Kelime-i Tevhid efdal zikirdir “La ilahe illallah” geçenki sohbetimizde, Kelime-i Tevhid’in cennetin sermayesi olduğunu, “Elhamdülillah”ın nimetin sermayesi olduğunu konuşmuştuk. Biri dünyayı çağırır, biri ahireti. Salatu selam Efendimiz söylüyor; “Nimetin sermayesi Elhamdülillah, cennetin sermayesi La ilahe illallah”; yani “La ilahe illallah” efdal zikir, en efdal zikir cennetin anahtarı.
Salatu selam Efendimiz bir hadisinde bir olay anlatıyor.
Mahkeme-i Kübra’da bir adam Mizan’ın başına gelir, dağlar gibi günahları yüklenir Mizan’a. Buna sorarlar, “Hiçbir bir amelin yok karşı göze koyacak!”
“Yok gaflete düştüm!” diyor.
“O zaman sana mühlet verelim, git dostundan, anandan, babandan, akrabandan, hısmından bir şeyler getir buraya koyacak”. Adam gider, dolaşır dolaşır…
“Ne oldu?”
“Bir şey bulamadım!” der.
“Peki hiç hayırlı bir şey hatırlamıyor musun?”
“Yok!” der.
O zaman yukarıdan bir kağıt parçası sallana sallana Mizan’ın öbür gözüne iner ve ağır basar ömründe bir kere hiç kimsesiz,hiçbir riyanın karışmayacağı bir yerde, gönlü coşarak; “La ilahe illallah” demiş. Melekler kaydetmiş onu. O kağıt sallana sallana Mizan’ın gözüne iner ve ağır basar. Bir Kelime-i Tevhid! Bunlar müstesna haller ama bir mesaj da veriyor. Şek, şüphe yok, asla tereddüt yok! “La” yok demek. Ne yok? Allah’tan gayrı ilah! İmanın anahtarı…
Diğer hadis-i şerifte salatu selam Efendimiz, kendisine salatu selam olsun, ehline, Ashab’ına… Amel defterinde yetmiş bin Kelime-i Tevhid bulunan kul, “Kesinlikle onun bedeni ateşe haram olur!” diyor. Yetmiş bin Kelime-i Tevhid. Şimdi Allah razı olsun, bir Zakirin (zikredenin) amel defterinde yetmiş binden çok fazlası var. Olmaması mümkün değil zaten.
Zakirler Kimlerdir?
Dervişler yani Zakirler, zikredenler, bunun adı Ahmet, Mehmet olmuş önemli değil. Uşşaki olmuş, Kadiri, Nakşi olmuş bu isimlerin önemi yok! Zakirler tümü bunların. “Ben’im has kullarım” diyor Allâhu Teâlâ, diğerlerinden ayırıyor.
Salatu selam Efendimizde; “Onlar benim ehlim gibidir, ev halkım gibidir!” diyor. Şimdi bundan daha büyük devlet olur mu? Bu dünyada başka nasıl bir murada erişilir ki?
Kelime-i Tevhid’in artıları var daha da… Daha önce işlediğimiz kabahatleri de yakıp kavuruyor. Yani hurufunakat sıdk-ı sadakatle; “La ilahe illallah” dediğin an, nasıl kızgın bir tavaya bir tereyağı ya da donuk bir yağ koyarsında erimeye başlarsa, günahlarda o şekilde erir.
“Kulum, Ben’i hatırladı, Ben’im birliğimi.”
“‘Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim’ cennettin bir hazinesidir” diyor salatu selam Efendimiz, “Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” Yemin ediyorsun Allah’ın büyüklüğüne “Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” Bunlar peygamberlerin zikridir.
Bir de İhlas Sûresi’nde ne diyoruz? “Kulhü vallahu Ehad”; Allah’ın büyüklüğüne yemin ediyoruz. Her İhlas okumada Allah’ın büyüklüğüne, varlığına, birliğine yemin ediyoruz. “Kulhü vallahu” diyoruz; “Allah büyük”.
Salatu selam Efendimiz; “Bir kul İhlas Sûresi’ni okuduğu zaman cennet ona talip olur” diyor. “Ben bu kula talibim, bu bana kavuşmalı!” der. Allâhu Teâlâ’da der ki; “Bu İhlas okudu sana kavuşacak.”
Ne yaptın “Kulhü vallahu” dedin, Allah’ın büyüklüğüne yemin ettin. Hemen arkadan “Allahüs Samed”, Samet nedir? Kâinattaki her şeyin muhtaç olduğu zaten her şey O’na muhtaç. O ise kimseye muhtaç değil. “Lem yelid” doğurmadı, “velem yuled” doğrulmadı. “Velemye küllehu küfüven Ehad” O’nun dengi yok, O’nun benzeri yok. O’nun karısı yok, O’nun babası yok, O’nun anası yok, O’nun akrabası yok, O âlemlerde tek, eşi benzeri yok. Bu tecdidi imandır. Kur’ân’da muhkem ayet bunlar. Kevser’de öyledir. Fatiha’da öyledir.
Allâhu Teâlâ bir ayette; “Habib’im, sen o zenginlerin saltanatına sakın gıpta etme. Biz sana yedileri verdik” diyor.
Nedir 7’ler? Kur’ân’ın kalbi olan Fatiha’nın 7 ayeti. “Elhamdülillahi Rabbil âlemin” âlemlerin Rabb’ine hamd ettim, şükür ettim. Ne yaptın bu ayetle? Nimetin sermayesini yatırdın. Seni Allah yedirdi, içirdi, ikram etti.
Dünyada ne yaptı, onun sermayesi neydi? “Elhamdülillahi Rabbil âlemin”dir, bir kul nimet yedikten sonra ya da herhangi bir şeyden dolayı; “Elhamdülillah!” dediği zaman, şu iki melekte “Rabbil âlemin!” der. Sen, “Elhamdülillahi Rabbil âlemin!” dersen, ikisi birden “Amin!” der.
Birinci ayette ne yaptın, “Elhamdülillahi Rabbil âlemin” nimetin sermayesini yatırdık.
İkinci ayette, “Errahmânirrahim” dedin. “Ya Rabbi, Rahman ismin ile burada herkese lütuf ediyorsun, iyiye kötüye, düşmanına şeytana, herkese Rahman ismin ile ikram ediyorsun. “Errahmânirrahim”, Rahim ismi ile de herkesi ötede hesaba çekecen, ancak senin dediklerini yapana lütfedersin, rahmet edersin ama gerisine değil. Evvela nimetin sermayesini yatırdın. Sonra dediğimiz hadis neydi, her nefsin himmeti ve gayreti vardı, gayretten himmete döndü, çünkü; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Kur’ân’ı en iyi anlayandı, hadislerle şerh etti zaten. Peygamberimiz (s.a.v.) ahlakı sorulursa validelerimiz şöyle diyor; “Siz Kur’ân okumuyor musunuz?”
“Okuyoruz.”
“Öyle ise onun ahlakı Kur’ân’dı” diyor. Ahlakı Kur’ân olanın, söylediği Kur’ân olur. “Maliki yevmiddin”, “Din gününün sahibi.” Din günü neresi? Mahkeme-i Kübra (Mahşer). Onu gözünün önüne hemen getireceksin.
Bütün ümmetler toplanmış, bütün Peygamberler toplanmış, bütün melekler. Merkezi neresi? Şam!
“Dünyadaki en makbul yer Mekke mi, Medine mi?” diye sorsalar size, ne dersiniz? Mekke değil! İşte herkes “Mekke!” der, Medine’dir.
Medine’de kim yatıyor? Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz.
Allah ne diyor? “Ya Habib’im, seni yaratmayacak olsamâlemleri yaratmazdım.” O’nun yanında âlemlerin bir değeri yok. O zaman şimdi herkes aynı şeyi düşünüyor. Mekke mi, Medine mi? Çünkü; Kabe. Halbuki Kabe gibi Kabeler var, yukarıya doğru 5 tane kıble var. Hepsi Rasûlullah sallallahu ve sellem yaratıldığı için yaratıldı. Dünya üzerinde en değerli yer Medine’dir, sonra Mekke, en arkadan Şam.
