Nefsin Yönettikleri!
Bakın Era eytellezi Suresi’nde Cenab-ı Hakk diyor ki; “Senin namazın namaz değil!” diyor. Namazın namaz değil! Neden değil? “Sen fakiri hor gördün ikram etmedin.” Bu Allah’ın kelamı başka bir kelam değil yani. “Miskine ikram etmedin, senin namazın namaz değil onu hoş karşılamadın” diyor, “Senin namazını ben kabul etmiyorum” diyor.
Eee şimdi Allah razı olsun. Ötede bakıyoruz materyalist sistemin çarkında adam “Ben kazandım abi, ben şöyle yaptım abi, ben böyle yaptım abi…”, yanında çalıştırdığı insanın kanını emiyor, Avrupa’ya maça gidiyor. Bu insan olabilir mi ya? “Ama ben adamım, ben aydınım” diyor. İnsanlara tepeden bakıyor firavun gibi.
Benliğin bir ikiz kardeşi vardır, insanın egosu, canciğer samimidir ikiz kardeş gibi insanın egosu. Bunların da büyük abileri nefistir. Ağababaları da nefistir, nefis deyip geçmeyin bir insanın nefsi, yetmiş şeytan gücündedir. Şeytanın olgun bir müminin üzerinde hiçbir baskısı yok, hiçbir yaptırım gücü yok ama nefsin var.
Şimdi nefis çay ister, içeriz. Nefis yemek ister, yeriz. Nefis uyumak ister, uyuruz. Nefis karımızla yatmak ister, yatarız. Nefis dışarı çıkarken güzel tıraş ol, güzel süslen, süsleniriz. Hiç hayır demeyiz ha nefse, hiç hayır demeyiz. Daha sonra nefis işte güzel gömlek ister giyeriz, nefis işte gezinmek ister gezeriz, nefis araba ister alırız, nefis halı ister alırız, nefis alışveriş ister alırız, alırızda, alırız. Nefsin güdümü ile yaptığımız hareketleri şöyle bir göz önüne getirelim. Sonra da, Allah’ın isteklerini bir göz önüne getirelim. Biz acaba nefse mi daha çok râm olduk, Allâhu Teâlâ’ya mı?
Günde akşam oturur 3-5 saat film seyrederiz, sadece nefsin, akşam nefse hizmet ettiğimizin dörtte biri kadarda Allah’ın yoluna hizmet etmeyiz. Günde 5 vakit namazı toplasan bir saat, bir buçuk saat. Ama akşam 4 saat televizyon seyrederiz, yarım saat 45 dakikada vird çeksek, hepsini toplasan iki buçuk saat. Nefise ayırdığımız zaman on on beş saat. Eee biz kamil insanız. Ne güzel kemalat bu. Nefse; “Dur. Hayır!” demeyi bilmemiz lazım.
Kaç yerde yemin ediyor; “Nefsini Mutmain etmeyen asla cennete giremez!” diyor. Nefsi Mutmain etmeyen asla cennete giremez. Allah, Kur’ân’da yemin ederek bunu anlatıyor.
Şeriat ilmi genele hitaptır. Mesela; peygamberler şeriat ilmi ile gelir. Bütün peygamberler Kur’ân’da anlatılan 26 tane peygamber hepsi şeriat ilmiyle gelmiştir. Velayet ilmi, Peygamberimiz haricinde diğerlerinde yoktur. Yani; bir Veli’deki ilim, Ulü’l Azm peygamberlerde dahi yok, Hz. Musa’da yok, Hz. İsa’da yok, Hz. İbrahim’de yok! “Peygamberimizin ümmetinin velileri, ben-i İsrail peygamberleri ayarındadır” hadisi ondandır. Eğer olsaydı Hazreti Musa, Hazreti Hızır’a çırak olmazdı. Hz. Hızır peygamber değil, Veli’dir. Hikmet isteyince, Allâhu Teâlâ kuluna gönderdi, Hızır’a yolladı. Buluştukları yer neresi biliyor musunuz? Kız Kulesi’nin karşıları, Hızır’la, Musa’nın buluşma noktası orasıdır.
Bir tepeden daha bahsediyor bu bir rivayet. Bir peygamberi, bir veliye çırak ediyor Allâhu Teâlâ. “Git hikmeti ondan öğren.” Ama öğrenemedi. Hızır dedi ki; “Ya Musa, ben senin için yüz tane konu hazırlamıştım, sen üç taneye dayanamadın, sen bu ilmi öğrenemeyeceksin, yolumuz burada ayrılıyor” dedi.
Sufiler için Allah’ın özel ikramı var onlar için. “Bunlar Mahşer’de sorgu, suale de tabi tutulmuyor.”
İşte bütün peygamberler bunu bildiği için; “Yarabbi, bizi Salihlerle et bizi Salihlerden et” diyor. Salihler işte, sufilerdir. Ama biz bu kategorinin dışındayız deyip, bu bizim için yeşil karttır deyip, zaten garantideyiz anasını satayım deyip salıvermiceğiz. Namazı namaz gibi kılacağız, orucu oruç gibi tutacağız, zikiri zikir gibi yapacağız.
