İNSANIN BAŞINA GELEN İYİLİK VE KÖTÜLÜKLER

0
110

Estaizübillah, “Başınıza gelen her türlü iyilik; Allah’tandır, kötülük ise nefislerinizdendir. Nefislerinizin yapmış olduğu fiiliyatlardandır”, buyuruyor Cenab-ı Allah ayet-i kerimesinde.

İnsan bedeni ve nefsi itibariyle aciz yaratıldığından dolayı, acziyetini bildiği için hep bir ilah bulma ve sığınma ihtiyacı buluyor kendinde. Geçmiş tarihlerde yıldızlara tapan oluyor, Güneş’e tapan oluyor, Ay’a tapan oluyor. Yani değişik değişik şeylere birçok tapınma ayinleri oluyor. Ama bu kuru bir tapınmadan ibaret. Yani tapılan şeyle kulun arasında, insanların arasında bir bağ yok. Kendi içlerinden ürettikleri ilahlar.

Allâhu Teâlâ; Adem (a.s)’ı ilk yarattığında topraktan, sonra çamurdan, ondan sonra ona şekil ve nizam verdi ve kendi ruhundan üfledi. Ondan sonra Adem (a.s)’a can geldi.

Allâhu Teâlâ; sizi bir tek nefisten, daha sonra o nefisten de eşini yarattı ve onlardan sonra da, diğer nefisleri yani; erkek ve kadın olarak diğer nefisleri Yaratan’dır. Nefislerin yeryüzüne gelme vesileleri ne ile oldu? Allâhu Teâlâ iki çift arasında sevgi bağı ve şefkat, bunları meyilli kıldı ki onların birlikteliklerinden zürriyetin devam etmesini sağladı. İşte bunu da evlilik müessesesiyle nizama koydu. İnsanın yaratılmışı, kainatın küçültülmüşü gibidir zaten. İnsanda nasıl dört ana sır madde mevcut ise; su, hava, toprak, ateş, kainatda aynı ana sır maddeler mevcut. Bizim bedeni olan cisim bedenimiz, bu dört ana sır maddeden meydana geldiği için bunun gıdaları yani ihtiyaçları da yine bu dünyada bulunan bu dört ana maddeden meydana geliyor.

Manevi yapacak olduğumuz fiiliyatlar da neye bağlı, bu madde bedenle olan fiiliyatlar. Namaz olsun, oruç olsun, diğer ibadet-i taatlar hep neyle bu cisim bedenle yapıyoruz. Kötü ve çirkin olan şeyleri de bu madde bedenle yapıyoruz. Onun için Allâhu Teâlâ bizi yarattı ve başıboş bırakmadı. Onun için bizim için en lazım olan gelen şeyleri ne ile bildirdi; Peygamberleriyle ve kitaplarıyla. İşte bunları ölçüye, nizama koydu. Yani insanın kullanma kılavuzu ne olmuş oldu; Peygamberin sözleri ve kitapları. Bunlara ne kadar riayet edersek o zaman biz daha rahat ve huzurlu yaşayacağız.

Aynı bu bir araba alıyoruz ya da evimize bir makine alıyoruz. Onun yanında nasıl bir kullanma kılavuzu veriyorlarsa biz ne kadar ona riayet edersek, o kadar randımanlı ve uzun ömürlü kullanmış oluyoruz o maddeyi. Nasıl ki bir araba aldığımız zaman işte bunun 6 aylık bakım var ya da ne bileyim 3000 km. bakım var. İşte insanoğlununda hem cismani hem de ruhani bakımları vardır. Bu bakımlar da nedir? İşte; “Nefsinize zulmetmeyin” diyor. Mesela; aşırı derece vücuduna, bedenine yüklenirsen ne oluyor; zarar oluyor, ziyan oluyor, hasta oluyorsun. Maneviyatta da eğer sen Allâhu Teâlâ’nın emirlerine, nehillerine uymazsan, bu sefer de manevi yönden çökmüş oluyorsun. İşte başımıza gelen kötü olaylar da neyin müsebbibi? İşte arabana sen ne kadar iyi bakmazsan hor kullanırsan, işte kendine de aynı şekilde kullanırsan bunun neticesi olarak da arıza veriyor. İşte bizim de başımıza gelen şeyler bu arızadan dolayı, bizim yapa geldiğimiz arızalardan dolayı. Onun için Allâhu Teâlâ ne buyuruyor; “Harama yaklaşmayın.” Yani bu cinse karşı da harama yaklaşma, diğer menfi ameller olarak günahlarda da harama yaklaşma.

