Burada Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize kadar hiçbir Peygamberde Miraç olayı yok, hiçbirinde bak! Hazreti Musa ile konuşuyordu Cenab-ı Hak. Nerede? Turi Sina’da. Dini kurallar vardı, ibadet şekli vardı. Yani, Kur’ân’da olan birçok şey Tevrat’ta var, İncil’de var, Zebur’da var. Ama Kur’ân’da ziyadesi var, daha fazlası var. Ve ne Musa, ne İbrahim, ne şu, ne bu, hiçbir Peygamberde “Miraç” olayı yoktur. Şimdi bakın, Miraç olayının ehemmiyetine.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin, bu gece Miraç Kandili kutluyoruz.
“Miraç” biliyorsunuz Kur’ân’da Cenab-ı Allah; “Bir gece yarısı, kulumuz Muhammed’i, Mescidi Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya ulaştıran Allâhu Teâlâ’nın şanı ne yücedir. O, her şeyi hakkı ile görür, hakkı ile bilir.”
Böyle başlıyor Kur’ân’daki Cenab-ı Hakk’ın Miraç olayını anlatması.
Hazreti Cebrail geldi. Burak ile Resullulah’ı aldı ve Miraç olayı başladı. Ve diyor ki Allâhu Teâlâ; “Habib’imizi bir kısım ayetlerimizi göstermek için huzurumuza davet ettik. Huzurumuza aldık.” Değişik yönlerden anlatılıyor.
Orada, İbrahim Aleyhisselam’a uğradı. Musa Aleyhisselam’a uğradı Miraç’a giderken, Musa Aleyhisselam namaz kılıp, Peygamber’imizin ümmetine hayır dua ediyordu, o şekilde buldu. Hazreti İbrahim (a.s.)’de Peygamberimizle bize bir mesaj yolladı. İbrahim Aleyhisselam, Allah’ın dostudur.
“Ya Resûlullah, ümmetine benden selam söyle, cennetin toprağı düz ve çok hoştur.” Demek ki, cennete yapılacak şey yok, bu yüzden suyu topraktadır. Ondan sonra, işte ne varsa anlattı. “Ümmetime selam söyle, bu cennetin diyeti; “Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber. Vela havle kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” Yani, bütün peygamberlerin zikri buydu. Ondan sonra ve Miraç olayı başladı. Cenab-ı Hak Habib’ini huzuruna aldı.
Yol çok uzun çok… Anlatılacak çok şey var ama … Hatta “Yecüc” ile “Mecüc”e bile uğradı Peygamberimiz. Onları dahi Allah’ın yoluna davet etti. Reddetti onlar, kafirdi çünkü.
Ya çok geniş kapsamlı bir olay ama biz konumuzla ilgili olanı konuşalım yani, kendimize yetecek kadar bir zaman diliminde konuşalım. Vee Cenab-ı Hak huzura aldı.
“Müminin Miraç’ı namazdır” diyoruz her zaman… Niçin diyoruz? Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Allâhu Teâlâ’nın huzuruna gitti, “Ettehiyyatü lillahi vessalavatü vettayyibat” dedi. Gerisini Cenab-ı Hak söyledi. Ayetin son kısmını yine Resulullah söyledi.
Ve ayetin bitiminde bütün melekler; “Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü anne Muhammeden abduhu ve Resulu.”
Ve Cenab-ı Hak dedi ki; “Habib’im, Ben’den ne diliyorsun?”
“Ümmetimi” dedi.
Bak şimdi orada sen, ben mi vardık Resûlullah’ın yanında? Seni, beni istiyor. Demiyordu “Bana dünyayı ver”, demiyordu “Bana dağlar gibi altın ver”.
“Ya Habib’im dile dağları altın yapayım!” diyordu.
“Ümmetim!” diyordu.