Zikirde gaflete düşmeyin. Allah’ı unutarak kafa sağda solda gezerek, zikir yapmak kişiyi Allah’tan daha da uzaklaştırır. Bunu unutmayın ha. Zikiri zikir gibi yapacağız. Allah’ı anıyorsan, yüreğin titreyecek. Zaman gelir Allâhu Teâlâ gözüne yaş ihsan eder. O zaman meleklere seninle iftihar eder Cenab-ı Hakk; “Bak” der, “Kuluma, var mıdır böylesi.” Yani bu nazarla baktırmak lazım Yaradan’ı. Yani gaflet içinde dalalet içinde zikir olmaz. Yani zikire oturduğun an, Allâhu Teâlâ’nın huzurunda olduğunu bileceksin, Allah’ı zikrettiğini bileceksin. Salavat getirirken Rasullullah’a salavat getirdiğini bileceksin.
Doğru Salavat Salavat Nasıl Olmalı? Peygamber Efendimizin “Aliabam” Dediği Kimlerdi?
Yalnız salavatta; “Ve ala alihi” kısmına çok dikkat edin, bu olmazsa, salavat salavat olmaz. “Allahümme Salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala ali Seyyidina Muhammed.” –ali seyyidina– olmazsa, salavat, salavat olmaz.
Bir gün Peygamberimiz cübbesini örttü; “Aliabam” dedi, -Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin. “Aliaba” dedi. Salavat bunlara gider hepsine. “Ve ala ali seyyidina” demezsen, salavat özelliğini yitiriyor.
Nur’ları Taşıyan Kargo Nedir?
Salavat kargodur. Sıtk-ı sadakatle getirilen bir salavat adamın amel defterinden on in günahı siler. Artı salavat kargodur. Allâhu Teâlâ’dan nurları sana taşıyan vasıtadır. Nur’ları devamlı sana taşır durur. Salavat çok önemlidir. Nasıl Peygamber salatu selam Efendimiz Allâhu Teâlâ’nın Habib’iydi. Allâhu Teâlâ ne yaptı? O’nu, O’nun vasıtasıyla, O’nun gönlüyle, O’nun diliyle Kur’ân gibi yüce bir kitabı bize lütfetti, ihsan etti.
Her dönemde zamanın imamı var yani Resul’ü var (Gavsul Azam). Onun ayarında çok sayıda veliler var. Onu geçmiş veliler dahi var. Ondan çok daha yüksek makamlarda veliler var. Bunlarada “Sırr-ul Zaman” diyoruz. Gavsul Azam dahi onun kim olduğunu bilmiyor. Bunların gönüllerine Allah hep vahy eder.
Allah o kadar muhteşem bir Allah ki, o kadar iyi bir Allah ki; kullarını kendi doğru yoluna sevk etmek için sunduğu hizmetlerin, sunduğu lütufların haddi hududu yok. Onun için, “Bana bir adım gel, sana on adım geleyim” diyor. “Bana yürüyerek gel, sana koşarak geleyim” diyor Cenab-ı Hakk. Bunların idrakında olacağız, bunları bileceğiz. Bunları bildiğimiz zaman zaten boynumuz eğri gezeriz, kamburumuz çıkarak gezeriz. “Ben kazandım, ben başardım, ben attım, ben tuttum” demezsin o zaman. Bilirsin ki insana bir günde bir lokma, bir nebze, bir kuruş, bir yudum ulaşıyorsa mutlaka Allâhu Teâlâ’nın dilemesiyle ulaşıyor. Yoksa senin, benim gayretimle bizlere hiçbir şey ulaşmaz.
Benliği sorgulamamız lazım. Benlik, bu devrin gizli şirklerinden biridir. Peygamber salatu selam Efendimiz ne diyor; “Benim ümmetim puta tapmaz ama onlar için gizli şirkten korkarım.” Nefsin zaafları kesinlikle gizli şirktir.
Şurada bir iş vardır yapacağımız namaza da 10 dakika kalmış. Bir örnek veriyorum. Hadi şunu yapıvereyim, namaz saati geçiyor. Ne oldu? Nefsi dinledi, nefsin zaafına düştü. Dur namazı kıl, sonra yap, yahu dünyanın işi biter mi? Şu mezardakileri kaldır daha hiçbirinin dünyada işi bitmemiştir. Hepsinin yapacağı işler vardır ama Allah’taki süre doldu. Kilometre doldu çekti gitti.
Öyleyse bu dünyanın işini sen ben mi bitiremeyiz? Öyleyse bu hırsı tamahı bırakacağız. İşte orada benliği sorgulayacağız. Benlik, benlik, benlik.
Mevlana; “Çık benlikten uzak dur, o puttur!” diyor. “Onun içinde kaldığı müddetçe sen de putsun” diyor. “Ondan ayrıl çık!” diyor.
Azmi baba da:
Beni delil eyler kendin söylersin,
İnip Beytullahta kendin dinlersin”
Olsaydı bendeki gam Mecnunu müptelada,
Bülbüller yuvamı kurardı gönülde ki tahta?
Bana anlat aşktan, sevgiden, vefadan,
Çook çektim inledim o beladan.”
Bunlarda naz ehli veliler. Allah’a naz yapanlar…
——————————————–
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#benlik #ego #Allahaulaşma #Aliabam #nur #ramolmak #Allaharamolma #Eraeytellezi