Geç saatte olması daha makbuldür. “Murakabe” iki rekat namaz kılarsın, biraz salavat getirirsin, biraz istiğfar edersin, biraz Kelime-i Tevhid bunlar da şart değil, yaparsan murakabeye çabuk geçersin. Gözünü yumarsın, kuvvetli bir şekilde konsantre olursun. Bir fenâ rüzgârı geldi, her şeyi aldı götürdü. Mal, mülk, anan, baban, kocan, çocuğun, bedenin hepsi gitti, nefsin kaldı ortada. Bu nefsi Allah’ın karşısına dikersin; “Rabbime ver hesabı!” dersin. Nefis orda buram buram zorluklar çekmeye başlar. Her şey gidici ve bugün gitti, her şey gitti. Diker onu Allah’ın huzuruna; “Hadi bakalım hayatının her karesinin hesabını ver!” dersin. Buna “murakabe” denilir.
Bu murakabeler bir çeşit değildir. Bu başlangıç murakabesidir. Sonra başka bir hal alır, sonra başka bir hal alır. Murakabe en basit haliyle, nefsi hesaba çekmektir. Nefsini hesaba çekenin, ötede hesabı kolay olur. Burada nefsini sorgulamazsan, onun zaaflarından kurtulamazsan ötelerde de işin zor olur.
OKUDUĞUNUZ BU SOHBETİ SEYİD ALİ EFENDİ’NİN KENDİ SESİNDEN DİNLEMEK İSTİYORSANIZ LÜTFEN ALTTAKİ VİDEOYA TIKLAYIN.
https://youtu.be/rTRlfo9OQuI
#murakabe