Hani nerde bar, nerde pavyon, nerde meyhane, nerde bitirimhane nerde, ha nerde? Ki Allah’ın görünmez orduları bunlar (Korona virüs), bir de görünür orduları çıksa ortaya, bak neler olur bi düşün. Bunları hak etti insanlar.
Herkesin ödü kopuyor. Dün haberlerde gösterdi; biri çek mi, senet mi ödemeye gidiyor bir yere 4-5 kişi var, biri de alıcı, adam bi hapşurdu bomba patlamış gibi millet nasıl dışarılara kaçıştı, hapşıranda kaçıyor. Çek, senet yazan o masanın arkasındaydı o, kaçamadı pardesüyü kapattı, öyle yere kadar kapandı, pardesünün altında. İnsanlar bu hale geldi.
Neredeydi aklınız! Allah size Peygamber indirdi, kitap indirdi, size bir sürü evliya yolluyor insanların içinden niye dinlemediniz kimseyi? Şimdi ne oldu? Allah’a külhanbeylik olmayacağını devamlı haykırdı bu insanlar. Şimdi nerede, yok şimdi ödleri patlıyor, “Ölücem” diye, öleceksen ölürsün. Zaten bir gün ölmeyecek misin?
Muhyiddin Arabi Hazretleri öyle diyordu; “Dünya nüfusu 8 milyara kadar çıkar ama 500 milyona kadar iner” diyor. Daha bunlar birşey değil, dahası gelecek.
Yunus Peygamberin Duası
Hz.Yunus’a Allâhu Teâlâ dedi ki; “Ninova kavmine git, 40 gün mühlet verdim onlara, 40 günün içinde güçlüce dönüş yapmazlarsa, tövbe yapmazlarsa, 40 gün sonra batıracam onları yerin dibine”.
Ninova kavmi; Dünya’da Mezopotamya işte, oralarda bi devletti bunlar. Dünyadaki en büyük savaşçılar buradaydı, en zengin ülkeydi, savaşlarla herkesin her şeyini gasp etmiş, en zalim insanlar. Zenginlikleri çok, savaşçı bir millet.
Ondan sonra, Hz.Yunus Allah’ı dinlemedi. Ninova kavmine gitmedi, döndü başka tarafa gitti. “Ninova kavmi rahmete, affa layık değil. Ben tebliğ etmeyeyim, Allâhu Teâlâ’da onları 40 gün sonra batırsın. Dünya üzerinde en büyük zalimler” dedi.
Kaçtı ters tarafa bir gemiye bindi, Allah’ın emrinden kaçılır mı, bir de Peygambersin, hani biz onu ayıplamıyoruz da buradaki hikmeti anlamaya uğraşıyoruz.
Gemi açılınca, gemiyi bir fırtına yakaladı. Gemide bir sürü insan var. Putperest var, putuna yalvarıyor. İşte, Ay’a tapan var, Ay’a yalvarıyor. Güneş’e tapan var, türlü kavimler var gemide.
Yunus’un yüzü yok, Allah; “Ninova’ya git” dedi, Yunus terse kaçtı. O dua etmeden duruyor.
Kaptan dedi; “Be adam herkes dua ediyor, senin Allah’ın yok mu? Yani bi dinin yok mu?”
“Var. Ben Tevhid dinindenim” dedi.
“O zaman sende, senin Allah’ına dua et. Gemi batacak ölücez” dedi. O arada, bir kahin gibi biri çıktı, kaptana dedi ki:
“Bu gemide bir uğursuz var. Çöp çekelim. O uğursuza çıkar, denize atar, kurtuluruz. Olur mu?”
“Olur”.
Kahin çok destek buldu insanlardan, kaç kişi var 300 kişi, bir şey bulup çöp yaptılar, “Çek çöpü!”
Çöp Yunus’a çıktı. Sen Allah’ın emrinden kaçar mısın? Yunus’u tutup, “şaldır şuldur” fırlattılar denize attılar. Fırtına gelmişti, dağlar kadar dalgalar, Yunus’u atar atmaz deniz sakinleşti.
“Gördün mü? Bak uğursuzu bulduk. Bitti felaket” dedi kahin.
