YILBAŞI TEHLİKESİ

0
103

Enbiya Suresi’nde Allahu Teâlâ; “Yerin ve göğün arasındakileri Biz eğlence olsun diye yaratmadık” buyuruyor. “Eğer eğlence edinecek olsaydık şanımıza uygun en alasını yapardık” diyor.

İşte ne gariptir ki, Müslümanların bu sene sonuna doğru yani sene başlangıcı bir telaşesi oluyor Yılbaşı eğlencesi, kutlaması adı altında. İşte bunun gerekçesi dayanağı da Hristiyanlara göre Hazreti İsa’nın doğumu olarak nitelendiriliyor. Kimileri de işte seneyi deviriyoruz diye. Yani sene başlangıcı. Halbuki bir Müslüman eğer Hazreti İsa’nın doğum günü ise bu, biz nasıl Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in doğduğu gün, yıl dönümünde ne yapıyoruz? Mevlitler okunuyor, Kur’ân-ı Kerim okunuyor. İşte o ibadat-ı taatlan yani o hem yad ediliyor hem de Allahu Teâlâ’ya niyaz ediliyor. Allahu Teâlâ’nın sevmiş olduğu, salât etmiş olduğu Peygamber’ine biz de ne yapıyoruz; hem ona selat selam ediyoruz, hayırla yad ediyoruz. İşte bunlarla ne yapıyoruz, biz Allah’a bir adım daha yaklaşıyoruz. Onu vesile ederek, O’nu hatırlayarak. Şimdi Peygamber Efendimiz’e bunu yaparken, İsa Aleyhisselam’da Allah’ın göndermiş olduğu bir peygamber olarak kabul ediyoruz. Onun doğum gününde şimdi eğlence, diğer faaliyetler uygunluğu var mı hiç bir Müslüman gözüyle! Asla yok. Ya da bir sene sonunu eğer kutlayacak amaçla yapılıyorsa bu iş; ikisi de her halükarda İslam’a muhalif bir faaliyet yani bu. Yani Hazreti İsa’nın doğumu günü diye kutlanıyorsa yine muhalif bir hareket. Böyle bir kutlama, doğum günü olmaz peygamberin. Ya da sene sonu geçiyor diye. Halbuki sonunda ibret almak lazım. Bir gün daha işte ahirete yaklaşıyorsun. Onun muhasebesini yapmak lazım. Hatta böyle bir günde toptan insanların Allahu Teâlâ’ya muhalefet yaparken, insanın Allahu Teâlâ’ya ibadat-ı taatında olması ecri getirisi büyük olan geceler gibidir.

Yani o gün o yılbaşını kutlama niyetinde evine bir çam ağacı değilde çam ağacının o çöpü var ya dikenli bir çöpü onu getirse onlar gibi olur. Çünkü Peygamber (s.a.v) Efendimiz; “Kim bir kavme benzerse o, onlardandır” buyuruyor. Şimdi yani bu hareketle hem ayete muhalefet etmiş oluyoruz hem ayette mazlum bırakmış oluyoruz. Yani sen sırtını döndün ya da Peygamber Efendimizin hadisine muhalefet etmiş oluyoruz o hareketi yapmakla. Ama Peygamber Efendimiz tabi Müslümanların ne hale düşeceğini biliyor. O zamandan haber veriyor. “Sizler,” diyor, “Eski ümmetlerin haline o kadar uyacaksınız ki, onlar,” diyor, “Kertenkele deliğine girse, siz de oraya gireceksiniz” diyor. Bunu 1400 yıl evvel söylemiş Peygamber Efendimiz. E şimdi bakalım işte %99’u Müslüman olan bir ülkede kumar var. Bir de kumarın büyük ikramiyesini veriyor ki harama herkes çoğunluk ortak olsun. İçki desen daha birkaç ay evvelinden başlıyorlar sahte içki yapılmaya. Fuhuş desen, yani şeytanın istemiş olduğu bütün faaliyetler var. Yani bu şeytanın istediği şeyler. Biz o zaman bir Müslüman ülkesi olarak şeytanın dediklerini yapmış oluyoruz. Yani kime kulluk yapmış oluyoruz? Şeytana.