Mahşer Nerede Kurulacak?
Şam; Mahkeme-i Kübra’nın (Mahşer’in) merkezidir.
Allâhu Teâlâ o dehşetli gün geldiğinde, dünyayı yayar ve götürür cennet ve cehennemin arasına yerleştirilir. Merkezi Şam’dır. Bütün ümmetler oraya toplanır.
Büyük bir saltanat içinde Şam’ın merkezine iner Cenab-ı Hak Celle Celalühü. Mahkeme-i Kübra hesap günü başladı.
Her amelden bin yıl, 50 amelden 50 bin yıldır. Dünyanın 1000 yılı; Cenab-ı Hakk’ın 1 günüdür. Böyle günlerle 50 bin yılı bir düşün ama adam gibi yaşayacaksın!
Bir müminde en kısa farzı bulunan bir namazın farzını kılacak zamanda Mahkeme-i Kübra’dan geçer gider. “Maliki yevmiddin” deyince en azından bunun farkında olmamız lazım en azından, dahası var.
Kabul Olunan Dosdoğru Namaz Nasıl Kılınır?
“Maliki yevmiddin” din gününün Mahkeme-i Kübra’nın hesabın sahibi ve hemen akabinde “İyyake na’budu ve iyyake nestain”, “Yarab, yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.”
Akşamdan beri ne diyoruz, “Ben’den istemeyene ben gazap ederim”, hergün namaza 40 sefer durduğumuzda, 40 sefer okunan Fatiha’da bunu söylüyoruz Cenab-ı Hakk’a. “Ya Rabbi, yalnız sana kulluk eder, yalnız senden isteriz.” Ama istemiyoruz! Yani; kendi sözümüzle de yalancı oluyoruz ve bu mübarek ayetin kapsamına girmeyen dünyada ve uzayda hiçbir şey görmedim ben. Bunu şerh etmeye kalksam ki ben alim değilim, kalan ömrüm yetmez. Yalnız bu ayeti… Bu ayetin kapsamadığı ben bir nebze görmedim. “İyyake na’budu ve iyyake nestain”in bu 4 ayette bunun bilincinde olarak okursan Cenab-ı Hak meleklere diyor ki; “Bak kuluma, ne kadar doğru söyledi.” Ama hiçbirinde kendinde değil, sen farkında değilsen, “Ey dil, sen yalancısın!” diyor.
Bu 4 ayeti muhakkak bilincinde okuyacağız, yoksa namaz namaz olmaktan çıkıyor. “Salat-u Nefs”te kalıyor, “Salat-u Cisim” var, “Salat-u Kalp” var, “Salat-u Ruh” var.
Bu 4 ayeti muhakkak okurken farkında olacağız, yoksa Allah azarlıyor her seferinde. “Sen yalancısın, diğer azalarına da ihanet ediyorsun!” Bunu dedirtmeyeceğiz. Zaten zikreden hiç dedirtmez bunu. Zaten Salat-u Nefsi geçen diğer namazları kılıyorsan, vallahi billahi başlangıç Tekbir’i “Allahu ekber” deyince, kıbleden Cenab-ı Hak tecelli ediyor, her zerrende hissediyorsun, her zerrende Cenab-ı Hakk’ı hissediyorsun. Kıbleden yani, secde ettiğin yönden Cenab-ı Hak tecelli ediyor. Ne vesvesesi, kim ne gelcek ama bazen de çağırıyon, açıyon onu (vesveseyi). Niçin?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ne diyor; “Vesvese imanın ta kendisidir” diyor.
Öyleyse onun hikmetini anlıyorsak zaten biliriz, anlamıyorsak bu hadise dayanarak bazen de vesveseyi açarız, devamlı değil ama arada da açarız. Kötü bir şey olmasada, hesabı, kitabı, tarlası, tapası, bir gelir geçer. Çünkü hadis var.
