İşte, onlar 24 saat Allâhu Teâlâ’nın huzurundadır. Onlar; konuşurken de, uyurken de onların kalbi, Allâhu Teâlâ ile beraberdir. Onlar Allâhu Teâlâ’dan asla gafil olmazlar, üç saniye gafil olsun, gider boy abdesti alırlar, bedenini cenabet bilirler. Yani kişiden kişiye de çok farklar var.
Şimdi biz müctehid alimlerin fetvaları ile rukuda:
“Sübhane Rabbiyel Azim” diyoruz.
Secde de; “Sübhane Rabbiyel Ala” diyoruz.
Peygamber(s.a.v.) Efendimiz bunu kesinlikle böyle ifade etmiyor. Rukuda da, secde de de; “Sübhanallah deyin” diyor. En az üç defa. Ama bu böyle yerleşmiş böyle gidiyor. “Sübhane Rabbiyel Azim. Sübhane Rabbiyel Ala” diyoruz. Yine Subhan var. Azim ve Ala bunlar müştehid alimlerin fetvaları ile diyoruz.
Peygamberimiz (s.a.v.) namazın dışında, 33 tesbihi emretmiyor. Sadece “10 adet” diyor; 10 defa “Sübhanallah”, 10 defa “Elhamdülillah”, 10 defa “Allahu ekber”. Namazlardan sonra bunu diyor.
Yatağa girdiğiniz zaman, her gece mümin yatağa girdiği zaman, 33 defa “Sübhanallah”, 33 defa “Elhamdülillah”, 34 defa “Allahu ekber”. Bunların adeti 100 yapar, Peygamberimizin tembihatı bu. Ama böyle içtihat edilmiş, böyle geliyor. Ha buna da baş kaldırmak doğru mu? O da doğru değil. Takva ehli yani, takvada kemalat bulanlar Peygamberimizin dediği gibi yapar. Bunları zamanla öğrenirsiniz. Allâhu Teâlâ nasip eder.
Yani, o da namaz kılıyor, bizde kılıyoruz. O da tesbih çekiyor, bizde tesbih çekiyoruz. O da şunu yapıyor, bizde yapıyoruz. Öyle değil işte, içeriği çok farklı. Çok, çok değişik haller var. Makamlar öyledir ki birinin işlediği sevap, diğeri için günahtır. Onun işlediği sevapta, onun için günah sayılıyor, o artık zirve.
İşte insanlar, şeriatı öğrenmeden tarikatta kemâlat kazanamaz.
Kemalat öğrenmeden, hakikatte kemâlat kazanamaz.
Hakikat öğrenilmeden, marifette kemâlat kazanamaz.
Şeriatı iyi bilmek lazım ki, tarikatta kemâlat başlasın. Bugün şeriatta öyle haller vardır ki:
Hangi ayakla tuvalete girilir? Hangi ayakla camiye girilir? Hangi ayakla camiden çıkılır? Ayakkabı nasıl giyilir? Ayakkabı nasıl çıkarılır? Eve girdiğin vakit ne yapacaksın?
Ayakkabı kesinlikle, sağ ayak ile giyilir, sol ayak sonra gelir. Eve girdiğin vakitte:
“Eûzu billahi mineş-şeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim” dediğin an, seninle gelen şeytan kapıda durur, diğer şeytanlara der ki; “Bu evde bize ne yatak var ne yemek var” der.
Ve ayakkabı. Sol ayağını önce çıkaracaksın, sağ ayağını sonra. Giyerken sağ ayağını önce giyiyordun, sol ayak sonraydı. Çıkarırken de sol ayak önce, sağ ayak sonra.
Şeriat buraya kadar insana bir nizam ve intizamı ifade eder. Ama biliyor muyuz, bilmiyoruz. Lambur lumbur gireriz, lambur lumbur çıkarız.
Eve girdiğin vakit; Eûzu Besmele’den sonra her eve girişinde Ayetel Kürsi oku. 5-6 ay demeden maddi sıkıntıların yok olmaya başlar. Selam versen de olur.
Selam. Camiye selam verilir. Kabire selam verilir. Eve de selam verilir. Ama hiç bir şey okumadan lambur lumbur girersen. Şeytan da seninle içeri girer. Ona o gece yatakta vardır o evde, yemekte.
Ee biz, şeytanı kapıdan kovmasını bile bilmezsek, kemalat olmaz. Çıkarken de oku. Evinin kapısından çıktığın an Ayetel Kürsi oku. Okursan, o seni o gün birçok şeyden korur. Ama gelince de oku ki, eve sokma onu. Sen eve sokup dışarıda okuyorsun. Ona diyorsun ki; “Benim yerime kal evde. Ben akşam gelirim. Yarenlik ederim yine.”
Bir insan bineğine bindiği zaman ister at, ister eşşek, araba ne olursa olsun. Eûzu Besmele dememişse, biraz sonra şeytan sana der ki; “Hadi bir türkü söyle.” Sen başlarsın türkü mırıldanmaya. Türkü bilmiyorsan, bu sefer seni boş kuruntularla oyalar. Kafanda bir sürü boş kuruntu ile yolculuk edersin.
Biz insanlar bunun bile farkında değiliz. Kır onun belini orda Eûzu Besmele ile. Arabada da der; “Bize, burada yer yok, koltuklar dolu.” Boşta olsa. Diğer şeytanlara der ki; “Dön geri bu herife, biz türkü söyletemeyeceğiz.”
Yani; “Şeytan apaçık sizin düşmanınızdır” diyor Cenab-ı Hakk. Bu gece gündüz peşimizde. Apaçık senin düşmanın, buna karşı tedbir al, alıyor muyuz, yok! Kim alıyor, almamız lazım.
İşte kemâlat… Kemâlat… Kemâlat…
Bunların hepsi öğrenilecek. Ne kadar öğrenirsen, o derece kendini şeytandan da, nefisten de, bir sürü hannaslardan da, şundan da, bundan da korumayı da öğreneceksin.
“Sübhanallahi velhamdü lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber. Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” Yani yemin var. Bunu çok okuyun, kalkandır. Ateşe karşı da kalkandır. Zorluğa karşı da kalkandır. Şeytana karşıda kalkandır. Bu seni kale gibi korur her bir taraftan. Peygamber salatu selam Efendimiz de diyor; “Onu çokça okuyun aklınıza geldikçe.”
“Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim.” Cenab-ı Hakk’a çok büyük bir teslimiyettir, O’na da bu şekil teslim olun.
Şu kapıdan girince teslim olacaksan anahtar; “Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim”dir, o anahtar ile orayı açmazsan, o teslimiyeti kendi başına başaramazsın, bilmek lazım, bilmek lazım, bilmek lazım.
Yani ne kadar bilirsen o kadar hayatına çeki düzen verirsin. İşte kemâlat başlar kalpte, tezahürat başlar iyiye karşı.
Ya âlemlere rahmet olarak gönderilen Nebiler Nebisi yanlış şey söyler mi? Ne söylemişse, onun altında bin bir tane hikmet vardır. O, o haliyle bize ışık tutmuştur, bize yol göstermiştir, bizi selamete çıkarma gayretine girmiştir.
NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.
#evegirişnasılolmalı #hangiayaklaevegirilir #rukudazikir #namazsonrasızikir #secdedezikir #zikir #tesbihat #şeytan #hangiayaklaevegirilir #şeriat #AyetelKürsi
Allah razı olsun
Amin cümle müminlerden inşaallah.