Cenab-ı Hak diyor ki; “Ya Habib’im, dile, ne dilersen dile Ben’den.” “Ümmetim!” diyordu. O yüce Peygamber seni, beni istiyor yani. “Ümmetini sana verdim” dedi. Bunu herkes biliyor zaten. Senelerdir anlatılan gelen şeylerdir.
Ve Cenab-ı Hak beş vakit namazı, 50 vakit istedi biliyorsun. Peygamberimizi defalarca Musa çevirdi yoldan, “Bu ümmetime fazla gelir yapamaz”. İşte gitti geldi, gitti geldi, beş vakit elinde, en sonunda kabul etti, onu da çok buldu Musa (a.s.) ama kabul etti. 50 vakit kılacak yani, bugün beş vakit namaz kılan her mümine, elli vakit namaz yazılacak.
Bir rekat kabul olmuş namaz insanı cennete götürür. Bu kadar namazın içinde kabul olmuşu da olur.
Hepimiz için bu geçerli ve hediyelerin en büyüğü Allah’tan insana; namazdır. Namaz dinin direğidir. Miraç’tan önce, Cenab-ı Peygamberimizden ve Hz. İbrahim (a.s.)’den kalan 2 rekat namazdır. Peygamberimizin, peygamberlik döneminde namaz kıldığı yıl 11 yıldır veya 12 yıldır. Ama Miraç’ta namaz verildi. Ve başka hediyeler oldu, Bakara Sûresi’nin son ayetleri “Amenerrasulü” gibi, “Ayetel Kürsi” gibi. Cenab-ı Hakk’ın özel hediyesidir “Ayetel Kürsi”. Çünkü; Ayetel Kürsi’nin son ayeti:
“Esteizü billah”; “Vela yeuduhu hıfzuhuma ve hüvel Aliyyül Azim.” Ayetinin yakmayacağı hiç kötü cin yoktur. Bunu, tekrar tekrar okuduğunda ya cin toz olacak yada ateş olup yanacak. Bir de silah olarak müminlere verilen ayetlerden.
Cenab-ı Hak ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Muhkem ayetler, tecdid-i iman gibidir.” Biliyorsunuz.
Mesela; İhlas, “Kul hüvallâhü Ehad.” Yemin ediyorsun. Nedir Ehadiyet? “Allahüssamed.” Nedir Samediyet?
Bir insan, çok İhlas okursa çok rahat ölür, ölümü duymaz bile yani, çok rahat ölmek istiyorsan İhlas oku.
Ve o namaz ve diğer hediyeleri ile Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Miraç olayı kesiliyor. Ve müminlere ne oldu namaza başladı. Bugünkü İslam’ın yani, İslam’ın çatısı tamamlandı ve Ashab namazı, zekâtı, orucu, haccı, her şeyi zaten daha önceden Kur’ân’da pek çok emir belirtilmişti.
Biliyorsunuz 23 yılda tamamlandı Kur’ân. Miraç olayı da tamamlandı, Resûlullah bu âlemden göçtü, gitti.
Sonra ne oldu? Hz. Ebu Bekir geldi. Hz. Ömer geldi. Hz. Osman geldi. Hz. Ali geldi. Fakat burada bir Miraç yolunu açtı. Hiçbir peygambere, hiçbir ümmete âlemler yaratıldı yaratılalı nasip olmamış bir Miraç yolu var, kime? Resûlullah (s.a.v.) ümmetinin sufilerine, Veli’lerine açtı.
Ne diyor bir hadiste; “Benim ümmetimin Veli’leri, Ben-î İsrail Peygamberi mesafesindedir.” Peygamber değil bak, peygamberler mesafesindedir.
Diğer bir hadiste de diyor ki; “Mahşer’de, Mahkeme-i Kübra’da, peygamberler ile Veli’ler aynı safhadadır. Aralarındaki fark 1 derecedir ve Peygamberlik derecesindedir.” Veli’ler Allah’ın dostlarındır, Allah’ta Veli’lerin dostudur.