Ama Cenab-ı Hak çok büyük, muazzam şekilde tecelli eder kıbleden. İşte namaz… Namaz, anlatılmayacak şeyler verir sana namaz! O namazda kıbleden tecelli eder eğer zaten bunların farkında değilsen, namaz curcuna olmuştur.
“Elhamdülillahi Rabbil âlemin”, “Âlemlerin Rabb’ine hamd ettiğini” bileceğiz.
“Errahmânirrahim”, “Rahman” ismi ile burada herkese lütfeden Allah, “Rahim” ismi ile de ötede yalnız Allah’ın dinini yaşayanlara…” “Maliki yevmiddin” Mahkeme-i Kübra, “İyyake na’budu ve iyyake nestain” “Yarabbi, yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.” Kula kul sebep olur.
“Sebebe teşekkür etmeyen Allah’a teşekkür etmiş olmaz” diyor hadis-i şerifte.
Kula da teşekkür etmen gerekiyor ama nimeti veren Allah’tır, kul kepçedir. Kepçeyi tutan biri var, o el Allah’ın eli. Kepçede kuldur sebep olan hepsi bu kadar. Bulaşan kepçeyi yemeğe soktuğumuz zaman nasıl yıkıyorsak, o kulada teşekkür edeceğiz. Yani nankörlerdende olmayacağız, eğer bu dört ayeti unutarak geçmiş isen al Fatiha’yı geriden, baştan al yani; bu dört ayeti muhakkak bilerek, bilinçli bir şekilde oku, yoksa namaz namaz olmaktan çıkıyor, kalp gaflette. Ki müminin Miraç’ıdır namaz. Gaflette Miraç olmaz. Kişi Miraç yapar. Bu gaflet kalkmadan, bu hicap perdeleri kalkmadan, bu basamaklar tırmanılmadan, Allah huzuruna almaz o kişiyi.
Ne yapacağız? Peygamber salatu selam Efendimiz ne diyor; “İki günü birbirine eşit olan mümin ziyandadır” diyor.
Mal, meta için söylenmiş bir şey değil! Yani ilimde, zikirde, fikirde, kemalatta, tefekkürde, birçok şeyde, her gün bir arpa boyu da olsa yol alacağız. Öyleyse ziyan eden müminlerden olmayacağız. Nedir bu? İnsan güzel bir söz, güzel bir şey, her şey… Hiç ummadığın yerde olabilir, bunu alacaksın güzelse, ilimle, bilimle ilgili olursa. Allâhu Teâlâ’nın hoşnut olacağı bilim, ilimdir.
Peygamber salatu ve selam Efendimiz ne diyor; “Ya Rabbi, ilminde, malında, nimetinde her şeyin hayırlısını istiyorum” ilminde hayırlısı var, hayırsızı var. Şeytanda meleklerin imamıydı, ilim çoktu. Ne oldu? Yararlı ilim değil. Ne yaptı? Benliğe girdi, şuna girdi, buna girdi. Herkesin bildiği konu, girmeye gerek yok.
İki günümüzü birbirine eşit getirmeyeceğiz. En azından ne yapacağız? Sağdaki meleğe ne yazdırıyoruz? Sofraya oturuyoruz. “Yarabbi, senin isminle sofradan kalkıyoruz, Elhamdülillahi Rabbil âlemin” diyoruz. Ama 3 sefer ama 5 sefer, ama 7 sefer, ama 17 sefer yazdırıyoruz.
Allâhu Teâlâ’nın en hoşuna gitmeyen insanlar nankörlerdir. Allâhu Teâlâ’nın en hoşuna gitmeyen insanlar, yaşlılıkta zina yapanlardır. Allâhu Teâlâ’nın en hoşuna gitmeyen insanlar, fakir ve gururlu insanlardır.
Fakirken benliğe girmiş insanlar, gurura, kibre girmiş insanlardır. Allâhu Teâlâ’nın en sevmediği insanlar, varken cimri insanlardır, yani varken veremez. Allah ne kadar cömert!
