90 kilometreyi aşıyorsa gideceğin yol; seferisin. 4 rekatlık farzları tam kılarsan biraz günah alırsın. Tehdit var, Peygamberimizin tehdidi var; “Seferiyken Hazeri gibi namaz kılan, Hazeri’yken seferi gibi namaz kılan gibidir” diyor. Tehdit var yani.
Seferi namaz Allah’ın sana hediyesidir. Sen Allah’a diyorsun, “Ben senin hediyeni kabul etmiyorum ve ihtiyacım yok senin hediyene”, tam kılarsan namazı böyle dermiş gibi oluyorsun. 4 rekat farzları sadece 2 rekat kılarsın. Sabah farzı 2, öğle farzı 2, ikindi farzı 2, akşam namazı farzı 3 rekat, yatsı farzı 2 rekat ve vitr kılarsın. 15 gün böyle kılarsın, 16’ıncı gün normale döner ama ne zaman döneceğin belli değilse; “Yarında giderim, öbür günde giderim…” diyerek, bir yıl geçse seferlik devam eder.
Ama dönüşün aşağı, yukarı belliyse ancak 15 gün seferi olursun, 16. gün normale döner. Bunlar fıkıh kısmıdır dinin, bunlara uyulması gerekir.
Oruç mesela Allah; “Seferi (uzun yola çıkana) oruç tutma, sonra yerine kaza edersin” diyor, yani evindeyken uzun bir yola gidiyorsan, yolculukta zor olur diye. Yani onu tutmayabilirsin ama sonra gününe gün kaza edersin, yani cezalı değil. Eğer geçmeyen bir hastalık şu, bu varsa, oruç için diyet veriyorsun. Yine oruç yazılıyor sana. Mesela; bir şeker hastalığın var ki yemesen, elin ayağın tutmuyor, bir ağır tansiyon vakası, işte bi kalp arızası, vesaire bunlarla oruç tutmuyorsun, tutarsan günaha girersin. Ama hergün için diyet ödeyeceksin. Bir fitre miktarı, mesela kaç para fitre? Şu kadar. 30 gün için her güne 1 fitre bedeli olacak şekilde fitre bedelini ödeyeceksin. Paran yoksa veya çok yaşlıysan bundan da sorumlu tutmuyor Allah. Yani verebilecek gücün varsa, vereceksin, yine sana oruç yazılıyor. Allah’ın koyduğu kurallar, Allah’ın koyduğu yasaklar, kanun bu yani.
“Ben mesela seferiyim ama Hazeri gibi namaz kılarım” dediğin an, olmuyor. Ama 70-80 kilometrede seferi olmuyorsun, gideceğin yer en az 90 kilometre olacak. Sen (Yanındaki birine söylüyor) burada bile seferi oluyorsun. Yani çıktığın yerle, geldiğin yer 90 kilometre oldu mu, tamam bitti, seferisin.
Şimdi mesela; sen buradan geldiğin evine dönüyorsun, seferisin. Akhisar’ın son evlerine gelmeden yani Akhisar’a 2 kilometre kala ikindi ezanı okundu, ezanı duydun ama son evi daha geçmemiştin, arkadan evine gittin, seferisin. Eğer son evi geçtikten sonra okunsaydı, ikindi ezanı namazını normal kılacaktın seferilik bitmiş olacaktı.
Bulunduğun beldeyi çıkışta da aynı şey olur. Bulunduğun beldenin son evini geçtiğin an seferilik başlar. Yani sen şimdi Akhisar’dan çıktın 90 km. yol gideceksin ama Akhisar’dan çıktın, çıktıktan 3 km. sonra ezan okundu, namaz kılman gerekir, seferi kılacaksın. Çünkü; seferiliğe niyetlendin 90 kilometreye.
Yani bunlar fıkıh kısmıdır. Fıkıh ilmine kesinlikle uymak gerekir. Bilmeden yaparsan sorumlu değilsin ama bilerek yaparsan, günaha girersin. Onun için Mürşid’ler kesinlikle lazım.
Oruçta illesi yok, orda senin eline bırakıyor. “Tutabilirsin, tutmayabilirsin” diyor. Kesinlikle “tutma” demiyor, yani tutmayabilirsin gönlüne göre, kaza etmek kaydıyla, tutmayabiliyorsun.
Mesela; eski tarihlerde adamlar bir yola gidiyorlarsa, at ile, eşek ile, yaya gidiyorlardı, zahmet çoktu. Bugün için mesela arabalar var, rahat gidiyorsun tutabiliyorsan, tutarsın ama namazda rahatmış, zormuş diye bir kural yok, seferiysen namaz; mutlak seferi kılınır. Seferi iken vitr namazını kılarsın, yatsının 2 rekat farzından sonra, 3 rekat vitir namazı kılarsın.
Vitr; sünnet değildir, nafile namaz değildir yani. Vitr, Peygamberimiz Miraç dönüşü, şükür için namaza durdu, herhangi bir namaz, yani nafile bir namaz gibi kılacaktı 2 rekat kılıp, 3’üncü rekata kalkıp Fatiha’yı okuyunca, bir anda keşfi açıldı, cehennemleri gösterdi Allah, Peygamberimiz o kadar ürküp korkunca cehennemden, tekrar; “Allahu ekber” diye Tekbir aldı. Virt namazı içinde ikinci kez Tekbir alıyoruz ya, onun için. Vitr namazı terk edilmemesi gereken bir namazdır.
Seferi namazın niyeti; “Niyet ettim Yarabbi vaktin farzını seferi olarak kılmaya” dersiniz, bu kadar basit yani.
Seferilikte sünnetleri ister kılar, ister kılmazsın. Sünnet denilen namaz nafiledir. Nafile namazdır, bunu kılmasan, Allah sormaz, “Neden kılmadın?” diye ama mümkünse kılabiliyorsan, kılmak lazım. Peygamberimiz kıldı, nafiledir yani.
“Niyet ettim Yarabbi, vaktin son sünnetini” demesen bile, hiçbir şey söylemesen de “Allahu ekber” deyip o namazı kılabilirsin, bu nafile namazdır. Allah biliyor zaten nafile olacağını. Şimdi sünnet kesinlikle terk edilmeyecek bir namaz gibi uygulamaya kalkarsak doğru olmaz, bu yanlış. Böyle bir şey yok, işte onun için birçok alim; “ ‘Sünnetine’ deme nafilelerde” diyor. Sünnet, sanki farz gibi terkedilmeyen bir şey gibi kalmasın akıllarda.
Allah’ın koyduğu farzlar belli, onun dışında mecburiyet yok. Kılarsan ziyade ecir alıyorsun, kılmazsan neden kılmadın diye soran olmaz.
Peygamberimiz hiç 20 rekat teravih kılmadı, şimdi 20 rekat kılmasan ayıplarlar adamı. O kadar saçmalık olmaz. Peygamberimizin en çok kıldığı teravih için 9 rekat namaz kıldı, cemaatle hiç kılmadı. Hiç cemaatle teravih kılınmadı Peygamberimiz zamanında. Ebu Bekir’in zamanında da kılınmadı.
E şimdi kardeşim, adam cumaya gitmez ayıplanmaz, teravihe gitmezse “Şuna bak!” Ya bu hale gelmiş.
————————————————-
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#vitrnamazı #vitir #vitr #seferi #seferinamaz #seferilik