Mesela; kişi işte diyor, “İçki içiyor, birkaç tane, birkaç taneden bir şey olmaz” diyor, sonra bakıyorsun alkolik oluyor. Her akşam iki, üç tane içmeden bırakamıyor. Ya da kumar illetine bulaşıyor. İşte “Bir kere, birkaç defa oynayacağım” diyor, bir bakıyorsun adam birkaç milyonluk para harcamış, hala kumardan vazgeçemiyor. Çünkü  Allâhu Teâlâ yarattığı kulu bilmez mi? Çünkü senin nefsin o şeye meyilli yaratılmış. Emmare, Levvame, Mülhime. Bunlarda kayabilirsin. Onun için hiç kimse kendine güvenmemesi lazım. Hatta Abdülkadir Geylani Hazretleri, “Allâhu Teâlâ beni bir ev dolusu altınla sınasa, onu geçerim elhamdülillah” diyordu. “Ama” diyor, “Bir kadının bir mil uzaktan başörtüsüyle denese, ona garanti veremem” diyordu. Hatta ayet-i kerimede bile ne diyordu Yusuf (a.s)’ın olayında; “Bizim eğer sana delilimizi göstermeseydik, yani burhanımızı, delilimizi göstermeseydik, neredeyse ona meyil edecektin” diyor.

Allâhu Teâlâ’nın işte o hıfzı korumasında. O da neden; Allâhu Teâlâ’ya çünkü niyazda, ibadet-i taatında, Allâhu Teâlâ işte müminleri koruyor. Ayet-i kerimesinde; “Ey iman edenler, sabırla namazla Allah’tan yardım isteyin. Allah sabredenlerle beraberdir” diyor.

Başka ayette ise, “Allah’a saygı duyanlardan başkasına ağır geliyor.” Namaz için söylüyor bunu. Yani insan günah işlemekten, hata yapmaktan beri değil. Hatta Allâhu Teâlâ ne diyor, “Ey günahlarında nefislerine israf eden kullarım- yani günahta ısrar eden kullarım, Allah’tan ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları affedicidir” buyuruyor. Korunmak içinde tabi Allah’ın yolunda olmak lazım.

Çünkü; Ankebüt 45’te de ne diyordu Allah; “Sana vahyedileni oku, namazı ikame et. Çünkü namaz insanı fuhşiyattan, münkerden yani çirkinlikten, çirkin olan şeylerden ve kötü olan şeylerden korur. Zikir ise Zikrullahu Ekber, zikir ise en büyük ibadettir” diyor. Yani bir insanın bedeninde, beyin neyse; zikirde o. Çünkü her şey, mesela biz namaz kılıyoruz, namazda zikir. Çünkü Allâhu Teâlâ’nın ayetlerini okuyoruz. Ondan sonra Kur’ân okuyoruz. Kur’ân da Allah’ı hatırlatan, andıran şeydir. Mesela, bize Allâhu Teâlâ bir ayetten, kıssalardan bahsediyor geçmiş kavimlerden. İşte orada peygamberi ne diyor? Vahyediyor. İşte; “Falanca yere git, orada kulları ikaz et.” Yani emreden Allah. İkaz olunan kim? Kullar. Kulların yaratıcısı kim? Allah. İnkar edenler, neyi inkar ediyor? Allah’ı. Hep baktığımız zaman hep işin sonu Allah’a varıyor, Allah’ı anmaya varıyor.

Mesela; Allâhu Teâlâ, Musa (a.s)’a işte, “Elindeki asayı at ejderha olsun. Onların attıklarını yutsun” diyor. Şimdi emreden kim; Allah. Mucizesini gösteren kim; Allah. Onları inkar eden kim; Allah’a inanmayanlar. Hep Allah, Allah, Allah. Yani işin her sonucu nereye varıyor; Allâhu Teâlâ’ya. Ondan sonra, Allâhu Teâlâ nimetlerinden bahsediyor. Mesela işte, “Yeryüzünü donattık” diyor. Ondan sonra “Ona yedi katman bina ettik. Nehirler akıttık” diyor. “Bulutlar müjdeleyici olarak gönderdik” diyor, “Yağmurdan evvel. O yeryüzüne yağdıktan sonra  yeryüzü yemyeşil olur” diyor. “Ya da suyu daha fazla derine çeksek, onların hali nice olurdu” diyor. Yani kullarla bir bağ kuruyor. Onları hatırlatıyor, yine andırıyor yani kendini ki. Başka bir ayette ise işte; “Hayvanların kanlarından ve ferzlerinden yani yedikleri buğday nebatattan onların ikisinin arasından bir içecek gıda çıkartırız” diyor. “Onların boğazından kolayca akıp gider” diyor. “Bunlar Allah’a şükretmeniz için yeterli değil midir?” diyor. 