Yani nasıl Müslümanlık oluyor bu! Bir Hristiyan ya da Yahudi bir Kurban Bayramımızı bizim kutluyor mu ya da oruç tutuyor mu? Bizim mesela hicri yılbaşımız oluyor. Çoğu Müslümanın bile haberi yok da. İki takvimi de kullanıyoruz biz. Gerçi bu iki takviminde kullanılacağına dair Allahu Teâlâ’nın Kehf Süresi’nde, “Biz onları 300 yıl uyuttuk,” buyuruyor ya, “Onlara 9 daha ilave ettik” diyor.

İşte o da hicri takvimi kullanılacağına dair işarettir o da. Ki hicri Peygamber Efendimiz’in Medine hicretinden sonra baz alınmıştı. Bizim hicri takvimimiz Ay’ın duruşuna göre. Miladi olan ise Güneş’e göre yani; Dünya’nın Güneş etrafında dönüş süresine göre 36 yılda bir yıla tekabül ediyor, Ay’ın duruşuna göre hicri takvimin hesabı 100 yılda, 3 sene yapıyor. 300 yılda; 9 sene, “Biz ona 9 yılda ilave ettik” diyor Allahu Teâlâ ayet-i kerimesinde, işte Müslümanlar nefis tatminliğine daha ulaşamadığı için onları takdir ediyor ama onlar da iç huzuru arıyor, onlar da ne yapıyor; Müslümanlığı seçiyor, çoğu bak Avrupa’da, Amerika’da bile Kur’ân’ı analiz ediyorlar yani; gerçeğin peşindeler, bizim işte Müslümanlar ise o nefsin arzu isteklerine daha tatmin olmamışlar ya, çünkü; onlar dünyanın her yerine seyahat edip, işte denize gidebiliyorlar, içki desen her türlü çeşidini içmişler ama bir huzur, tat, zevk bulamamışlar yani. İşte ondan araştırmaya giriyorlar ve İslam’ı buluyorlar. Bizimkileri de o yolun başında.

İlk önce işte sahil kenarlarına gidecekler. Bir say yapacaklar, dolaşacaklar. Ondan sonra yurt dışına açılacaklar. Ondan sonra Paris’e gidecekler Eyfel Kulesi’ne. Orada işte aşklarını dile getirecekler. Halbuki gerçek aşkı bilseler! Aşıklar şehri ya Mekke ya Medine. Esas orada aşıkları görmeler lazım. Bak insanlar nasıl Allah aşkından, Peygamber aşkından gözyaşı döküyorlar. Paris’e gidenlerin gözyaşı mı var? Sahte aşık. Onlar ne kadar gitse de ne yapacaklar; huzuru bulamayacaklar, tatmin olamayacaklar. Ki ayık olursa işte insan ayıklanırsa yani, belirli bir süreden sonra, o zaman yönünü değiştirecek.

Çünkü Allahu Teâlâ; “Ben din olarak size İslam’ı seçtim” diyor. İç huzuru da ne işte Allahu Teâlâ’nın dediklerini yapılabilince ancak iç huzur olunuyor. Yoksa sen istediğin kadar dünyalık peşinde koş, getirisi yok. Yani hep bir boşluktasın.

“Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur, tatmin olunur” diyor Allahu Teâlâ ayet-i kerimesinde. Yani huzuru asla ve asla dünyalıkta, metada bulunmuyor. Yani iç huzuru bulmak isteyen kişi, yolunu aydınlatmak isteyen kişi ne yapacak; yolunu yönünü Allahu Teâlâ’ya dönecek.

Yoksa insan ne diyor? “İşte ben diyor özgürüm,” diyor, “İstediğim gibi yaşarım” diyor. Oysa onda bile yalancı. Çünkü neden; insan kendi vücuduna bile tam hükmedemiyor ki. Yani onda bile kısıtlısın işte. Allah orada bir Allahu Teâlâ’nın gücünü, kudretini anla. Yani gözüne uyku geldiği zaman ona hükmedemiyorsun. Hani “İstediğimi yapabilirim” diyorsunuz ya. Yapamıyoruz ki. Gözümüze bak uyku geliyor. Yediğimizi ne yapıyoruz;
çıkarmak mecburiyetinde kalıyoruz. Yani birçok örnekte kendi vücudumuza bile hükmedemediğimiz bir vücuda, nasıl her istediğimizi yapacağız!