Bir derviş evvela Şeyh’inin ahlakıyla ahlaklanır, sonra Resûlullah’ın ahlakıyla ahlaklanır, sonra Cenab-ı Hakk’ın ahlakının bir kısmıyla ahlaklanır. Bakın Allah’ın cömertliğine; kafire de, şeytana da rızık veriyor, düşman olduğu halde.
Birçok hadiste Peygamberimiz salatu selam şöyle buyuruyor; “Cennetin kokusu 500 senelik yoldan duyulur, cimri insana Allâhu Teâlâ kokusunu bile nasip etmez” diyor.
İster namaz kılsın, ister oruç tutsun, ister bin kere hacca git.
İşte Yunus bunu teyit etmek için diyor ki:
Sen Elif dersin hoca
Dilersen var bin hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir
*
Dört kitabın manisi
Bellidir bir elifte
Sen Elif dersin hoca
Manisi ne demektir? Bundan sonra giriyor demin okuduğum şey. Mümin asla cimri olmaz çünkü Peygamberimiz cimri değildi. Mümin asla cimri olmaz eğer müritse, Mürşit’i cimri değildir. Mümin asla cimri olmaz çünkü Allah’ı seviyor, Allah’a aşık, Allah cimri değil. Yani Allâhu Teâlâ’nın Adetullahı vardır.
O’nun sevdiği şeyler, sevmediği şeyler vardır. Allah cimrileri sevmiyor, demin saydım birkaç madde, daha çok madde var. Kişi edebi edepsizden öğrenir. Birinde edepsizlik gördü mü der ki “Bende var mı, ona ne kadar yakışmıyorsa, bana daha çok yakışmıyor…” diye bir kıyaslama yapar.
Bayazîd-i Bistâmi Hazretleri ve birçok Hz.; “Biz ahlakı, ahlaksızdan öğrendik” diyor. Şimdi burada sevmediği huylardan her gün bir miktar arınırken amel defterimize ama zikir, ama tefekkür, hayır hasenattır, sohbet, bir sadaka, her neyse… Hayırlı bir şeyle iki günü eşit tutmayacağız. Hayır şeyleri yapacağız, en azından namazı dün öyle kılıyorduk, bugün daha farkında, daha iyi, daha şuurlu kılacağız.
“Kulhü vallahu Ehad” deyince, Allâhu Teâlâ’nın büyüklüğüne yemin ettiğimizin farkına varacağız. Zammı sûre veya herhangi bir şey Allâhu Teâlâ’nın lütuf kapıları çok fazla, aklın alamayacağı kadar fazla. Öyle insanlar vardır ki, bir susuzluktan kıvranan köpeğe su verdiği için cennete girmiştir.
Allâhu Teâlâ’nın neyden, ne zaman, ne şekil razı olacağını bilemezsin. Bilemeyeceğin için daima “Mahlukata şefkatli davranmayan, Allah’tan şevkat beklemesin!” kesinlikle bu kutsi hadistir. Yukarılardan şevkat bekliyorsan çevrene şefkatle davranacan, kalp kırmayacan.
“Katı dilliler melundur” diyor Peygamberimiz. Hiç amelini galeye almıyor. Bir dil iğne gibi sokuyor, ısırıyorsa, onun ne bir namazı ne bir orucunun değeri yok. Ne için? Ahlakı yok!
Cenab-ı Peygamberimiz; “Ben güzel ahlakı tamamlamak için geldim” diyor. Devamlı ısıran, güzel ahlaka sahip değil; o ahlaksızdır. Allah ahlaksızı sevmiyor,Resullulah ahlaksızı sevmiyor! Bizde varsa arınmaya bakacağız.
Allah razı olsun, iki günü birbirine eşit saymayacağız. Tabii ki herkeste kusur vardır, kul olup da kusuru olmayan yok ki! Allah bu hakkı vermemiş zaten. Zamanın Gavsul Azam olsan günahı, kusuru vardır. Ancak Nebi’ler dışında, günahsız yoktur.