Şimdi bak ne yaptı? Miraç yolunu açtı. Kime? Sana, bana… Eğer Allah’ın ipine sıkı sarıldıysan eğer Allah’ı adam gibi zikrettiysen, hiçbir peygambere, hiçbir insana nasip olmamış bir yol Resûlullah’ın ümmetine açıldı. Çünkü; bu ümmet torpilli ümmet, böyle bir Peygamberin ümmeti, Allah’ın katında bunlar çok değerli.
Şimdi bir mümin vaat ediyor. Allah’a mülaki olmayı düşünmedikçe Allâhu Teâlâ bir mümine nasip etmez. İçten içe Allâhu Teâlâ’yı muhabbetle sevmek, her şeyin üzerinde sevmek, O’nun sevgisine hiçbir şey ortak etmemek gibi birtakım hisler duymaya başladığı an Cenab-ı Hak türlü sebeplerle, seni bir Mürşit’in kapısına yollar.
Yani, bunlar sende olmadıkça, bir Mürşit’in kapısı sana açılmaz. Gitsende “Senin nasibin bizde değil” der, çevirir. Bir vesileyle mümin bir Mürşit’e gider.
Mürşid’e gidişle, 7 tane Furkan alır kişi. Şimdi, dervişe açılan, Miraç’tan bahsediyorum. Resûlullah’ın Miraç’ı ile ümmetine Miraç ulaştı. Ki bu, kâinatta yaşanmamış bir olay!
Ha Miraç’ta Allâhu Teâlâ seninle, benim gibi konuşuyor. Ve bir Mürşit’e gitme ile yedi Furkan veriyor Cenab-ı Hak. Onun günahlarını sevaba çeviriyor. Günahlar kırmızı yazılır solda, sevaplar yeşil yazılır sağda. Buradaki kırmızılar renk değiştirip, buraya geçiyor. Furkanlar böyle başlıyor. Birinci ihlasın, birinci sırât-ı müstakîmin…
Bunların hepsi, tıkır tıkır açılmaya başlıyor sende. Ondan sonra, hiçbir cin sana zarar vermiyor. Hiçbir büyü seni tutmuyor. Yani, Cenab-ı Hak daha başlarken sana yedi tane Furkan hediye ediyor.
Kişi Nefsi Emmare’de, Nefsi Emmare’de dünyanın en büyük alim olsan… Bak, şeytan alim değil miydi? Meleklerin imamı idi. Ama Nefsi Emmare’deydi. Nefsi Emmare’deki bir insan, günde bin rekat nafile namaz kılsa faydası yok. Gideceği yer cehennemdir, hiç mümkün değil çünkü. Nefsi Emmare’nin dört tabakası var, yukarıdan aşağı.
Nefsi Emmare’de dört unsur var; toprak, ateş, su, hava.
Buna başlıyorsun. “La ilahe illallah, la ilahe illallah, la ilahe illallah, la ilahe illallah, la ilahe illlah” tokmağı başlıyor nefsin başına vurmaya. “La ilahe illallah, la ilahe illallah…” Nefsi Emmare’yi öldürüyor, zuhuratı geliyor.
Nefsi Levvame; “Allah, Allah, Allah…” ile Nefsi Levvame gidiyor.
Hoop “Hu” Esma’sı. “Hu, Hu, Hu, Hu, Hu…” gene devam ediyor.
“Hakk” Esma’sında Nefsi Mutmain başlıyor.
Cenab-ı Allah Kur’ân’da; “Nefsini mutmain etmeyenin cennete girmesi mümkün değildir.” Kim ki, nefsini mutmain etti; cennete girer.
Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmain’e geleceksin. Cennete girenlerden olacaksın, cennetin fakirlerinden. Ve nedir bunun karşılığı? “Hakk” Esma’sı.
“Hayy” Esma’sına geçiyorsun, “Raziye Makamı” geliyor. Ben-î İsrail Peygamberlerin mesafesi, bulunduğun makam. Hepsinin değil, Ulü’l Azm Peygamberler daha yukarda.
