Eski dostlarına bakıyoruz, bu bir gözlemleme tabi. Allâhu Teâlâ ile söyleşirken çok samimi, çok içten. İşte çağımızda o içtenlik o samimiyet kaybolmuş. Allâhu Teâlâ Kur’ân’da yüzlerce yerde diyor ki; “Sizin gerçek dostunuz Rabb’inizdir!” kendisi söylüyor bunu. Gerçek dostumuz Rabb’imiz ise insan dosta pervasızca sokulur, yaklaşır, yani onun için bir gayreti olur. Ne biliyim daha yakın, daha sıcak o atmosfer kaybolmuş çağımızda.
Biz dua ederken bile duada da eksiğimiz var, yani eksik hepimizde çok, el böyle kalktı mı olmuyor. Bunlar dua değil, bunlar hepsi yanlışlar! (Dua ederken hatalı el hareketlerini gösteriyor.)
Hadis-i şerifte Peygamberimiz diyor ki:
“El, omuz hizasına kalktığı zaman Allah’a açılmıştır. Oradan aşağıda olan Allah’a açılmış değil. Omuz hizasına kalktığı an Allah’a kalkan el anlamına geliyor. Ve burada bir sıcaklık samimiyette gerekir. Rabbel Âlemi’ni her zerrende severek, mutlak O’nun dost olduğunu bilerek. Biz şimdi dua ederken bile Allah’tan çok uzağız, sanki öyle bir merciye hitap ediyoruz ki hiç sokulunmaz, hiç huzura girilemez, hiç şu, hiç bu! İşte bu perdeleri yakmak lazım.
Allah diyor ki; “Ben sizin dostunuzum.” Müminlerin dostu öyle ise, falan şu duayı etmiş, fişman şu duayı etmiş, bunlara da gerek yok! Sen ne felansın, ne öbürüsün. Sen, sensin! Sende senin içinden geldiği gibi dua edersin.
Yunus’un bir dörtlüğünü getirelim. Ne kadar samimi ne kadar sıcak, ne kadar Allah’a yaklaşmış. Bak o kadar tabi anlatıyor ki:
Yunus:
Kullar senin sen kulların
Günahları çok bunların
Uçmayla sal bunları
Binsinler Burak Çalabım
Bak şimdi, şu sıcaklığa, şu yakınlığa bak. Şu güzelliğe bak! Yani hangi yönden bakarsan mükemmel!
İşte, biz bu mükemmelliği yakalayamıyoruz o sıcaklığı, sevgiyi, onu yakaladığımız zaman var ya çok dağları aşmış olacağız. Yani onu yakalamaya gayret etmek lazım. Tepeden konuşmuyor ama sözlerin güzelliğine bak…
Burak’a kim bindi? Peygamberimiz bindi. “Burak’la onları koy cennetine!” diyor. Boşver günahı, münahı çünkü; “Bunlar senin” diyor, “Sende bunlarınsın” diyor. Yani ortada yabancı yok diyor. İşte bu yakınlığı yakalamak lazım, bu sıcaklığı yakalamak lazım…
İbrahim Hakkı Hz.’ne bakıyoruz. O da “Kibariye” evliyasıdır. O da “Vahded-i vücud” Mevlana gibi.
Mevlana, Muhyiddin Arabi Hz. bunlar vahded-i vücud Veli’sidir, diğerlerinden ayrılır. Onun deyimlerine bakıyoruz. O kadar güzel, o kadar emin ki Allah’tan. İşte Peygamber salatu selam Efendimiz’de diyor; “Dua ederken mutlak kabul olacağına inanmazsanız, şüphe kalırsa, o dua kabul olmaz!” diyor.
Mutlak o duanın kabul olacağına ilk önce kendimiz inanacağız, gönülden inanacağız.
İbrahim Hakkı Hz. vurguluyor:
Hak şerleri hayr eyler
Sanma sakın gayr eyler.
İki kelime ama ne kadar güzel. Başına bir şer iptila gelince, “Ha şer büyür, şer şu olur, bu olur…” diye telaşe kapılırsan, Allâhu Teâlâ’ya olan itimadını, Allâhu Teâlâ’ya olan güvenini yitirmiş vaziyete düşersin. Hak şerleri hayr eyler, sanma ki gayr eyler! Sakın ha başka türde eylemez yani.
Sanma sakın gayr eyler,
Arif olan seyreyler,
Görelim Mevlam neyler,
Neylerse güzel eyler.
Bak şu samimiyete yakınlığa bak! Allah razı olsun, bugün bir insan yıllarca Yaradan’ı zikrediyorsa “Arifler Meclisi”ne gelmiştir, mutlaka gelir gelmemesi hiç mümkün değil. O istese de, istemese de o Arifler Meclisi’ndendir.
Ariflerin meclisine o hep gece yarısından sonra gelir.
Ne olur dosttum bu gece uyuma
Uyuma onu yakala.
Yaradan yakalanır mı? Hem evet hem hayır. Cevap hangisi, ikisi de. Mevlana ne diyor; “Hey sen O musun?” Ondan sonra yakaladı. Yakalamasa, “Hey, sen O musun?” der mi?
“Sus Ben’im ne olduğum dile söze gelmez” diyor.
Mevlana’da diyor ki:
“İşte sana dilsiz dudaksız durmadan konuşan biri, işte sana elsiz ayaksız durmadan koşan biri…” İşte bu hali yakalamamız lazım. Dilsiz dudaksız konuşacağız, elsiz ayaksız koşacağız. Diğer bir yerde de:
“Burada dikilip duranda ben, yürüyüp gidende ben.”.
Diğer bir yerde de “Çok uzaklardan geçen bir hayal gibiyim.”
İşte bu halleri yakalamak lazım. Bu haller yakalandığı zaman birçok hicap perdesi ortadan kalkar. Ne oluyor Yaradan’la bir samimiyet bir yakınlık. Neden yeğane dost oysa ki kendisi öyle diyor, mutlak öyledir! Bunda şek, şüphe, vesaireye gerek yok! Allâhu Teâlâ bir şey söylüyorsa, o mutlak doğrudur, mutlak öyledir. Öyleyse o yakınlığı yakalamak lazım.
—————————————–
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#Allah #Allahayakinlik #Allahdostları #Mevlana #İbrahimHakkıhz#vahdetivücut #vahdetişuhut #YunusEmre