Yani nimetlerinden de bahsediyor. Mesela; “Arıya vahyettik” diyor. O arı işte çeşitli çiçeklerden ne yapıyor? Onların şerbetini topluyor sonra kusuyor bal meydana geliyor. Yani sen gidip çiçekten ayrı ayrı toplayıpta, o balı üretemiyorsun. Nimetlerini hatırlatıyor ki şükredesiniz diye. Yani Allah’la bir yine anma oluyor burada. Şükrü kime yapıyoruz; Allah’a. Allah’a anıyoruz şükrettiğimiz zaman. “İşte size gözler, kulaklar, gönüller veren Allah şükretmeye değmez mi?” diyor. Yani bu nimetlerini hatırlatıyor ki, yani Allah’la beraber, daimi Allah’la beraber olmayı, Allah’la olmayı bize söylüyor yani. Allâhu Teâlâ’nın Esmalarını zikrediyoruz mesela. El Hafiz. Hafiz ne; muhafaza eden. Kim ediyor, Allah ediyor. Ondan sonra, El Latif. Latif; lütfeden. Kim lütfediyor, Allah lütfediyor. Es Selam. Selamet veren. Kim selamet veriyor; Allah. Hep işin ucun nereye varıyor; Allah’ı anmaya.

Ne diyordu şair? “Harfi nefsi ‘La’ da kalma hemen İllaya gel.” Yani la yokluk. Allah’tan gayri her şey nedir; yok hükmündedir. Sen hemen öze, İllallah Allah’a gel. Geç bu varlık aleminden, Alem-i Esmaya gel. Varlık aleminde takılıp kalma, onların tecelliyati olan Esmalara gel. Surette insan olup, sirette hayvan olmasan; kır nefsini hayvaniyetten, Ayet-ül Kübra’ya gel. Yani insan görünüm olarak insan suretindedir ama sireti yani iç alemi karakteri nedir? Kır nefsini hayvaniyetten, karakterini, Ayet-ül Kübra’ya gel. Yani şu mükevvenatta olan her şey nedir? Allah’ın ayetleridir.

Allah kullarına zulmedici değil. “Onlar” diyor, “Kendi nefislerine zulum ediyor.” Yani bir kişi günah işlediği zaman kendine zulmetmiş oluyor.

İşte Nuh (a.s), Allâhu Teâlâ’ya niyazda bulundu; “Ya Rabbel Alem, bunlar beni dinlemiyor, bunlarla benim aramı ayır” dedi. Allâhu Teâlâ da işte Nuh kavmini helak etti. Ondan sonra, kurtardıktan sonra Nuh (a.s)’a dedi ki; “Ona heykeller yap, insan heykeli.” Yüzlerce, binlerce, kaç tane adedi artık bilmiyorum ne kadar olduğunu. Ondan sonra, yaptıktan sonra, işte günlerini, aylarını, belki de senelerini verdi. Yaptıktan sonra, Allâhu Teâlâ’ya söyledi; “Yaptım ya Rabbil Alemin” dedi. Ondan sonra, “Ya Nuh, onların hepsini yerle bir et, hepsini kır.” Nuh (a.s) kıracak. O kadar günlerini vermiş. Eli gitmiyor yani. O kadar da itina ile yapmış. Ama emirde büyük yerden; Allâhu Teâlâ’dan, mecbur hepsini kırdı.

Bunun sebebini sordu sonra Allâhu Teâlâ’ya. Dedi; “O kadar beni zahmetle uğraştırdın, yaptım bunları. Bunları sonra benden kırmamı istedin. Bunun hikmeti sebebi nedir ya Rabbil Alemin?” O da dedi; “Ya Nuh, hani ben kavmin için aramızı ayır dedin ya, ben onları helak ettim. Benim halimi anlayasın, bilesin diye sana bunu yaptırdım” diyor. Rabbil Alemin’in düşün yani merhameti ne kadar fazla. Ki Allâhu Teâlâ, “İnsanı ahsen sıfatta yarattım” buyuruyor. Ki o ahsen sıfatta yarattığı eşref-i mahluk, “Yarattıklarımın en şereflisi” dediği insan ve Allâhu Teâlâ’ya asi oluyor. 

Allâhu Teâlâ müminlerin, iman edenlerin velisidir, dostudur, yardımcısıdır. Onun için kiminle dostluk ettiğimize dikkat etmemiz lazım. Dosta yakışanı yapmak lazım gelir. Allah bizleri muhafaza eylesin, Sırât’l Mustakîm yolundan ayırmasın İnşaallahurRahman. 

NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.

#Allah #Ankebut #iyilikler #kötülükler #muhabbet #HzMusa#HzNuh##sevgi #tasavvufsohbeti #Hakk #mumin #insan #İslam #ilim #ibadet #zikir #zikrullah #nefs #tasawuf#nefis #başınagelenler

 

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız