Âl-İ İMRAN 27. ÂYET-İ KERİMESİ

0
132

Allah Celle Celaluhü, Âl-i İmran 27. Ayet’te, “Geceden gündüzü, gündüzden geceyi çıkarırsın, dönüştürürsün. Ölüden diriyi, diriden de örüyü çıkarırsın. Ve dilediğini hesapsız rızıklandırırsın” buyuruyor ayet-i kerimede.

Bunların ikisi de tam zıt kavramlar. Bir gece, bir gündüz. Biri ölü, biri diri. Ama ikisinden de ne yapıyor Allahu Teâlâ? Birbirinden ayrı, aralarındaki kavramlarla devranı, yani nizamı devam ettiriyor. Hayat harekettir, her şey menziline doğru akıp gider. Yani duran bir şey yok. Allahu Teâlâ; “Geceden gündüzü, yani karanlıktan aydınlığı çıkarıyorum” diyor.

İşte insanlarla muhatap olduğumuz zaman bunun görünen tarafları, hal ve hareketleri, konuşmalarına göre ne yapıyoruz; bunun biz aydınlık tarafını görüyoruz. Aynı Ay gibi.

Ay nasıl; Ayın görünen parlak görüntüsünü görüyoruz. Oysa Ayın bir de arkası, karanlık yüzü vardır. İşte bu da insanın görünen ve görünmeyen tarafı. Aydınlık tarafı bize göstermiş oldu. Bir de herkesin bir karanlık tarafı vardır. İyi veya kötü ama bunu bize göstermemiştir. Veya geceyle gündüz gibidir. Gündüz olan tarafı bize gösterdiği, gece ise göstermediği tarafıdır. Bir insanın bilmediği her şey nedir; onun karanlık tarafıdır. Çünkü; o aydınlanmadı, gündüzlenmedi.

İşte Allahu Teâlâ; iman nuru, yani gündüzü eğer bir insana nasip olduysa, o işte geceden gündüze çevrildi. Eğer; o iman nuruyla aydınlanamadıysa, Allahu Teâlâ ayet-i kerimesinde ne buyuruyor, “Allah onların ateşlerini söndürür, onları karanlıklar içinde bırakır, artık onları görmez” diyor. İşte iman edip, salih amel işleyenler, ve sırat-el mustakim yolu istikametine giden kişi ne yapıyor; gecesini gündüze çevirmiş oluyor.

Gündüzden geceyi çıkarmak ne gibi oluyor? O da işte bu yolda giderken, işte namazı bırakıyor, virdi bırakıyor. Bununda işte; gündüzü, geceye çevriliyor. Çünkü tekrar eski karanlık haline dönmeyi tercih ediyor.

Ondan sonraki ayet neydi; “Ölüden de diriyi çıkartan yine Allahu Teâlâ”. Ondan önce İslam nuru gelmeden evvel neydi; kalpler ölüydü. Neden? Dünya meşgalesiyle oyalanıyordu. Dünyada fani, gelip geçici, esas bizim gidecek olacağımız yer neresi; ebedili yurdu, ahiret yurdu. Ahiret yurdunda da ya cennet var ya cehennem. Şimdi cehenneme girip azap çekmek, yaşamak, ne kadar yaşamak! Yani her tarafı yaşamak olsa ne olur! Her gün azap içindesin ya da cennete girip, izzet-i ikrama mı mahzar olmak! Hangi yaşam, hangi canlılık daha elzemdir?

Çünkü; Allahu Teâlâ, Peygamber Efendimize ayet-i keriminde buyuruyor; “Ey Habibim, sen sağıra ve köre duyurabilir misin?” diyor.

Çünkü sağır niye;  iman nurunu yani imanı kabul etmedi, sağır kesildi. Yani ilmel yakin olamadı. Sonrada “Kör” diyor. Neden? Aynel yakine de yakın olamadı. Çünkü; şu mükevvanata bakıp onun bir yaratıcısı olduğunu algılayamadı, göremedi yani.

Ayetinin devamındaysa ne diyor; “Sen kabirdekilere duyurulabilir misin?”

Yani burada Hakkel yakinı yaşayamadı, ölü vasfında kaldı. Allahu Teâlâ onları yani “Yaşayan ölüler” olarak nitelendiriyor yani. 

Allahu Teâlâ; “Diriden de ölüyü çıkartırız” diyor. Yani ha kafana sıkmışsın, ha imanı terk etmişsin aynı şey. Çünkü; insan bu seçimle yaratılış gayesine, yaratılış amacına yanlış hareket etmiş bulunuyor. Çünkü; herşeyin bir yaradılış amacı, gayesi var. Yani gökte uçan bir fil yok. Ya da bir gemi karada gitmiyor yani. O denizde, suda yürümek için. Yani her şeyin bir yaradılış amacı gayesi var.

Allahu Teâlâ da insanlar için ne yarattı? Ayet-i kerimesinde; “Ben cinleri ve insanları Bana ibadet etmeleri için yarattım, kulluk etmeleri için.”

Abdiyet makamı, yani Peygamber Efendimiz’in Abdühu ve Resulü, ilk önce Abdiyet geliyor bak, ondan sonra; Resul.

Allahu Teâlâ, kutsi hadiste; “Ben gizli bir hazineydim, bilinmekliği istedim” diyor ve alemleri yarattı ve en çok da bizle muhatap oldu Allahu Teâlâ. Kendini bizlere tanıtıyor, bu büyük bir şeref. “Eşref-i mahluk” diyor zaten. Yaratıklarının en şereflisi. Yani biz; yaratılma amacımıza ve gayemize uygun bir şekilde yaşayabilirsek ancak insan-ı kamil olabiliyoruz.

 

NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.

#Aliimran #insan #iman #imannuru #nur #Resul #Dünyahayatı #AbdiyetMakamı

#Gece #Gündüz #iyi #kötü #Yaradılış

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız