye, alın çakrasından, “kütür kütür” girer, ne lazımsa sana girer. Yükünü aldın mı irade sende, “tak”, atlarsın Rıza Kapı’sına. Rıza Kapı’sına gelirsin, orada hilim, ilim, hikmet girmeye başlar. Alın çakrasından girer hepsi. Hilim, ilim, hikmet. Aldın mı yükünü? İstersen bir saat dur, istediğin kadar al, mal bol orada, talibi sen! İstediğin kadar al, sonra, “küt” gelirsin, seccadendesin.
Ve bakın size şöyle bir tavsiye… Ders değil, emir değil, gönlünüzden gelirse. Gelmezse değil yani, dersle ilgisi yok. Yapabilirsiniz her zikirden sonra; “Yarabbi! Gıybet ettiğim müminler için ve ben de hakkı bulunan diğer insanlar için, hepsinin tamamı için” 100 defa istiğfar edin. Onların namına, bilerek, bilmeyerek çıkan gıybeti buraya yazdırmayın, sildirin. Bunun çok faydaları olur. Yani zor bir şey değil, yüz tane istiğfar kendin için yapıyorsun. Sonunda da; “Gıybet ettiğim müminler ve ben de hakkı bulunanlar namına.” Birinin kalbini kırmışsındır, birine kızıp arkasından kötü konuşmuşsundur, haktır bu. İnsanız, zayıf taraflarımız var, ne olursan ol, kızmışsın, birine sövmüşsün veya birinin hakkında konuşmuşsun. Onun namına, onun günahları namına istiğfar ettiğin an, ne yapıyorsun? Ona sövmeden çok daha büyük bir iyilik yapmış oluyorsun. Onun haberi olmadan, amel defterine birçok ecir alıyor. Yani senin ona yaptığın haksızlığın çok daha büyüğünü ona hediye etmiş oluyorsun.
Hani, ayet-i kerimede “Seriul Hisab” geçer ya, bu ayetin kapsamındadır bunlar. Birine bilmem ne demişsin, tak onların günahları sana gelmiştir. Senin sevaplar ona gitmiştir. O anda oluyor ya “Seriul Hisab” görülmüştür hesap.
Sen bunu yapmakla ona aktardığın sevapları geri yerine getirirsin. Ve o kişinin de birçok günahını dökmüş olursun. Ha bunu yapabilirsiniz, bu ders değildir yani, bu nafiledir yapabilirsiniz, yaparsanız yarın Mahkeme-i Kübra’da gıybetten sorgulanmazsınız o zaman.
Ufak tefek haklar bu şekilde ne yapıyorsun? Bir kolaylık sağlamış oluyorsun kendine. Beşer yani, insan beşerdir. İnsanda yaradılışta tepkiler vardır. Hazreti Cebrail’de tepkiler var, sende nasıl olmasın kardeşim! Sayha yaptı mı, koca vadileri kaldırıp, altüst edip dağıtıyor. Yaratılanda bunlar var, biz beşeriz, zayıfız yani, kızdığımızda olur, sövdüğümüzde olur, şu da olur, bu da olur… Ama akabinde onun günahları namına istiğfar ettiğin an ne yapıyorsun? Ona sövülmeyle, o bir şey kaybetmiyor. Ama sen onun için istiğfar ettiğinde, onun günahlarından bir kısmını dökmüş oluyorsun, ona yaptığın haksızlıktan sonra daha büyük iyilik yapmış oluyorsun.
Bazı sövmelerde vardır ki, insan sövmeyle sevap alır. Bunları da bazı arkadaşlar 15 sene sonra öğrendi. Bana geldi; “Yav, insan söverek de sevap alıyormuş ya” dediler.
“İmam Maliki’nin fetvalarında mı gördünüz?” dedim. “Evet, okurken denk geldi…” dediler. Yav, adam Allah’ın düşmanı, apaçık Allah’a isyan ediyor. Buna sövmeyeceğiz de ne yapacağız, “Aferin” mi diyeceğiz? Ona sövmeyle bir tepki veriyorsun yani! Sen Allah’ın adamısın, Allah’ın saffındasın, başka ne yapacaksın ki, sövmeyle geçiştiriyorsun.
#gavsulazam #kutbulaktap #veli #evliya #sırkapsı #altınkapı #zikir #zakir #Allah #tasavvuf #Hilim #ilim #hikmet #ibadet #mahşer #seriulhisab #kıyametalametleri #kıyamet #alınçakrası #miraç #ruhanimiraç #mescidiaksa