Yani biz bir vücut ülkemize bile hakim olamamışken nasıl ki özgürlükten dem vurabiliyoruz? “İşte onu yapabiliriz. İstediğimi yapabiliyoruz” deme cüretinde bulunuyoruz. Bizleri yaratan bir Allah var işte. Bak kudreti bile orada, şu “Benim” dediğimiz vücudumuza bile hükmedemiyoruz yani. Bir mikrop, bir virüs girse hastalanıyoruz. Güneşten kendimizi korumak mecburiyetinde kalıyoruz. Kışın soğuktan korumak mecburiyetinde kalıyoruz. Yani bak biz ne kadar aciziz yani. Bizi bir Yaradan, bir güç, kudret var. Şimdi ona muhalefet mi etmek düşer, yoksa O’na kulluk etmek mi düşer? “Ben insanım” diyene. Yani biraz olayları analiz edip, tefekkür edebilene.

Bir insan bir şeyi yapacağı zaman onun bana getirisi, faydası nedir, zararı nedir? Allahu Teâlâ çünkü bize idrak vermiş, şuur vermiş, akıl vermiş. Tefekkür etmesi lazım yani bunu, “Ben artıda mıyım, ekside miyim?” Bunu idrak edemiyorsa, kendi hayatına, çizelgesine, bunu istikametine koyamıyorsa, o zaman zarar ve kârına kendisi katlanacak. Yani “Ben Müslümanım” diyen bir kişinin şuuru olur yani; bir davası olur, duruşu olur yani, insanı insan yapabilecek bir tek düşüncesi yeterlidir ona. O nedir? Yaptığı şeyin hatanın farkına varıp ve pişman olup, yolunu çevirmesi yani; o idraka varabilmesi, yoksa hata üstüne hata, o da iflah olmaz ama ne zamanki düşünce olarak yaptığının yanlış olduğunu anladı, idrak etti, yolunu çevirdi işte; o zaman adam oldu, insan oldu.

Bir insanın yapmış olduğu ibadat-ı taatlardan mağrur ve gurur duyması, tövbe edip pişman olan kişi o, ondan daha efdaldir. Öbür ibadetinde hiç yani günah işlemiyor ama mağrur oluyor, gururlanıyor. O günah işleyipte tövbe eden, pişman olan kişi, affı, mağfiret dileyen kişi öbürkünden daha üstündür.

Çünkü insan olabilen kişi aciziyetini bilebilen kişidir. Aciziyetinin farkına varabilen kişi çünkü; Rabbine varır, Rabbine sığınır. Rabbiyle olur yani; Allah Gafur ve Rahim’dir. Hidayete erecek olanları da en iyi bilen de Allahu Teâlâ’dır, Rabbil Alemin’dir. Rahman olan Allah’ın hidayetine tabi olan kişi saadete eren kutlu kişidir. Çünkü; o kişidir ki Allahu Teâlâ’nın emanet olarak vermiş olduğu bedeni, Allahu Teâlâ’nın hizmetinde kullanır. Çünkü onun sahibi, yaratıcısı O olduğunun farkına varabilen kişidir. Yoksa bir insan nasıl ki çalıştığı yerde, iş yerinde patronun vermiş olduğu alet ve edevatlarla ne yapıyor; bir iş meydana getiriyor patronun isteği doğrultusunda, işte Allahu Teâlâ’da bize nasıl bir patron alet ve edevatını kullanıyoruz, onun işini yerine getiriyoruz. Allahu Teâlâ’da bize bu bedeni verdiyse, esas onu veren kim; Allahu Teâlâ. Yaratıcısı kim; Allahu Teâlâ. Bize emanet olarak vermiş. Bunu ne hizmette kullan diyorsa, o hizmette kullanmak lazım. Bir patronun sözünden çıkmayıp, onun dediklerini yapabiliyorsanız o zaman Allahu Teâlâ’nın da bize vermiş olduğu bu bedeni, O’nun yolunda kullanmak mecburiyetindeyiz. “Benim bedenim, benim vücudum” deyip, gasp edip, eşkıyalık yapmak abesle iştigaldir. Bu aynı bir iş yerinde patronun alet ve edevatını alıp da gidip başka bir kişinin işini yapmaya benzer, onun dediklerini yapmaya benzer.

Yani yılbaşında Allahu Teâlâ’nın vermiş olduğu bedenle, akılla, şuurla, idrakla onun dediğini yapmayacağımda ee şeytanın dediğini yapacağım. “Tagutların, nefslerin dediklerini yapacağım” demeye gelir. Aynı hareketi bir patrona yapsan, maaşına zam, işine nihayet ya da adam seni kodese de attırır. Ama Allah Azze ve Celle bize Gafur ve Rahim, affedici, mühlet veriyor. “Belki kulum döner hatasını anlar” diye. Yani insan hiçbir hale şükretmiyorsa dahi şu Allahu Teâlâ’nın Gafur ve Rahim’liğine, affediciliğine şükretmesi lazım ki; görürse insanlar en ufak bir şeyden abi tak! onun hayatına son veriyor. Allahu Teâlâ bak bizim hayatımıza son vermiyor. Mühlet veriyor. Hiç kimsenin hiç kimseye tahammülü kalmamış bu devirde, insanlar ancak Allahu Teâlâ’nın dinine tabi olduğu müddetçe nizama, dizayna gelebilir.

Yoksa kanunlar, nizamlar var. O yasak, bu yasak. Ama ne oluyor, yine dolandırıcılık var, her türlü suç işleniliyor. Yoksa kanunlar var da hani polis de var, o da var, bu da var. Ama insanlar ne yapıyor; suç işlemekten geri kalmıyor. Peki dinini tam uygulayabilen kişi suça iştirak eder mi, etmez. Esas öğreti dini, manevi öğretidir. Eğer sen onu geri plana atarsan, işte böyle insanlar suç işlemekten beri durmaz. Allah’ın dini nizamı uygulanmadıktan ve yaşanmadıktan sonra elim azaplar insanların üzerinden kalkmaz bizatihi. Bir suçluyu yakalayabilecek kolluk kuvveti ne kadar lazım ise, onu eğitecek muallim de lazım. Ve o kişi çalıştığı zaman onun hakkını verecek iş sahibi de, ahlaklı iş sahibi de lazım. Bunlar hep İslami terimden çıkan şeyler.

“Çalışan kişinin alnı terim eden hakkını veriniz.” Muallimler ne yapıyor; gerçek, doğru olan şeyleri, düzgün olan şeyleri öğretiyor. Kolluk kuvveti ne yapıyor; suçluyu yakalıyor. Yani insanlara zararlı olan şeyleri. İşte bunlar hep İslam’ın öğretileri. İslam’ın emrettiği şeyler. Doğruyu, iyi, güzel şeyleri yapmak. İşte bunlar eksik olduğu zaman işte o zaman suçlu da çıkıyor ve diğer menfi, zararlı olan şeyler çıkıyor. Allah’ın dini nizamına, İslamiyete yani teslim olmazsa, insanlar o zaman huzura hasret kalarak yaşar.

Allahu Teâlâ ayet-i kerimesinde; “Herkes kendi meşrebine göre, mizacına göre iş yapar, hareket yapar, davranır” diye buyuruyor. Allahu Teâlâ en iyi bilendir kimin neyi doğru yaptığını. İşte insanoğlu mizacını, davranışını Allahu Teâlâ’nın sırat-ı müstakim yoluna doğru çevirirse, davranışlarını ona göre doğrultursa ancak insan-ı kamil olabilme yolunda istikametini daim ettirir. Çünkü insanın önünde iki tane yol var; ya Hakk, Hakk’ın yolu ya da batıl, batıl olan yol. Allah; Hakk’ı Hakk bilip; Hakk’a giden kullarından, batılı da batıl bilip; batıldan kaçınan kullarından eylesin inşaallahü’r-rahman.

NOT: Sohbetlerde işittiklerinizi veya okuduklarınızı kendi kendinize yapıp, vird haline getirmeyin, tasavvuf ehli iseniz Mürşid veya vekile danışmadan günlük zikir dersine ekleme ya da çıkarma da yapmayın. Ama arasıra yapılmasında da mahzur olmadığını da belirtmek isteriz.

#EnbiyaSuresi #KehfSuresi #İsaas #Hzİsa #Peygamberdogumgünü #yeniyıl #YılbaşıKutlaması #Noelkutlaması #yılbaşı #yılbaşıtehlikesi #içki #kumar #haram #helal #Müslüman #muslim #Hristiyan

CEVAP VER

Yorumunuzu yazınız
İsminizi yazınız