“Kayyum” Esma’sına geliyorsun, “Merdiye Makamı”.
“Kahhar” Esma’sına geliyorsun, Nefsi Safiye 7. makam.
Her dervişin göreceği yol. Buralarda, Miraç asla olmaz. Buralarda, “Miraç” beklemek, ummak kesinlikle doğru değil. Şimdi vakit olsaydı da, bu her geçen derste neler görecek…
Kâbe’nin aslı nerede? Mescidi Aksa’nın aslı nerede? Hangi semavatta?
Yani, her geçtiğin yerde neler göreceksin ama vakit yetmiyor.
Nefsi Safiye 7. makam. 7’inci Makama sadece bir “Altın Kapı”dan girer derviş ve seni “Huzur Hücreleri”ne alırlar.
7 âlemden biridir. Sonra, “Zikir Hücreleri”ne alırlar, ikinci âlemdir. Üçüncüsü, “Sidre Camisi”ni ziyaret edersin. 500 senelik yol kadar minaresi vardır, gümüşten. Yedinci kat, semavatın meleklerinin Hac yeridir. 4’üncüsü, “Kevser”i ziyaret edersin.
“Esteizü billah”; “İnna atayna kel Kevser.” “Ya Habib’im, sana Kevser’i verdik.”
Ve ondan sonra, “Sidre”, ağaç bu Dünya’nın 72 bin katı kalındığı var. Sonunu Allah’tan gayrı bilen yok. Her yaprağında, yüzbinlerce meleğin makamı var. Hz. Cebrail’in makamı, onun bir budağıdır, 70 bin senelik yol kadardır. Orada dört köşede Tevrat, İncil, Zebur, Kur’ân.
Otuzar bin melek devamlı yazar, onar bin melek devamlı olur. Orda hiç Tevrat, İncil, Zebur, Kur’ân sesi hiç eksilmez.
Ve son “Kudred Denizi”. Orada en son göreceğin şey, Cenab-ı Hakk’a tam mülaki olma, tam bağlanma noktası.
Birinci seyri sülük; 7 makam yukarıya doğru. Hazreti İbrahim Aleyhisselam’da oradadır, 7. makamda. Bunun dışında, diğer peygamberler yukarıdan aşağı dizilir.
Hz. Adem Aleyhisselam, birinci kat semavattadır. Burada, yapılan her zikrin, hepsi farkında olur. Ve onlarda, bu zikre katılır. Birinci seyri sülük kişi Veli’lerdendir. Ama Miraç bekleme. Miraç yok.
Ondan sonra, ikinci seyri sülük başlar. Niçin kâinattaki en büyük olay bu?
Peygamber (s.a.v.) Efendimize; “Ya Habib’im, seni yaratmayacak olsaydım, âlemleri yaratmazdım” diyor. “Âlemleri, seni yaratacağım için yarattım.” Ve ona Miraç yolunu açtı, ümmetine de açtı, ümmetinin sufilerine açtı, yani zikredenlere, zakirlere.
Ve kişi bu 7 âlemi hissettikten sonra, ikinci seyri sülük.
“Fenâfillah”, “Bekâbillah”, “Zühd”, “Muhsinler”, “Ulûlelbab”, “İhlas”, “Bi Hakkı Takva”. Fakat, bu ikinci yolda çatallar var. “Vahded-i vücud”, “Vahded-i şuhud.” Bir yere gelir; “İlmel yakîn”, “Aynel yakîn”, “Hakkel yakîn” gelir, bunlar o çatallarda alınan şeyler.
“İhlas Makamı”. Buraya sadece, her 100 yılda, 4 kişi gelir. Bunlara “Kutbul Aktap” diyoruz.
“Bi Hakkı Takva Makamı” ise; buraya her yüzyılda, Peygamberimize varis olan tek kişi gelir. Ona da “Gavsul Azam” denir. Bu arada, Miraç’ın tecelli etmesi lazım.
Miraç nasıl tecelli eder? Bak, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin dışındaki hiçbir peygamberin ulaşmadığı kapı ne oldu? Açıldı. Ve Resûlullah Miraç etti. Ve onun ümmetindeki Veli’ler, ruhani Miraç yapar. Ruhani Miraç’ı, cismani Miraç zannedersin. Çünkü; aynen Cenab-ı Hak böyle konuşur seninle.
İlkin kişi, Mescidi Aksa civarlarında rüya görmeye başlar. Oralarda dolaşır. Cenab-ı Hak ayet-i kerimede ne diyor:
“Bir gece yarısı kulumuz Muhammed’i.” “Kulumuz Muhammed’in astral bedenini” demiyor, “Mantal bedenini” demiyor, “Fizik bedenini” demiyor. “Kulumuz Muhammed’i” diyor.
“Bir gece yarısı kulumuz Muhammed’i Mescidi Haram’dan etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya ulaştıran Allâhu Teâlâ’nın Şanı ne yücedir. O, her şeyi hakkı ile görür.”
Peygamberin Miraç’ı başlıyor, bütün her şeyiyle ama ümmetinin Veli’lerine Ruhani Miraç kapısı açıldı. Hiçbir ümmete açılmadı. Ne Hristiyana açıldı ne Yahudiye? Hiçbiri açılmadı Adem’den bu yana, sadece Resûlullah Efendimiz. Çünkü; Allah’ın Habibullah’ıydı.
Ve Derviş, Mescidi Aksa civarında rüya görmeye başlar, Mescidi Aksa’nın etrafında gezerken, Levh’in açıldığını görür. Büyük Kur’ân. Böyle altınla yazılmış her harfi, bir dünya büyüklüğündedir o kadar muhteşemdir. Ayetler geçer, geçer, geçer. “Tak” bir ayet gelir kalır.
“Esteizü billah”; “İnna fetehna leke fethan mubina.” Ayeti sabit kalır. Ve “tayyi mekan” olur. Ne olduğunu anlamadan, Arşı Ala’da bulursun kendini.
Şöyle, etrafa hayran hayran bakarken, genelde sağ taraftan çıkar, insan kılığında çıkar Cenab-ı Hak. Böyle delikanlı kılığında, daha güçlü, böyle daha muhteşem Nur’lar saçılır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) iki hadiste şöyle anlatıyor:
“Ben dün gece rüyamda Cenab-ı Hakk’ı gördüm. Bir genç delikanlı kılığında, ayağında altın takunyalar vardı. Cennette geziniyordu” diyor.
Diğer bir hadiste de “Ben dün akşam Cenab-ı Hak’ı rüyamda gördüm, altın takunyalar vardı, genç bir delikanlı kılığında, başında Nurdan bir taç vardı, altın kelebekler yüzünün etrafında uçuyordu” diyor.
Cenab-ı Hak şekilden de münezzehtir. Ama bir şekilde tecelli edecek insana, genellikle “insan” şeklinde tecelli ediyor. Ve böyle, sağ taraftan muhteşem bir şekilde 6-7 metreye kadar sokulur ve seninle konuşur. Bu bizim başımıza geldi hamdolsun Rabbime yıllar öncesi.
Cenab-ı Hak’ı görünce, ben telaşa kapıldım, bir “vesvese gelir” diye. Allah bu anında bilir. Telaşa kapanınca dedi ki; “Ya Ali, her şeyden arınmayan, her muradına ermeyen, bir şey daha söyledi, onu sır olarak tutuyorum. Ancak, her şeyden arınır, muradına erer…” Ondan sonra, bir yere bakıyordum. Sonra onu izah etti. Birçok eşyanın sırrı kalktı ortadan. Bunlar çok anlatılacak şeyler değil.
Şimdi, Cenab-ı Hak ne verecekse ne olacaksa, sana sonra bir tayyi mekan oluyor, kendini aşağıda buluyorsun; Miraç olayı bu. Bu olay kâinattaki en büyük olaydır. Seni yaratan, âlemleri yaratan Allâhu Teâlâ seni karşısına alıyor. Ondan sonra sen de muhteşem değişiklikler olur.
100 metre, 500 metre ötedeki konuşuyordur, birazdan onun karşıdakine yumruk atacağını bilirsin. Bir ağacın yanına sokulduğun zaman ağacın heyecanını görürsün. Şöyle bir bakarsın alnına bir adamın, o kadar şey çok şey anlarsın ki, bunlar insan arasında konuşulmaz yani. Senden eşyanın sırrını kaldırıyor Allah.
Ve orada ehli hikmet, ehli hüküm makamları verilir. Artık seni Mürşid etmiştir Allah. “Her şeyden arınmayan, her muradına ermeyen” dediği an, sana görev verir. Sen her muradına erdin, artık bir gurubun başına geçmen gerekiyor. Bu görevi veren Allah. Ve Resûlullah’da bunu teyit eder. Ve dönüş. Çok nadir insanda, yani, şöyle bir milyonda 5 kişide, 3 kişide kaymalar olur. Onu Allah bilerek yapar, bunlarda “Meczup Veli”lerdir, onu anlayamazsın.
Yani, bu mübarek yol Cenab-ı Hakk’ın “Zakirler” diye anlattığı Kur’ân’da.
Cenab-ı Hak, Kur’ân’da ayet-i kerimede, “Çok namaz kılın” demez. 58 yerde; “Namazı, dosdoğru kılın!” demiştir. “Çok namaz kılın” demez, “Çok oruç tut” demez, “Çok hacca git” demez. O, çokluk kelimesini kullanmaz.
Yalnız, zikirde; “Zikran kesira”. Zikir farzdır. Mürşit farzdır.
“Esteizübillah”; “Fesebbih bihamdi Rabbike vestağfirhu innehu kâne tevvaba.” Peygamberimize bakın abi. Yani, “Rabb’ine hamd et, zikret ve istiğfar et” diyor. Habib’ine bunu emreden, Habib’i bunu yapacaksa sen mi bunu yapmayacaksın?
Ha şimdi, zikir farzdır. Zikir, birçok yerde geçer. “Ben’i, sabah akşam zikredin” emri var.
Cenab-ı Peygamber (s.a.v.) Efendimiz diyor ki; “İbadetler, her türlü ibadet, insanın vücudu zikirse, kafası zikirdir.” Kafa yoksa hiçbir şey yok insanda. Zikir, bir bedendeki bir baş gibidir. Bu kadar ehemmiyetli.
Onun için, kardeşlerim, zikir, ibadetlerin en eftalidir, güzelidir.
Zikir, Kur’ân’dan da üstündür.
Zikir, namazdan da üstündür.
Zikir, hacdan da üstündür.
Şimdi Kur’ân Allah’ın sözüdür, zikir Zât’ıdır, kendisidir.
Kur’ân’da zikirdir ama zikrin en eftali; Yaradan’ın kendisidir.
Kur’ân sözüdür. “Namazdaki zikir kısmı diğer kısımlardan üstündür” diyor ayette. Başlangıç Tekbiri; “Allahu ekber” zikirdir. “Semiallahü limen hamideh”, zikirdir. “Sübhane Rabbiyel ala, Sübhane Rabbiyel Azim” zikirdir. “Bu zikir kısmı, diğer kısmından üstündür!” diyor. Neden? Zât’ı, kendisi. Konular uzun ama zamanımız dar. Yani Miraç çok önemli bir olay, kâinatta ki en önemli olaylardan biri. Keşke zaman olsaydı da, bunları yaysaydık ama özet, özet, özet, özet buyurun.
Şimdi kasideleri dinleyelim.
#mirac #miraç #astralbeden #astral #Ayetelkürsi #zakir #nefsmakamları