Çok iri bir yunus; balina kadar yunuslar var, hala da var, ondan sonra, geldi, Yunus’u yuttu. Yunus hatasını anladı. Orda Allah’tan özür dilemeye başladı. Allah’a özrü Kur’ân’da geçer.
“Esteizübillah”; “La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.”
Kur’ân’da ayet olarak geçer, bunu okuya, okuya, okuya, Allah onu hoş gördü, affetti. Yunus balığına vahyetti, dedi ki; “Git onu bir sahilde kus”.
Yunus balığı geldi, sahilde bunu çıkardı. Kumun üzerine bıraktı gitti.Yunus (a.s.) bir zaman orda dinledi, uyudu kalktı. Deniz suyuyla yıkadı kendini. Sonra yine uyudu, uyandı. Gitti suda bir baktı kendine, hafif yeşil renk almış. Normal insanların renginden farklı, yeşil bir renk almış. Bir asa buldu. Ninova’nın yolunu tuttu. Sıkıysa tutma.
Ninova’ya geldi. Baktılar, hiç görülmemiş insan tipi, yeşil bir insan, ondan sonra her köşede başladı nutuk atmaya, işte; “Allah’a dönün, tevhide dönün, vesaire…”, bu krallarının kulağına gitti.
Kral dedi ki; “Kimse o, getirin huzuruma”.
Yunus’u yaka paça getirdiler Ninova kralına, Ninova kralı çok varlıklı, çok debdebe, adamın sarayının duvarı bile altından.
Kral bir baktı, “Allah Allah, yeşil bir adam. Birader otur şuraya da anlat. Nasıl sen yeşil oldun?” dedi.
Yunus dedi “Allah emretti, Ninova’ya git, onlar çok zalim bir kavim, 40 gün mühlet verdim onlara”, işte anlattı, “Ben sizin çok zalim olduğunuzu bildiğim için Allah’ın rahmetine layık değilsiniz diye, terse kaçtım. İşte bunlar şunlar geldi başıma, bende normal sizin gibiydim, ama o yunus beni yuttuktan sonra, böyle yeşil bir renge büründüm…”
Her şeyi anlattı olduğu gibi, kralda akıllı bir adam dinledi sonuna kadar; “Netice?” dedi.
“Netice, Allah size 40 gün mühlet veriyor. 41’inci gün sizi yerin dibine geçirecek” dedi.
“Peki, ne istiyor bizden?”
“Tövbe edeceksiniz, zalimlikten vazgeçeceksiniz. İnsanlara zulüm etmeyeceksin. Tevhid’i kabul edip, Allah’ı zikir edeceksiniz. Allah’a namaz kılacaksınız.” Hepsini teker teker anlattı.
Kral dedi; “Hepsini kabul ettim. Senin Rabb’ine inandım. Seni yeşil yapan, bizim belamızı da verebilir”. Hemen vezirlerini çağırdı:
“Bütün halka ilan edin, herkes depdebeli güzel elbiselerini çıkarsın, herkes çul çuval giysin. Fakir fukaraya tasadduk etsin. Hepiniz Tevhid’i kabul edin. Hepiniz Allah’tan devamlı 40 gün işinizi, gücünüzü bırakın, Allah’tan özür dileyin”.
Ninova halkı, bak bir peygamberi yeşil renkte gördü ve ibret aldı. Ve Ninova halkı, Allah’ın istediği noktaya geldi ve Allah da onları batırmadı, ama bugünkü dünya halkı, Ninova halkı kadar akıllı değil.
Rengi yeşile dönmüş peygamber yok, ama o peygamber gibi konuşan çok Veli var. Ama kimse kulak asmadı.
Hatunla bazı konuşurken diyordu; “Ne olacak?”
“Valla bunlara hiçbir söz kar etmez. Bunlara ancak can yakıcı azaplar gelecek, başka türlü hiç mümkün değil. İşte can yakıcı azap bu, herkesi bak nasıl eve hapsetti Allah. Bak, herkes mahkum!”
————————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#Allahınorduları #HzYunus #HzYunusunduası#Ninovakavmi #koronavirus
Allah razı olsun.