“Günah işleyen helak olur” demiyor Resûlullah Efendimiz; “Tövbeyi geciktiren helak olur!” diyor. Hepimizin hatası olur.
Tövbeyi geciktirmeyeceğiz, cimri olmayacağız ve şuurlu bir mümin olacağız. Allah’ın huzuruna durduğumuz zaman, O’nun huzuruna durduğumuzu bileceğiz. Kalbimiz tarlada, tapada, parada gezmeyecek.
Namazı bitirdikten sonra nerede gezersen gez. Ama bakın ben bir dilekçe veriyorum vali beye, bir talebim var. Çanakkale’den arıyor, “Sana şu saat randevu verdi”, ben buradan süratle gidiyorum; “Vali bey bize randevu verdi yav”. Hazretin huzuruna gireceğiz. On senede, yirmi senede bir kere… Eee be insan düşünsene! Allah seni her gün 5 defa huzuruna kabul ediyor! Bundan büyük saadet, mutluluk olur mu? Namaz kılan, benim dediğim şekilde namaz kılsa, vallahi de billahi de “Ben Allah ile konuştum!” dese doğrudur, yalan değil!
Sen “Elhamdülillahi Rabbil âlemin” diyorsun bilerek.
Cenab-ı Hak; “Bak, kulum ne kadar doğru söyledi.” Allah seni her gün, Yüceler Yücesi her gün, huzuruna kabul ediyor beş defa kıbleden tecelli ediyor sana, her zerren de O’nu hissediyorsun, bu nimetten, böyle bir hediyeden geri duranın aklına şaşarım… Onun için şuurlu Müslüman bunun farkındadır!
Allâhu Teâlâ’ya o namazında nasip ettiği içinde ayrıyeten, “şükür secdesi” yapıyoruz. Bin defa şükür secdesi yapsak, yine de hiçbir şey yapmış sayılmayız çünkü; huzura kabul etti seni.
Yüksek mevkideki adamın huzuruna kendini kabul ettiremezsin, çok geçerli bir şey olacak ki âlemlerin Rabbi seni huzuruna kabul ediyor ve bunun insanlar farkında değil! Sanki bir zorluk, sanki bir külfet. Hemen lambur lumbur çatalım. Ne oldu? Namaz bitti.
Şuursuz devamlı kılınan bir namaz salatu selam Efendimiz buyuruyor; “O namazlar ki, o ibadetler ki onların başına apaçık beladır” diyor. Niçin? Isıran bir dili var, ahlak yok! Mümin nedir? Dilinden, elinden her şeyinden emin olunan kişidir. Bunlar yoksa, ahlak yok. Ahlak yoksa, bacağın biri kırıldı, düşer.
İman, ahlak ve amel üç ayak bunlar. Mutlaka olacak “Ben müminim!” diyen insanda, benlikten çıkacak. Allah’ın aman kapısında duracak. Yoksa biz neyiz? Gücümüz ne, kuvvetimiz ne? Neyiz?
Adamı bir kene ısırıyorda küçücük bir şey, adam ertesi gün ölüyor. Hani sen ayyuka çıkmıştın! Atıp tutuyordun ya! Nemrud’u bir sivrisinek bitirdi… Öyleyse haddimizi bileceğiz. Kime külhanbeylik ettiğimizi bileceğiz yani.
“Allah var mı birader?”
“Var!” niye yok gibi davranıyorsun? Bu nasıl bir tezat? Hem var diyorsun hem yok gibi yaşıyorsun! Bunu anlayamıyorum ben. Varsa, var gibi yaşa o zaman!
————————————–
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#Allahvarmı #nimet #Cennet #cennetinsermayesi #FatihaSuresi #Fatihadaki7 #FatihaSuresi #şükür #şükr #Allah #salaturuh #salatunefis #salatukalp #dinisohbet #nimet #cennet #zikr #zakir #mahşer #namaz #güzelnamazkılmak #doğrunamaz #kabulediliribadet #tovbe #tövbe #Beyaz